Gayrı resmi olarak bir grup gazeteciyle bir araya gelen güvenilir yabancı diplomatlar, planın esas esprisinin "takvimlemesi" olduğuna dikkat çekerek, "Takvimini içinden çıkarmak, planın iskeletini yok etmek gibidir... O zaman ayakta duramaz" dediler.
Diplomatlara göre 3 haftalık sürenin nedeni, Avrupa Birliği'nin genişlemesine ilişkin kararların alınacağı Kopenhag Zirvesi'nde, AB'nin "nasıl bir Kıbrıs'ı içine aldığını bilmek isteyişi..."
Bu tarihten sonra plan, aciliyetini ve anlamını yitirecek. Bir başka deyişle Kopenhag Zirvesi sonrası Annan planında öngörülen özellikle Kıbrıslı Türklerin kaygı ve ihtiyaçlarına yönelik uluslararası kamuoyunun ilgisini sürdürmesi"sıfıra yakın bir olasılık" ...
Kapsamlı plan
Diplomatlar, BM'nin hazırladığı kapsamlı çözüm planının yaklaşık 145 sayfa ve eklerden oluşmasının ve karmaşık görünmesinin iki nedenini açıkladılar.
İlk neden
* Görüşmelerde Sayın Denktaş var olan iki devletin yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir araya gelerek tamamıyla yeni bir devlet oluşturmayı, Sayın Klerides ise Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesi altına dönmesini savunuyordu.
* Bu iki pozisyondan biri kabul edilmiş olsaydı, böylesi uzun ve kapsamlı, yasalar ve anlaşmaları da içeren kapsamlı bir çözüm anlaşmasına gerek olmayacaktı.
* Birleşmiş Milletler bu nedenle iki taraftan herhangi biriyle doğrudan doğruya çelişmeyen ancak kaygı ve isteklerini de dikkate alan böylesi bir plan hazırladı. Ekine de Kıbrıs'ta yeni durum oluşturulurken olması gereken yasaları, Anayasa'yı vs. de ekledi.
* Bu nedenle normal bir anlaşma metninden çok daha kapsamlı ve karmaşık görünüyor.
İkinci neden
* Avrupa Birliği genişlemeye karar verirken, ne tür bir Kıbrıs'ı içine alacağını bilmek durumundadır. AB'ye girecek Kıbrıs, AB'nin kendi prensipleri ve yasalarıyla uyuşacak mıdır?
* Kıbrıs AB platformlarında tek bir sesle temsil edilebilecek, AB müktesebatının Kıbrıs'ta uygulanması için sorumluluk üstlenebilecek midir?
* Bu nokta Kıbrıs Türk tarafı için daha önemlidir. Çünkü Kopenhag Zirvesi'nde artık hiçbir engel olmayacak, bu genişleme sürecini durdurmak mümkün olmayacak, hiç kimsenin de ertelemeye toleransı olmayacaktır.
* O nedenle Kıbrıs için bir tür "paket anlaşma"ya ulaşmak, özellikle Kıbrıslı Türklerin bu yöndeki kaygılarını ve çıkarlarını dikkate alan bir paket anlaşmaya ulaşmak mümkündür.
* Kopenhag sonrasında bunların dikkate alınıp alınmayacağı kesinlikle açık değildir... Artık herhangi bir "kaçış" ya da "erteleme" mümkün görünmüyor.
* Üç haftanız var. Kopenhag öncesi Annan planının ana konularında müzakereleri tamamlayıp bir çerçeve bağlamak için üç haftanız vardır..."
Renk kodları
Diplomatlar, "30 Mart tarihinde referandum öncesi halkın neye oy verdiğini bilebilmesi için sarı sayfaların Şubat ayında müzakeresinin tamamlanması gerekir" diye konuştular.
Beyaz sayfalarda ana konuların hükümet, parça devletçiklerin statüsü, temel güvenlik ve mülkiyet gibi düzenlemeler ile Kıbrıslı olmayan taraflar olan garantörler ve BM'yle imzalanacak anlaşmaları içerdiğini anlatan diplomatlar, Annan planının Güvenlik Konseyi'nde dağıtılmadığını ancak isteyen devletlere verildiğini belirttiler.
Amaç görüşmeleri canlandırmak
Diplomatlara göre; Kopenhag Zirvesi'yle birlikte AB genişleme sürecine Kıbrıs'ın dahil edilmesi kesin.
"Bu bir fırsattır. Annan planı ya kabul et ya da reddet tarzı bir metin değil. Plan görüşmeleri canlandırma amacıyla sunuldu... Sayın Denktaş New York'ta hastanededir. İki tarafın bu planla ilgili kararlar alması gerekiyor. Hiç kimse planı reddetmedi. Rum tarafının bugün (18 Kasım) resmi yanıt vermesi bekleniyor, Türk tarafından da bu hafta sonuna dek yanıt bekleniyor... Ancak kesin olan, geçen her bir günün, müzakereler için eksilmiş bir gün olduğudur...".
"Planın müzakeresi için gereken bu üç haftalık süre içinde ne yapılacağına Kıbrıs Türk toplumu ve Türkiye karar vermelidir... Denktaş'ın New York'tan ne zaman döneceği henüz belli değildir."
Esas olan planın takvimi
Diplomatlar, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın planı müzakere edilebilir bulduğunu birkaç kez açıklamış olmasını önemli buluyor.
"Esas olan planın takvimidir. Plandan takvimi çıkarırsanız, iskeletini çıkarmış olursunuz ve o zaman da ayakta duramaz."
"Toprak ve mülkiyet" konusundaki görüşler ise şöyle:
* 80 bin Kıbrıslı Türk'ün yeniden göçmen olacağı iddiaları gerçek değil. Bu rakam 40 bin civarında olabilir.
*Plan, mümkün olduğunca çok sayıda Kıbrıslı Rum göçmenin Kıbrıs Türk tarafından Rum tarafına iade edilecek topraklara ve mümkün olduğunca az sayıda Kıbrıslı Rumun, Kıbrıs Türk yönetimi altında olacak "parça devletçiğe" dönüşlerini öngörüyor.
* Plan, Gali Haritası'na göre farklılık içeriyor. Gali haritasında olduğu gibi haritaların "düz bir çizgi" halinde çekilmiş olması halinde yer değiştirmek zorunda kalacak Kıbrıslı Türk sayısı yüzde 20 daha fazla olur.
* Ancak Annan haritalarındaki amaç mümkün olduğunca az insanın göç etmesidir. Haritalar hazırlanırken, tarihsel olarak Kıbrıslı Türklere ait köylerde yer değiştirme yaşanmaması, daha çok tarihsel olarak Kıbrıslı Rumların yaşamış olduğu ve tarih boyunca pek az Kıbrıslı Türkün bulunduğu köylerin iadesi öngörülmeye çalışıldı.
* Ne kadar çok Kıbrıslı Rum, Kıbrıs Rum tarafına iade edilecek topraklara dönerse, o kadar az sayıda Kıbrıslı Rum Kuzeye dönecektir. Ya toprak verilecek ya da daha fazla Kıbrıslı Rum kuzeye dönmek isteyecek.
* Pakette böyle bir denge tutturulmaya çalışıldı... Bu nokta zaten Kıbrıs Türk tarafının talebiydi... Ancak bu haritaların müzakeresi de tümüyle liderlere bağlıdır. Mülk değişimi acılı bir süreçtir, amaç bu acılı süreci minimuma indirmektir.
BM'ye anlaşmanın uygulanmasını gözleme rolü
"Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün Annan planının kabul edilmesi halinde daha güçlü değil ancak daha geniş bir operasyon alanı olacak, anlaşmanın uygulanmasını izleyip gözlemci rolü üstlenecek. "
Diplomatlara göre; "İki tarafın polisinin anlaşmaya uygun davranıp davranmadığı, ayırımcılık yapıp yapmadığı da BM Barış Gücü tarafından denetlenecek ancak Barış Gücü'nün yaptırım gücü olmayacak".
Yeşil Hat'tın kaldırılması Türkiye ve Yunanistan'a bağlı
Diplomatlar, Kıbrıs'ı ikiye bölen 180 kilometrelik Yeşil Hat'tın kaldırılmasının Türkiye ve Yunanistan arasında varılacak anlaşmaya bağlı olduğunu düşünüyorlar ki bu sürecin üç yıl alabileceği beklenmeli.
"Türk ve Yunan asker sayısının azaltılması, silahların azaltılması, ne tür silahların nerelerde konuşlandırılacağı gibi konularda Türkiye ve Yunanistan anlaşmaya varınca Yeşil Hat yavaş yavaş ortadan kalkacaktır... Bu da üç yıl alabilir."
Mülkiyet konusu da aşamalı çözülecek
Diplomatlar, toprak düzenlemeleri ve mülkiyet konusuna, "Hiç kimsenin, alternatif konut gösterilmeden evinden çıkmasının istenmeyeceğini, bunun da aşamalı olacağı" şeklinde açıklık getiriyorlar.
"Hiç kimsenin mağdur edilmemesi için plan önlemler içeriyor. Güneyde mal bırakmış ve buna karşılık eşdeğer almış olanlar, güneydeki mallarının koçanından "sonsuza dek feragat etmeleri halinde" evlerinde kalabilecekler. "
Buna göre; "Güneydeki malına karşılık kuzeyde aldığı mala eklemeler yapmış ve malın durumunu iyileştirenler" yerinde kalacak, tadilat ya da ekleme yapmayanlar için tazminat söz konusu olacak.
"Mülkiyetle ilgili tazminatlar ve kira yöntemiyle çözüm teşvik edilecek, ki bu Denktaş'ın talebidir, 1974'te güneyde mal bırakan ve buna karşılık kuzeyde aldığı eşdeğere yatırım yapanlar evlerinden çıkmak istemezlerse çıkmayacaklar."
Diplomatlar, mülkiyet sorunlarının tümüyle "Mülkiyet Komisyonu" aracılığıyla yapılacağını, ikili pazarlıkların olmayacağını özellikle vurguluyorlar.
"Bu da Denktaş'ın talebidir. Aynı kurallar kuzeyden güneye göç etmiş Kıbrıslı Rumlar için de geçerli. Üniversiteler, hastaneler, okullar gibi kurumların topraklarına ise dokunulmayacak ancak dini açıdan önemli olan kilise ve camiler iade edilebilecek. "
Tüm yasalar "legalize" edilecek
Anne babası Türkiye'den gelip burada doğup büyüyenler, son yedi yıldan bu yana kuzeyde yaşayanlar veya Kıbrıslı Türklerle evli olanlar yurttaş sayılacak.
Diplomatlar, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafında bugüne dek geçirilmiş tüm yasalarla alınmış olan kararların anlaşmayla "legalize" edileceğini, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk otoritesi tarafından geçirilmiş tüm yasaları legal olarak kabul edeceğini, çözümden sonra ise tüm yasalar ve kuralların AB müktesebatıyla uyumu için yeni bir süreç yaşanacağını belirtiyorlar.
Plandaki denge Kıbrıslı Türklerden yana
Plandaki siyasi dengenin, özellikle Kıbrıslı Türklerin siyasi ihtiyaçları dikkate alınarak "Kıbrıslı Türklerden yana" göründüğünü belirten yabancı diplomatlar, anlaşma sonrası oluşturulacak "Yeniden Uzlaşma Komisyonu"nun tavsiyelerde bulunarak, iki taraf arasında "kin ve şovenizm"den uzaklaşılması yönünde hareket edilebileceğini anlatıyorlar. (SU/NM)