100 ülkenin küresel kadın, barış ve güvenlik gündemini yürütmek için ulusal planları yürürlüğe koymasına rağmen, kadınlar dünya çapında çatışma arabuluculuğu ve barış inşa süreçlerinden büyük ölçüde uzak kalıyor.
2000 yılında onaylanan Güvenlik Konseyi kararıyla somutlaştırılan gündemin, kadınların barış görüşmelerine ve diğer ilgili adımlara eşit katılımını sağlaması bekleniyor. Ancak gündem, yirmi yıldan fazla bir süre önce BM üyesi ülkeler tarafından kabul edilmesinden bu yana, hedefe ulaşmanın çok gerisinde kaldı.
Geçtiğimiz ay bölgesel örgütlerin WPS gündemini uygulamadaki rolüne ilişkin bir Güvenlik Konseyi açık toplantısında konuşan BM Kadın Birim İcra Direktörü Sima Bahous, ulusal eylem planlarına rağmen kadınların barış müzakerelerine ve arabuluculuk süreçlerine hala katılamadığını ifade etti.
“Bütün bu kurumsal ilerlemeye rağmen, hala neredeyse her siyasi müzakerede, barış görüşmesinde ‘Kadınlar nerede?’ diye sormak zorunda kalıyoruz.”
Kadınlar, barış ve güvenlikle ilgili 1325 sayılı karar, Kosova’da savaşın sona ermesinden bir yıl sonra 2000 yılında kabul edildi ve BM üye devletleri kadınları tüm barış inşa süreçlerine dahil etme taahhüdünde bulundu.
Sekiz yıl sonra Konsey, cinsel şiddetin bir savaş silahı olarak kullanılması sorununu ele alan 1820 sayılı Kararı kabul etti. Bu iki kararın yanı sıra, kadınların kendi ülkelerinde veya bölgelerinde barışı tesis etme çabalarına eşit şekilde katılmasını garanti altına almak için yedi karar daha kabul edildi.
Üye devletleri doğrudan kovuşturma açamayan BM, sivil toplum kuruluşu ve yargı kurumlarının çatışmalarla ilgili cinsel şiddeti tespit etme ve kovuşturma açma ehliyetini geliştirmeyi hedefliyor. BM’nin lideri olarak Guterres bu işten sorumlu. Her yıl, BM’nin savaşlarda işlenen vahşetlerle mücadele çabaları hakkında Konsey’e bir rapor sunuyor. Guterres, dünyanın çatışma arabuluculuğunda kadınların temsilini artırmadaki kararlılığın sözde kaldığı konusunda Bahous’la hemfikir.
“Kadınların eşitliği bir güç meselesidir. Bugünün siyasi çıkmazları ve yerleşik çatışmalar, kalıcı güç dengesizliklerinin ve ataerkilliğin bizi nasıl yüzüstü bırakmaya devam ettiğinin en son örnekleridir.”
Guterres, Ukrayna’da kadınlara ve kız çocuklarına yönelik 124 cinsel istismar vakasının BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne sunulduğunu kaydetti. Afganistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan, Myanmar ve Mali’yi erkeklerin aldığı kararların travmatize ettiği ve kadınları ve kız çocuklarını dışladığı diğer yerler olarak sıraladı.
“Ve biliyoruz ki, bu korkunç suçları bildiren kadınlar dışında, sessiz kalan ya da kayıtlara geçmeyen çok daha fazla vaka olması da muhtemel” diye ekledi. “Kadın mülteciler liderlik rolleri üstleniyor ve ev sahibi ülkelerde müdahaleyi destekliyor. Ukrayna’da, ülkeyi terk etmemeyi tercih eden kadınlar sağlık ve sosyal destek hizmetlerinin ön saflarında yer alıyor. Ukraynalı kadınların tüm arabuluculuk süreçlerine tam katılımı önemlidir.”
Bazı ülkelerin ulusal kurumların güvenli olmayan bölgelerdeki cinsel şiddet olaylarını soruşturma kapasitesini güçlendirmediğini söyleyen Guterres, 2021 ve 2022 raporlarında, “Askeri harcamalar, kırılgan ve çatışmalardan etkilenen ülkelerde pandemi ile ilgili sağlık hizmetlerine yapılan yatırımı geride bıraktı” dedi.
Kaynak: PassBlue
(EMK)