Dink, "Bu sözde haklar yetersiz. Kontrollü, sansürlü, kısıtlı saatli, bu tür hak verişler göz boyamaktan ileri gitmiyor" dedi.
"Anadilde yayın bir hak kavramı değil"
Anadilde yayın hakkı verilmesi kavramını eleştiren Dink, Bu bizzat insanın varlık halidir. Birilerinin birilerine hak veriyor olması, utanılası bir durumdur diye ekledi.
Dink, süreci, "bükrokratik oyalama taktiği" olarak nitelendirdi; "Benim gönlümde ve düşüncemde anadilde yayın ve eğitim gibi kavramlar bir hak kavramı değil" dedi.
Düzenlemelerin Avrupa Birliği'nin (AB) baskısıyla yapıldığını savunan gazeteci Dink, durumun "Biz bu hakları aslında sana vermiyoruz ama birileri çok bastırdığı için veriyor gözüküyoruz" şeklinde özetlenebileceğini açıkladı.
"Bürokrasinin ince bir yeteneği"
Yönetmelikte yerel ve bölgesel yayın kuruluşlarına getirilen profil araştırma şartı, ulusal yayınlara program ve saat sınırlaması, çocuklara yönelik program yasağı, dil öğretiminin yasaklanması ve çeviri zorunluluğunu genel olarak değerlendiren Dink, düzenlemeleri yetersiz bulduğunu belirterek, yönetmeliği ilişkin görüşlerini şöyle aktardı :
* Bu zihniyet değişmedikçe bu tür yönetmeliklerle çok oyalanır dururuz daha.
* Bu konularda bürokrasinin çok ince bir yeteneğini de kabahatleriyle belirteyim: Bazen yönetmelikleri kanuna aykırı özellikle çıkarırlar ki, birileri itiraz etsin; bu da olmadı, hadi baştan desinler. Yeni baştan bir şey yapıyor gibi zaman kazansınlar.
"Alın uygulayamayacağınız bir uygulama"
* Ermeni toplumu olarak bu yönetmelik kapsamında değiliz. Çünkü Ermenice yerel dil ve lehçe değil. Zaten RTÜK de bizi o kapsamda görmüyor.
* Ancak bu benim yönetmeliğe ilgisiz kalmamı gerektirmez, fazlasıyla da ilgileniyorum. Bu yönetmelikten yararlanacak, anadilde haklarını kullanacak olanlar kardeşlerimdir benim. Yurttaşlarımızdır sonuçta. Onların sorunu bzim de sorunumuzdur.
* Alın size uygulayamayacağınız bir uygulama, mantık bu. Bütün bu uygulamalarda devletin vatandaşa güvensizliği söz konusu.(EÖ/BB)