bianet'in duruşmanın ardından görüştüğü Dink, Engin ve avukatlarından Fethiye Çetin ile Ergin Cinmen saldırıların duruşmaya girmeden önce Şişli Adliye Binası'nın önünde başladığını, duruşma salonunda da sürdüğünü, adliye binasına polis kordonunda girilip ve çıkılabildiğini söylediler.
Sanıklara ve avukatlarına tehdit, bozuk para ve kalem
Sanıklara ve avukatlara, duruşma sırasında, seyirci bölümünden bozuk para ve kalem atıldı; bu durum mahkeme kayıtlarına da geçti.
Aralarında "Hukukçular Birliği" adlı dernekten Avukat Kemal Kerinçsiz'in, "Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları Birliği"nden (TSTKB) Ramazan Kırkık'ın, ve Ramazan Bakkal'ın, emekli subay Veli Küçük, Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü Sevgi Erenerol'un da bulunduğu davaya müdahil olmak isteyen grup mahkeme heyetince sık sık uyarıldı. Bu durum da mahkeme kayıtlarına geçti.
Duruşmada, sanık avukatları "Sizi de izliyoruz" diye tehdit edildi.
Duruşmayı izlemek için gelenler de, adliye binasının önünde milliyetçi grubun sözlü ve fiziksel saldırısına maruz kaldı. İki kişi darp edildi. Saldırganlar gözaltına alındı.
Kerinçsiz hakimin reddini istedi, reddedildi
Mahkeme, savcı Mustafa Dağ'ın da aynı doğrultudaki görüşünün ardından, milliyetçi grubun üç farklı müdahillik talebini, "işlendiği iddia edilen suçtan doğrudan zarar görmedikleri" için kabul etmedi.
Hakim Yalçın Hayret Kerinçsiz'in de aralarında bulunduğu şikayetçiler ve vekillerini sanıklara ve avukatlara müdahale ettikleri için uyardı.
Kerinçsiz, "hakimin baştan beri şikayetçi vekillerinin müdahalelerine engel olduğunu, ancak sanık tarafının müdahalelerine geçit verdiğini" söyleyerek önce hakimin çekilmesini istedi. Ardından da "tarafsızlığını yitirdiği" gerekçesiyle hakimin reddini istedi.
Savcı delile dayanmayan talebin reddi konusunda görüş bildirdi; mahkeme de hem müdahillik talebini hem de hakimin reddi talebini reddetti.
Dink: Bilinçli bir şekilde hedef seçilmiş durumdayım
Duruşmada yaşananları, "Marjinal milliyetçi kesim, çok açık bir şekilde bu tür davaları popüler hale getirmeye ve milliyetçi siyaset üretmeye çalışıyor" diye yorumlayan Dink, "Bu tuzağa düşmemek gerek" dedi.
"Bugün kadar yargılandığım bütün davalarda, ne içeriden dışarıdan, basından, siyasetten destek talep ettim. Çünkü bu, marjinal milliyetçi kesimlerin oyununa gelmek demek oluyor.
"Bilinçli bir şekilde hedef seçilmiş vaziyetteyim. Bu hedefi de çaraçar kullanmak istiyorlar. İşlemediğim bir suçu yapmadığım bir aşağılamayı yapmışım gibi göstererek beni Türkiye toplumunun önünde tecrit etmeye çalışıyorlar. Buna, en azından okumayı bilenler ve anlayanlar, yeterince karşı çıkarıyorlar."
"Defol git bu ülkeden!"
Dink, duruşma öncesi ve sırasında yaşadıklarını da şöyle özetledi:
"Polis görevlileri, sağolsunlar, beni emniyetli bir biçimde mahkeme salonuna sokmak için ellerinden geleni yaptı. Özel bir kapıdan özel bir asansöre bindirip duruşma katına çıkardılar. Sadece duruşma katındaki koridorları dolduran kişilerin sözlü ve hamleli tacizlerine hedef oldum. 'Defol git bu ülkeden' diye bağırdılar. Temel sloganları buydu.
"Aynı üslubu salonda da sürdürdüler. Benim bulunduğum sanık kürsüsüne ve avukatlara, arkadan bozuk para ve kalem fırlattılar. Bu zabıtlara geçti."
Engin: Hukuku linç etmeye kalktılar ve büyük ölçüde başardılar
Aydın Engin'se, "Kerinçsiz ve arkadaşlarının başını çektiği bir grup hukuka yönelik bir linç girişiminde bulundu. Büyük ölçüde de başarıya ulaştılar" dedi.
"Çok duruşma gördüm ama bizim ve bizi savunan avukatların üstüne, şikayetçi adı altında salona girmeyi başarmış olanların bozuk para ve kalem atması ilk kez gördüğümüz bir olay."
Engin, adil yargılama koşullarının ortadan kalktığını söyledi.
"Biz adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsten yargılanıyoruz. Ama asıl bugün, adil bir yargılamanın bütün koşulları ortadan kalktı."
"Sadece Hrant ve ben değil, avukatlar da, bir saat kadar Şişli Adliyesi'nde mahsur kaldıktan sonra, ancak polis koruması altında, güvenlik çemberinin içinde Şişli'den çıkarılıp Taksim'e kadar götürüldük. Hukuku linç etmeye kalkışanların işi nereye kadar götürebileceklerinin göstergesi bu."
Çetin: Asıl yargıyı etkilemeye teşebbüs bu saldırılar
Sanık avukatı Fethiye Çetin, "Bu dava 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' iddiasıyla açıldı. Bizatihi bugün yapılanlar ve başka davalarda yapılanların kendisi, adil yargılamayı etkilemek" dedi.
"Öyle bir hava yaratıyorlar ki, bu koşullarda adil yargılamadan söz edilemez. Sanıklar, savunma, yargıç ve savcı üzerinde baskı oluşturuyorlar. Duruşmada yargıca da hakaret ettiler.
"Baskı tamamen mahkemeye yönelik. Müdahil olmak istediklerinde, 'Bu davaya Türk milleti müdahildir ve izliyoruz' dediler."
Girişte küfür, çıkışta darp
Çetin, duruşmada yaşananları da şöyle aktardı.
"Adliye'nin dışında birtakım gruplar toplanmışlardı. Kalpaklı, kuvayi milliye giysili insanlar gösteri yapıyorlardı. Duruşma salonuna giriş sırasında küfürler edildi. Saldırgan tavırlar sergilendi.
"İçeriye polis kordonuyla girdik. Duruşmada çok sayıda insan ve avukat davaya müdahil olmak istedi. Bunların saldırgan tavırları sürdü; sözlü saldırıda bulundular. Hakim defalarca uyardı. Bir ara neredeyse polis çağıracaktı. Sonuçta müdahillik talepleri reddedildi.
"Sanık avukatlarını 'sizi de izliyoruz' diyerek tehdit ettiler. Yücel Sayman tepki gösterdi. 'Tehdit edemezsiniz' deyince, arkadan, seyircilerin olduğu bölümden Sayman'a kalem ve bozuk para attılar.
"Duruşma bittikten sonra, bu sefer aşağıda toplanan kalabalık, avukatlara ve izleyici olarak gelenlere saldırdı. İki kişiye yumruk attılar. Polis eşliğinde uzaklaştık; polisler bizi otobüse bindirerek uzaklaştırdı."
Cinmen: Kolluk kuvvetleri müsamahakar davrandı
Savunma avukatlarından Ergin Cinmen de, "linç gibi bir şey" diye nitelendirdiği olaylar için "Türkiye'de düşünce özgürlüğüne tahammülsüzlüğün göstergesi" dedi.
"Miktarı son derecede az, ama çok fanatik olduğu için kendini göstertebilen bir kitle bu. Kolluk kuvvetleri de son derece müsamahakar davrandılar. İki kişi o arbedede yumruklandı. Fırsat bulsalar avukatlara da saldıracaklardı."
Duruşma 4 Temmuz'a ertelendi
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi yargıcının raporlu olması nedeniyle 3. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Hayret'in yer aldığı dava, 4 Temmuz'a ertelendi.
Davada, Hrant Dink'in "Bu ceza maddesiyle mi demokrasi sağlanacak?" başlıklı, Aydın Engin'in de "Yargıya dokunmak gerek" başlıklı yazılarının yeni Ceza Kanunu'nun (TCK) 288. maddesi uyarınca, "adil yargıyı etkilemeye teşebbüs" suçu oluşturduğu iddia ediliyor.
Duruşmada, Dink, Engin ve Arat Dink, bu suçlamaları reddetti ve suç işlemediklerini belirttiler. (TK/KÖ)