İtiraz, 7. paketteki Sayıştay'ın bütçe üzerindeki denetim yetkisini genişletmeye ve güçlendirmeyedir. Değişiklikle, silahlı kuvvetlerin elindeki devlet mallarının denetlenmesi yetkisi Sayıştay'a verilmek isteniyor.
İşte böylece vergiyi verenin bilgilenme hakkına kavuşacağı ve şeffaflığın yaratılacağı sunuluyor gibi oluyor, ama aslında öyle olmadığı hemen anlaşılıyor. Çünkü denetim ile ilgili düzenlemeyi sağlayacak yönetmenliğin GİZLİ"lik derecesine göre düzenleneceği yani, Resmi Gazete'de yayımlanmayacağı ve böylece vatandaşın yönetmenlik hakkında bilgilenmesinin engelleneceği de aynı pakette yer alıyor.
Askeri harcamalardaki bazı kalemlerle ilgili bilgilenmenin "sınırlı" olması meselesi ayrı, tümden denetimle ilgili düzenlemenin de "GİZLİ" tutulması ayrıdır. Hükümetin ikinci şıkkı tercih etmesi, tümden yönetmenliğin "GİZLİ" olması, esasta bir değişikliğin olmayacağının ifadesidir. Demek ki, paket aynen yasallaşırsa, askeri harcamalarla ilgili bugünkü bilgilenme(me)miz yarın da değişmeyecek.
Özünde değişen bir şey yok
Hükümetin koalisyon ortağı Anavatan Partisi (ANAP) grup toplantısında (tarih: 31 Ekim 2002), partiden konulara duyarlılığıyla tanınan İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu, gündemdeki 2001 yılı bütçe kanun tasarısıyla ilgili harcamalar hakkında Maliye Bakanı Sümer Oral'a , 4 katrilyon 770 trilyon lira olarak bütçece yer alan "diğer cari harcamalar"ın neyi kapsadığını soruyor.
Oral'ın yanıtı şu: Diğer cari giderlerin 3,5 katrilyon lirası silah alımı için ayrıldı, her zaman ayrılan bu uygulama (AA, 31 Ekim 2000 ve bazı gazeteler 1 Kasım 2000). Yani "diğer cari" yüzde 73,3 silaha gittiğine göre, 2003 silahlanma bütçesi de 7 katrilyonu buluyor.
Bir milletvekili, kendi partisinden bakana, silah alımıyla ilgili yönelttiği soruya aldığı yanıt bu. Hani bütçe Meclis'te hazırlanıyor ve de denetimi yapılıyordu? Meclis'te yasama ve denetim görevini yapan bir milletvekilinin bilmediğini, vergiyi ödeyen vatandaşın bilmesi mümkün mü?
Sadece bu kadar da değil. Mekan, yine Meclis, Saadet Partisi (SP) Konya Milletvekili Veysel Candan, Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na iki tane yazılı soru önergesi veriyor. (Tarihleri, 8 Nisan 2002 ve 15 Nisan 2002) Konu: İsrail'e kelimenin tam anlamıyla hediye edilen tank modernizasyon ihalesi. Bakan'dan gelen yanıt (Tarih: 6 Mayıs 2002; kan. kar: 2002/7043-CS/1400578): Gizlilik anlaşması gereği Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile İsrail Develt Şirketi IMI arasında yapılan sözleşme metninden bir nüsha gönderilmesi mümkün görülmemektedir.
Tankın modernize edilmesiyle ilgili anlaşma metni hakkında bilgilenmek isteyen kişi milletvekili de olsa, sonuç aynı: Bilgilenmesi engelleniyor. Bir MOSSAD ajanının bildiği, milletvekilinden gizleniyor. Milletvekilinin öğrenmesinin engellendiği ortamda, vergiyi ödeyen vatandaşın öğrenmesi mümkün mu?
Gündeme geldiğinden beri hep koku üreten bu tank modernizasyon ihalesinde, tartışmalar hiç bitmedi. Başbakan Ecevit imzasıyla verilen ihaleyle İsrail firmasının batmaktan kurtulduğu bile iddia edildi.
Başlangıçta 290 milyon dolar seviyelerinde olan proje için 688 milyon dolara imza atıldı. Ama anlaşmanın maddeleri kalem kalem toplandığında ortaya çıkan tam bir skandal, toplamı 661 milyon dolar. Fark, 27 milyon dolar. Peki, bu ne parası? diye yukarıya sorulduğunda gelen yanıt, yorumsuz: Bu para, hesaplanmayan giderler ve risk maliyeti kalemi olarak ödenmelidir. (Umur Talu, Star, 25-26 Eylül 2002). Anlaşıldı mı?..
27 milyon dolar nasıl buharlaştı?
IMF'den gelecek 500 milyon dolarlık kredi için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) somutunda Washington'un, memur alımı ve işten çıkarma, tüm tarımsal ürünlerin taban fiyatını ve özelleştirilecek firmaları belirleme, şu-bu bankaya el koyma, şu konularda yasal düzenleme yapma gibi tüm istemlerine Ankara'nın sesini çıkaramadan "evet" dediği ortamda, 20 milyon doları kim hangi yetki ile İsrail firmasına bağışlayabiliyor?
Evet Filistin'de soykırım yapan İsrail'e 27 milyon doları bağışlayanlar, gücünü nerden alıyor? Kimin parası kime veriyor. Awacs ihalesi, silah alımıyla ilgili ihalelerin mikro somut örneği konumundadır. 1970'lerin ortasında Lookched'un silah satımı ile ilgili dünyada rüşvet verdiği ismi geçen ülkelerden Türkiye hariç, Japonya'sına kadar tümünde rüşveti alanlar tek tek açıklandı.
Awacs gündeme geldiğinde ilk fiyatı 375 milyon dolardı ve Ankara dört tane almaya karar verdiğinde, Washington'da yapılan görüşmelerde fiyat 215 milyon dolara inince 4 yerine 6 tane alınması dahi gündeme geldi. (Melih Aşık, Milliyet, 1 Nisan 2000); ve geçen yılda yine 4 tane alınmaya karar verilir, toplam fiyatı da 1 milyar 85 milyon dolardır.
Ama Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, 4 Awacs'ın alımı ile ilgili proje maliyetinin 1,5 milyar dolara yükseltilmesi ve yerli katkı payının yüzde 12'ye indirilmesi ile ilgili Savunma Sanayi Müsteşarlığı'ndan isteği üzerine zor-bela aldığı belgeleri de yetersiz bulmuştur. (Sabah, 22 Temmuz 2003) Yani Meclis Komisyonu, Müsteşarlıktan istediği bilgiye ulaşamıyor. Peki vergiyi veren ulaşabilir mi? (NK/BB)