68'liler Dayanışma Derneği Başkanı Bülent Vargel, SHP'nin yeni Genel Başkanı Hüseyin Ergün'ün "silahlı gençlik hareketini 1970 ve 1980 öncesinde askerler kullandılar," diyerek devrimci harekete yönelttiği suçlamaya tepki gösterdi.
"Bu vesile ile ONlar' ın, sosyalizm mücadelesinin diğer kahramanlarının önünde bir kez daha saygı ile eğiliyorum" diyen Vargel, "ONlara dil uzatanları" kınadı.
Vargel, "tekzip" başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada Neşe Düzel' in Taraf gazetesinde Hüseyin Ergün ile yaptığı röportajda "daha önce, yine bir Taraf gazetesi yazarı tarafından 68 hareketine yönelik olarak aynı gazetede başlatılan 'psikolojik harekat'ın sürdürüldüğü"nü söyledi.
Hüseyin Ergün röportajda SHP'nin yönetimine geldikten sonra izleyeceği politikayı "sol, liberalliği, piyasa ekonomisini içerir. Çünkü sol demek, devletçi olmamak demektir. Sol demek, sivil olmak, darbelere karşı çıkmak, Ergenekon karşıtı olmak demektir," diyerek özetledikten sonra, kendi dışlarında kalan solu şöyle suçlamıştı:
"Türkiye'de sol daima askerlerle işbirliği yaparak iktidara gelmeyi düşünür. Çünkü halk oyuyla iktidara gelemeyeceğine inanır. Dolayısıyla bu ülkede solun askerle ilgili düşünceleri sorunludur. Sol akımlar askerle siyasi ittifak kurmakta hiç bir sakınca görmezler. Hatta kargaşa dönemlerinde işbirliği de yaparlar. (...) 'Askerlerle birlikte darbe yoluyla' iktidara gelmek için vurmalar, kırmalar, banka soygunları yapıldı. Darbe öncesi provokasyonlarda solun rolü feci bir şeydir. Vurmalar, kırmalar hep istikrarı bozmak ve darbe ortamı oluşturmak için yapıldı (...) Aşağıdakiler farkında değildi ama şefler bunun farkındaydı. Gençlerin şef pozisyonunda olanları da durumun farkındaydılar. "
Vargel, "tekzib"inde Hüseyin Ergün'ün "Ergenekon karşıtlığının solcu olmanın 'olmazsa olmaz'ı olduğu" yaklaşımını paylaştıktan sonra "30 Mart 1971-Kızıldere Katliamında öldürülen Mahir Çayan ve arkadaşlarımızın darbeciler tarafından öldürüldüğünü gözden kaçırtarak, yine ayni ONlar' ı, darbeciler ile birlikte olmakla itham ediyor olması, gözden kaçması mümkün olmayan bir çelişkidir," dedi.
"Türkiye solunun geleneğinde, sosyalizmi, kurucu irade yada asker-sivil bürokrasi üzerinden gerçekleştirme heves ve girişimlerinin hep olageldiğinin" altını çizen Vargel, "68'in o günlerinde özellikle Yön ve Devrim dergilerinin etkisi altında 27 Mayısı da aşan kazanımlar sağlayacak bir 'ihtilal' beklentisinin yaratıldığı bir iklimi hep birlikte yaşadık" diye anımsattı.
68'liler Dayanışma Derneği Başkanı "Askeri darbe yapmak isteyen kesimlerin, toplumsal yaşantıyı önce istikrasızlaştırıp sonra da 'Anarşi ve Komünizm Geliyor' diye korkutarak darbeye meşruiyet yaracak eylemleri teşvik etmeleri amacı ile kurulan işbirliklerinin sonucunda 'Ordu ve Gençlik' in el ele Milli Cephede' yerini aldığını biliyoruz" dedi.
Vargel bu anımsatmalardan sonra, Hüseyin Ergün'e şu soruyu yöneltti:"'Eski Maocu/darbeci', 'eski darbeci', '68 dönemdaşı anı yazarı' gazeteci ve yazarlar ile Hüseyin Ergun, devrimcilerin, FKF' nin Dev Genç'e dönüştüğü kongrede Mahir'in yaptığı etkili bir konuşmadan sonra darbeciler ile yolların ayrıldığını, köprülerin atıldığını bilmiyor mu ?"
Vargel tekzibini şu retorik sorularla sona erdirdi:
Sağ cunta da, sol cunta da gelse kendilerinin dağda olacağını söyleyen, Filistin Devrimci Kamplarında eğitim alan Deniz'in idam sehpasında söylediği son sözlerinin hiç anlamı yok mu? Hangi Ergenekoncu "Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliğinden" bahsediyor. Sadece bunlar bile Denizler bugün yaşıyor olsalar, onların Ergenekoncu olmayacaklarının ipuçları değil midir. ?
Özünde bir isyan kültürü olan 68 hareketi içinden darbeciliği benimseyenleri cımbızlayarak, bütün bir kuşağı, "darbe kuşağı" olarak nitelendirmek ne kadar doğrudur? Böyle bir tutum 68'i hiç anlamamış olmak ile eş anlamlı değil midir?
Yoksa "68" üzerinden yürütülmek istenilen yeni bir Psikolojik Harekat ile mi karşı karşıyayız? Acaba darbe karşıtı cephede görünen birileri de, bilerek ya da bilmeyerek bunun taşıyıcılığını mı yapmaktadır? (BV/EK)