Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray'daki 644. buluşmalarında 1981’de gözaltına alındıktan 85 gün sonra cenazesi kimsesizler mezarlığında çıkan Süleyman Cihan için adalet istedi.
“Devlet üç maymunları oynuyor” dendi, “Suç işleyenler yargı önüne çıkarılırsa ve ailelerden özür dilenirse acıları hafifleyecektir” çağrısı yapıldı.
Buluşmada konuşan Süleyman Cihan’ın ağabeyi Ahmet Cihan ise, kaybedilmenin ayrı bir travma yaşattığını ve işkenceyle öldürülüp, ailesinden gizlenerek defnedilmesi aile çok farklı şeyler yaşattığını söyledi.
Cihan, “Devletin devlet adına suç işleyen mensuplarının suç işledikleri için yargı önüne çıkarılması ve devletin ailelerden özür dilemesi acıları hafifletecektir. Cihan dosyasına bakan savcının daha önce ‘Devlet yetkileri canavarca hisle öldürülmesi’ diyerek bunun kabul ediyor ama mahkeme bunu görmezden geliyor. Biz delil aradık. Ama yargı ve devlet üç maymunu oynuyor bizi duymuyor, görmüyor ve konuşmuyor” diye konuştu.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını Mine Nazari okudu.
"Devlet yükümlülüğünü yerine getirsin"
Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyleyen Nazari, "Uluslararası hukuka göre bu suçun etkili bir biçimde soruşturulması ve cezalandırılması devletlerin yükümlülüğüdür. Devlet bu yükümlülüğünü yerine getirsin!” dedi.
644 haftadır “Gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Uluslararası hukuka göre bu suçun etkili bir biçimde soruşturulması ve cezalandırılması devletlerin yükümlülüğüdür. Devlet bu yükümlülüğünü yerine getirsin!” talebiyle Galatasaray’dayız.
"644 haftadır gözaltına alınarak kaybedilen yüzlerce insanın bilgisini kamuoyu ile paylaşıyor, savcıları göreve çağırıyoruz. Bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez şikâyet beklemeksizin derhal harekete geçmekle yükümlü olan savcılar 644 haftadır anlattığımız gerçekler karşısında bu yükümlülüklerini yerine getirmediler.
"Bu meydanda anlattığımız insanlığa karşı suçlar karşısında susan Beyoğlu Savcılığı kaybedenler hakkında değil, Hanife Yıldız hakkında işlem başlattı. 24 Temmuz 2017 tarihinde gözaltında kaybedilen oğlu Murat’ın doğum gününde Hanife Yıldız gözaltına alınarak Sancaktepe Karakolu’na götürüldü. Hanife Yıldız’ın Galatasaray’da yaptığı bir konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddia edildi.
"Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, adaleti talep etmek bir yurttaş olarak hakkımızdır. Haklarımızı ve hukukun evrensel değerlerini çiğneyen, taleplerimizi yerine getirmeyen yönetimleri eleştirmek bir yurttaş olarak hakkımızdır. Adli makamların görevi de haklarımız ihlal edildiğinde ihlalcileri değil, hakları ihlal edilen bizleri korumaktır.
"Kamu yararının temsilcileri olması gereken savcılara sesleniyoruz: Taleplerimizi ve iktidara karşı eleştirilerimizi kamuoyuna duyurduğumuz için bizi suçlamanızı ve yargı yoluyla tehdit etmenizi reddediyoruz. Bir kez daha sizleri evrensel meslek ilkelerinize uygun olarak tarafsız ve adil bir biçimde yükümlülüklerinizi yerine getirmeye çağırıyoruz. Bizler hakikatten ve haklılığımızdan aldığımız güçle, meşruiyetle susmayacağız."
"Hakikate ulaşmamızı engelleyen herkesi itham ediyoruz"
Nazari, Cihan'ın işkenceyle öldürülmesi hakkında şöyle konuştu:
“Baba Ağa Cihan ve anne Şahsenem Cihan’ın ömürleri adalete ve hakikate ulaşamaya yetmedi. Onların adalet arayışının mirasçıları olarak Süleyman Cihan’ı işkence ederek öldürüp, bedenini kaybetmek isteyenleri, bu insanlık suçunu azmettirenleri, karar verenleri, suçun ortaya çıkmasını önlemek için delilleri karartanları, soruşturma ve kovuşturmayı önleyerek hakikati ve adaleti engelleyenleri biliyoruz. Onları cezasızlık zırhıyla koruyanları da biliyoruz.
“Artık yeter! Hukukun işletilmesini, yargının görevini yapmasını istiyoruz! Adalet İstiyoruz! Süleyman Cihan dosyasında adalete ve hakikate ulaşma hakkımızı engelleyen herkesi itham ediyoruz!”
Süleyman Cihan’ın öldürülmesi31 yaşındaki 2 çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi ve İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül karanlığında sol bir örgütün yöneticisi olduğu iddiasıyla aranıyordu. 29 Temmuz 1981 tarihinde Süleyman Cihan’ın Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul'a yaklaştığı sırada sivil bir ekip tarafından durduruldu. Gözaltına alınan Süleyman Cihan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Emniyette gözaltında bulunan çok sayıda kişi tarafından görüldü. Durumdan haberdar olan Cihan Ailesi ve avukatları hemen, İstanbul Emniyeti 1. Şube, 2. Şube ve Askeri Savcılık nezdinde girişimlerde bulundu. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Gözaltı kararını veren İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı ve gözaltı işlemini gerçekleştiren İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Süleyman Cihan'ın gözaltına alındığını reddetti. 85 gün süren ısrarlı arayışın sonunda Süleyman Cihan'ın ağır işkence sonucunda öldürüldüğü ve Zindanarkası Mezarlığı’na "meçhul kişi" olarak defnedildiği gerçeğine ulaşıldı. Bu gerçek karşısında İstanbul Emniyeti Süleyman Cihan’ın öldürülmesi ile ilgili Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin’in de imzası bulunan sahte bir belge düzenledi. Belgede o güne kadar gözaltına alındığı reddedilen Süleyman Cihan’ın yer göstermeye götürüldüğü apartmanın 6. Katından atlayarak intihar ettiği yazıldı. Gerçek ise işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan’ın cansız bedeninin uzun zamandır kimsenin yaşamadığı bir evin penceresinden atıldığıydı. Otopsi bulguları da bunu gösteriyordu. Cihan Ailesi’nin 36 yıldır devam eden hukuk mücadelesi bugüne kadar sonuçsuz kaldı. |
(EA)