Dernek, bugün (26 Nisan) yaptığı açıklamada, kamu sektöründeki özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda durumun "vahim olduğunu" söyledi.
"Bu kuruluşlarda faaliyetler devam etmekle birlikte, hiçbir iyileştirici yatırım yapılmamakta, gerekli iş güvenliği önlemleri daha fazla ihmal edilmektedir.
İş güvenliğini, işçi sağlığını ve üretimin temel gücünün insan olduğu gerçeğini tümüyle bir kenara bırakan ve tümüyle sadece kârı maksimize etmeye odaklanmış neoliberal zihniyet ve yönetim anlayışı, her geçen gün, yaşam hakkını daha fazla tehdit etmektedir."
Devlet yaşam hakkını korumakla yükümlü
İHD, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporda, madenlerdeki durumun tespit edilmiş olduğunu, bunun "devlet yetkililerinin sadece durum tespiti yaptıklarını fakat hiçbir önlem almadıklarını" gösterdiğini açıkladı.
"Çalışma Bakanlığı bütün bu işletmelerin denetiminden sorumludur. Gerek Çalışma Bakanlığı, gerekse sorumluluğu olan bütün kurumlar insan hayatını tehlikeye atacak her türlü olumsuzlukları gidermekle sorumludur.
Hiçbir şey insan yaşamından daha değerli değildir. Önce iş güvenliği ve işçilerin yaşamının güvence altına alınması düşünülmelidir.
İnsan haklan derneği insan haklarının bölünmezliğini savunmaktadır. Yaşam hakkı, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Ancak her şeyden önce yaşam hakkı güvence altına alınmalıdır."
Derneğin sözünü ettiği, Bakanlığın müfettiş raporları, şu bilgileri içeriyordu:
* 44 ildeki 772 yer altı ve yerüstü madenin 725'inin maden kurma, 685'inin ise işletme izni bulunmuyor.
* 59 işletmede yangın ve patlama tehlikesi olan ortamlarda sigara içiliyor.
* 145 madende ilk yardım ekibi bulunmuyor.
* 112 madende işçilerin karbon monoksit maskesi takmadan madene indikleri saptandı.
* 123 madende sağlık memuru bulunmuyor, ocak içi aydınlatma 220 volt elektrikle, çıplak aydınlatmayla yapılıyor
* 69 işyerinde gaz ölçüm cihazı yok.
* 13 maden ocağında, izin verilen patlayıcılar dışında patlayıcı kullanıldığı saptandı. (TK)