Binlerce kişinin hayatını kaybettiği depremde yine binlerce insan evsiz ve işsiz kalmıştı. Bu sabah saat depremin olduğu saatlerde yani 03:02 sularında Kocaeli'de yaşamını yitirenlerin anısına anma etkinlikleri düzenlendi.
Meslek odalarıysa yaptıkları açıklamalarla depremin yedinci yılında siyasilerin hala kayıtsız kaldıklarını ve hiçbir önlemin alınmadığını söylüyor. Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) adına Mehmet Soğancı 17 Ağustos sonrası ne yayınlanan raporların ne çıkarılan kanunların pratikte işlemediğini ifade ediyor.
Soğancı "17 Ağustos sonrası kamuoyunda oluşan uygun ortam ve 'her şeye yeniden başlamalı' söylem ve beklentilerinin karşılıksız kaldı. Oysaki depremler halkın yazgısı olamaz, olmamalıdır" diyor.
Gölcük Belediye Başkanı: Gerekli tedbirleri alarak yaşantımızı sürdürmeliyiz
Marmara depreminin yedinci yılında depremin merkezi Gölcük'te bu sabah saat 03:02'de depremde hayatını kaybedenler anısına anma töreni düzenlendi.
Gölcük Arama Kurtarma (GESOTiM) Tim Komutanı Necmi Kocaman ve kurtarma ekibin görevlileri denizde meşale yakarak üzerinde "Biz afetleri unutmadık ya siz?" yazılı pankart açtılar
Törende konuşan Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, "Gerekli tedbirleri alarak yaşantımızı sürdürmeliyiz. Gölcük halkı olarak depremi unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız. Sadece o günü yas tutarak geçirmeyeceğiz. Bundan sonra depreme dayanıklı yaşamayı bilen Gölcüklü olacağız. Kendi arama kurtarma timimizi kendi inşaat yapımızla bu düzeni oluşturacağız" dedi.
"Aslında bu acıları kendi ellerimizle yarattık"
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve Saraybahçe Belediye Başkanı Halil Vehbi Yenice'nin de katıldığı Kocaeli Fuar alanında yapılan anma etkinliğindeyse, Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu'nca konser ve sema gösterisi düzenlendi.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu,doğal afet olan depremin insanları öldürmediğini, insanları kendi yaptıkları binaların öldürdüğünü söyledi.
Karaosmanoğlu "Bir daha bu acıları yaşamak, karşılaşmak istemiyoruz. Ama bu acıları kendi ellerimizle yarattık. 17 Ağustosu unutmamalıyız. Kendi yuvalarımızı, konutlarımızı biz yaptık.Yanlış yaparak o günlere geldik. Deprem doğal afetlerin en hafiflerindendir. Ama onu ürkütücü, korkutucu ve tehlikeli hale getiren bizim ellerimizdir" dedi.
TMMOB: Devletin deprem politikası oluşturulamadı
TMMOB bugüne kadar gelinen sürece ilişkin yaptığı yazılı açıklamada TBMM'nin deprem sonrasında hazırladığı rapora dikkat çekiyor.
Raporda TBMM araştırma komisyonu "yeni bir deprem politikası oluşturulmalı devlet politikası olarak uygulanmalı" diyor.
"Gecekondulaşma, kaçak yapılaşmayı teşvik eden imar affı politikasından kesinlikle vazgeçilmelidir... Planlama ve yapı sektöründe görev alan meslek dallarının uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen meslek yasaları çıkarılmalıdır, bu yasalarda meslek odaları üyelerine denetleme yetkisi verilmelidir. Gereği yerine getirilmezse odalar da sorumlu tutulmalıdır."
"Deprem için oluşturulan kaynakların yönetimi açık olmadı, denetlenmedi"
TMMOB 67. Hükümetin, 17 Ağustos depreminden hemen sonra "doğal afetlere karşı alınacak önlemler ve doğal afetler nedeniyle doğan zararların giderilmesi için yapılacak düzenlemeler" için 27 Ağustos 1999 günü TBMM'den yetki aldığına yetkiye dayanarak yayınladığı ve sayısı elliye yaklaşan Kanun Hükmünde Kararnamelerle yaptıklarını şöyle değerlendiriyor.
"Deprem harcamaları Sayıştay denetimi dışında bırakıldı. Deprem vergilerinden elde edilen gelirler, iç ve dış yardımlar, hibe gelirleri genel bütçe içinde kullanılarak sermayeye kaynak transferinde, borç ödemelerinde ve memur maaşlarında kullanıldı. Toplanan kaynakların yönetimi açık olmadı ve denetlenmedi."
Özelleşme plansız yapılaşmayı artırdı
17 Ağustos sonrası kamuoyunda oluşan uygun ortam ve "her şeye yeniden başlamalı" söylem ve beklentilerinin karşılıksız kaldığını söyleyen TMMOB, 10 Nisan 2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 595 sayılı "Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile kamusal denetim alanı "özel şirketlere" devredilerek özelleştirildiğine ve yapı denetiminde yeni bir süreç başlatıldığına değiniyor.
"Amacı 'yapıda can ve mal güvenliğini sağlamak, kaynak israfına sebep olan plansız, kontrolsüz ve kalitesiz yapılaşmayı önlemek' olan Kararname, bu iddiaya karşın, planlamaya ilişkin tek bir hüküm içermiyordu. Bu durum, plansız ve bilime aykırı bir yapılaşmanın süreceği anlamına geldi."
Kalıcı konutlar İzmit Körfezinin yok olmasına neden oldu
TMMOB'un bir diğer eleştirisiyse kalıcı konutların yer seçimlerinin bölgesel ve bilimsel bir planlama anlayışından yoksun bir yaklaşımla, bölgede son kalan tarım alanlarının, dolgu alanlarının, meyve bahçelerinin elden çıkarılarak yapıldığı. TMMOB "Can çekişen İzmit Körfezi, gözden çıkarıldı" diyor.
TMMOB "Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı"nda (2001-2006), depreme ilişkin alınan kararların da uygulanmadığını söylüyor.
Soğancı: Kamusal denetim şart
Soğancı TMMOB'nin çözüm önerilerini şöyle sıralıyor:
* Deprem hasar, zarar ve can kayıplarının azaltılmasının bilinen tek yolu, mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak katkı ve çabalarıyla depreme dayanıklı yerleşim alanları ve yapılar tasarlamak ve üretmektir,
* Deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalar kamu yaran ve ülke çıkarı bağlamında ulusal bir deprem politikası belirlenerek ciddi programlar oluşturulmalı ve daha da önemlisi bunlar yaşama geçirilmelidir.
* Yerleşme ve yapılaşma bağlamında gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, yasaların uygulanması sağlanmalı, sağlıklı ve güvenli yapı üretim ve denetimi sürecini, sermayeye ticari bir alan olarak teslim eden anlayış bırakılmalı, kamusal denetim etkinleştirilmelidir. (EZÖ/KÖ)