24 Nisan Çarşamba günü İstanbul Unkapanı'ndaki Sosyal Sigortalar Kurumu Bölge Müdürlüğü'ne toplu olarak yeşil kart başvurusu yapacak olan avukat adayları, 26 Nisan günü de Türk Barolar Birliği (TBB)ile yeni sınav yönetmeliğini tartışacak.
2001'de çıkan yasaya göre hukuk fakültesi sonrası bir yıllık zorunlu stajı tamamlayan stajyer avukatlar, bu yıl ilki yapılacak Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi(ÖSYM)'nin yapacağı "avukatlık sınavı" ile mesleğe adım atacak.
İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman'ın "devlet avukatlığı yaratmanın ilk adımı" olarak nitelediği sınav için stajyer avukatlar, "test yöntemiyle ve yazılı sınavla avukatlık bilgisinin ölçülmesi mesleğin özüne aykırıdır" diyorlar.
35 ilin barolarına bağlı stajyerler, ilk kez bu yıl alacakları devlet kredisinin geri ödemeli, ailelerinin gelir durumuna bağlı ve kefil istenen bir yönetmeliğe bağlı olmasını da eleştiriyorlar.
Devlet avukatlığı mı?
Yücel Sayman'ın avukatlık sınavına karşı çıkış gerekçeleri şöyle:
* Hukuk fakültesi avukat yetiştirmez, hukukçu yetiştirir. Fakültede avukat yetişirse, bu devlet avukatlığı olur.
* Baronun görevi hukukçuları avukatlığa hazırlamaktır. Baro Staj Eğitim Merkezi bunun için kuruldu. Değerlendirmeyi bu kurumun yaptığı, stajyerin devamlılığına, söz almasına ve meslekteki yetisine baktığı bir sistem gerekli.
* Sınav yapılırsa hakim ve savcılarla bir eğitimin görüldüğü akademiler açılabilecek. Bu da devlet avukatlığını doğurur.
Danıştay'daki dava sürüyor
Kasım ayında yapılacak olan "avukatlık sınavı"na karşı İstanbul ve İzmir Baroları Staj Eğitim Merkezleri, Avukatlık Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca çıkarılan TBB Sınav Yönetmeliği'nin bazı hükümleri ile Avukatlık Kanunu'nun ilgili maddelerinin iptali istemiyle Danıştay'a dava açmıştı.
İptal isteminin Kasım ayına kadar sonuçlanmasını beklemediklerini söyleyen İstanbul Barosu Stajyer Avukatlar Komisyonu üyesi İlke Çandırbay, sınavın iptali için tek çözümün tüm illerdeki baroların yönetmeliklere karşı çıkması gerektiğini söylüyor.
Çandırbay, staj dönemlerinde sosyal güvenceleri olmadan çalıştıklarını, yeni kredi yönetmeliğinin de bu durumun değiştirmediğini söylüyor:
* Staj döneminde geçimimizi sağlamak için çalışmamız imkansız. Devletin verdiği kredi ise ailemizin gelir durumuna bağlanıyor. Yönetmeliğe göre ailesinin geliri asgari ücretin üç katını aşan stajyerlere kredi verilmeyecek. 600 milyon liranın açlık sınırı kabul edildiği bir durumda bunun anlamsızlığı ortaya çıkıyor.
* Kredi geri ödemelerinin TÜFE endeksine göre olması, kefil gösterme ve mal beyanı zorunluluğu var. Oysa bu bir ticari kredi değil ve geri ödemenin yüksek faizli olması anlaşılamaz.
* İhtiyaçlarımızı ailemiz yerine asgari düzeyde kendimizin karşılaması gerektiği açık ve doğal. Bu nedenle, mal beyanında bulunmayı ve ailemizin gelir durumunu bildirmeyi reddediyoruz.
Kısa vadeli çözüm önerisi
İlke Çandırbay, TBB'nin yönetmelikteki sınav için yüzde 70 başarı zorunluluğunu yüzde 1 gibi sembolik bir rakama çekerek kısa vadeli bir çözüm bulunabileceğini de vurguluyor:
* ÖSYM hukuki bilgiyi ölçme konusunda yetkin değil ve kurumun sınav yaparak avukat ataması bağımsız yargı ve avukatlık mesleğinin tarafsızlığıyla çelişiyor.
* Test yöntemiyle avukatlık bilgisini ölçemezsiniz. Hukukta tek bir olayın birkaç dal içine girebileceği binlerce örnek var.
* YÖK tasarısında ÖSYM'nin sınavlarını özel kurumlara yaptırabileceği maddesi yer alıyor. Biz devletin yapacağı sınava karşıyken, özel şirketlerce yapılacak sınavlar tam anlamıyla bu işin hukuksuzluğunu açıklıyor.
Bir yıllık stajın altı ayını mahkemelerde altı ayını da avukatların yanında geçiren avukat adayları buradan aldıkları değerlendirme raporuyla avukat olabiliyorlardı.
Stajyer avukatlar 7 Nisan 2002'de "Savunmaya kendi haklarımızdan başlıyoruz" başlığıyla bir Türkiye Formu düzenlemiş, yönetmeliklerin değişmesi için tüm demokratik yolları kullanacaklarını açıklamıştı.(FA)