Fotoğraf: öğretmenleriçin haber sitesi
Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Satış bugün (24 Ağustos) başlayacak olan 2020-2021 eğitim öğretim yılı öğretmenlerin mesleki çalışma ve seminer programlarının yüz yüze yapılmasına ilişkin açıklama yaptı.
Bir milyon öğretmenin ve dolaylı olarak 18 milyon öğrencinin hayatını riske atıldığını belirten Satış, “Bugün başlayan seminerlerden sonra 21 Eylül’de 1 milyon öğretmen derse girecek. Böylece hem öğretmenler hem öğrenciler ve ilişkili olarak anne-babalar ve tüm ev halkı ile birlikte ülke nüfusunun yarıya yakını için bu durum büyük bir risk oluşturabilir. Okullarımızda yapılacak seminerlerde onlarca öğretmen saatlerce bir araya gelecek. Sosyal mesafenin sağlanamayacağı ortamlarda bir araya gelmek bence çok uygun değil” dedi.
"Okullarda havalandırma yok"
“Okullarımızın yüzde 99’un da, pencere dışında aktif bir havalandırma sistemi yok” diyen Satış, açıklamanın devamında şöyle dedi:
Okulların durumunu düşündüğümüzde pek çok okulumuzda onlarca öğretmen saatlerce bir araya gelecek. Okullarımızın yüzde 99’un da, pencere dışında aktif bir havalandırma sistemi yok. Bu kadar kişinin sosyal mesafenin sağlanamayacağı ortamlarda bir araya gelmeleri çok uygun değil.
Onlarca kişinin bir araya geleceği bir toplantının çevrimiçi düzenlenmesi daha verimli ve sağlıklı olur. Sadece öğretmenlerin birbirine hastalığı bulaştırması değil, akabinde öğrencilere ve ilişkili olarak öğrencilerin ve öğretmenlerin kendi ailesinden başlayarak çevresine de bulaştırması riski çok yüksek.
"Sosyal boyutlarıyla değerlendirmeli"
Milli Eğitim Bakanlığı ve Bilim Kurulumuz okulların açılması kararını sosyal boyutlarıyla da değerlendirmelidir. Öğretmen ve öğrenci gruplarının bir araya gelmesi, onlardan aile bireylerine ve toplumsal bileşenlere hastalık bulaşması riski var. Öte yandan eğer okullar açılmaz ise çalışan anne ve babaların çocuklarını nereye bırakacağı gibi ciddi bir milli meselemiz bulunuyor.
Bakıcı bulmak bir yana ve dahi ücretini ödemekte zorlanan milyonlarca anne-babanın son çare olarak başvurduğu büyükanne ve büyükbabalara da çocuklarından hastalık bulaşma riski var ki ebeveynler bu durumu hesaba katarak tereddüt yaşıyor.
"Toplantının konusu ile toplantının varlığı çelişki"
Bugün başlayacak olan öğretmen seminer toplantılarının ana gündem maddeleri pandemi ile ilgili alınacak olan önlemlerden oluşuyor. Ancak toplantının konusu ile toplantının varlığı büyük bir çelişkiyi içinde barındırıyor.
Hâlbuki Türkiye olarak, pandemi sonrası hızlanan dijital çağda eğitim alanında yaşanan gelişmelere odaklanarak bu alandaki olanakları, fırsatları ve pratikleri biran önce hayata geçirmeliyiz.
Milli Eğitim Bakanlığımız başat iş olarak dünyadaki eğitimde dijital nitelikli uygulamaları mercek altına almalı, ilgili çıktı ve sonuçları ivedilikle analiz etmeli ve özgün bir kapsam ve içerik sunmak adına elini çabuk tutması gerekmektedir.
Bütün dünyada eğitimde dijital devrim olarak adlandırılabilecek çok yönlü ve devasa nitelikte derinlemesine bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır.
"Bir hatanın düzeltilmesi yıllar alacak"
Dijital çağın eğitimi, ciddi yapısal sorunları bulunan Türk eğitim sistemi için daha önce hiç var olmayan yığınla olanak ve fırsat sunmaktadır.
Bakanlığımız bu düşünsel arka plandan yola çıkarak bir bilimsel çalışma başlatmalı ve bu pandemi ortamında yapılandırılacak en muasır, en bilimsel, en demokratik, en eşitlikçi ve adaletçi, en özgün ve en iyi eğitim uygulamalarını sistematik bir bütünlük kazandırmak suretiyle eğitim sistemi üzerinden inşa ve ihya etmeyi başarmalıdır.
Bu konu ülke geleceğimiz açısından çok kritik bir konudur ve gecikme kabul etmez, hata da kabul etmez ve dahi kabul etmemeyi dahi hiç kabul etmez. Özellikle pandemi sürecinde yapılacak en ufak bir hatanın düzeltilmesi yıllar ve çok canlar alacaktır. Bunun için, pandemi sürecindeki her öğrenme-öğretme karar ve faaliyeti, büyük bir titizlikle hazırlanmalıdır." (RT)