Dernekler Kanunu'ndan açılan 4-5 dava kapsamında yargılandıklarını belirten İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Yönetim Kurulu Üyesi Abdulhalim Yılmaz, bunlardan beraat ettiklerini bildirerek, "Dernekler Kanunu, geçmişte bir siyasi baskı aracı olarak kullanıldı" diye konuştu.
İHD Genel Başkanı Öndül ile Mazlum-Der yönetim kurulu üyesi Yılmaz, Dernekler Kanunu ile ilgili geçmiş uygulamaları ve yeni tasarıyı bianet'e değerlendirdiler.
Öndül: Dernek denetlenen kurum olarak kalacak
"Derneklerin denetlenmesi ile ilgili, 'polis denetimini kaldırdık' diyorlar ama polisin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı'nda bir Dernekler Başkanlığı kuruyorlar. Dernekler, devletin denetlediği kurumlar olarak kalıyor" diyen Öndül, İHD'ye yönelik en önemli baskıların mali ve yargı baskılar olduğunu savundu.
Dernekler Yasası'nın Avrupa Birliği (AB) Uyum sürecinde en fazla değişikliğe uğrayan yasa olduğunu açıklayan Öndül, bugüne dek dernek özgürlüğünün sağlanamadığını söyledi.
Vali ve Kaymakama önceden bildirimde bulunarak yurtdışından maddi yardım alınabileceğini belirten Ödül, şöyle konuştu:
* Bizim için temel bir konu olan, derneklerin yurt dışındaki kişi ve kuruluşlardan yardım almalarını yasaklayan 60. maddedir. Bu madde geçmişte özel olarak İHDyi mali açıdan da baskı altına almak için kullanıldı.
* 1996'da aktivistlerin eğitimi için AB'ye sunulan 1 yıllık süreli ve 80 bin Euro'luk projemiz engellendi. Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, bütün bankalara gönderdiği bir genelge ile önlem aldı.
* AB projemizi kabul ederek parayı göndermesine rağmen biz bu paradan yararlanamadık. Bu insan hakları örgütleri açısından dayanışmayı kesen bir uygulamadır.
* Geçmişte, Dernekler Yasası'nın şu an yürürlükte olmayan 44. maddesi nedeniyle de zorluklar yaşadık. Bu düzenleme, derneklere, bildiri veya beyanname yayımlamadan önce mülkü idare amirlerine ve cumhuriyet savcılarına bunlardan bir örneğini vermeyi zorunlu kılıyordu.
* 1988'de İHD Ankara Şubesi yönetimi kurulu üyesiyken 3 ay hapis cezası aldım. 1995'de ise İHD Genel Başkanı Akın Birdal, bu maddeden ceza aldı.
* İçinden geçtiğimiz süreç hem kozmetik değişikliklerin yapıldığı hem de bazı konularla gerçekten İnsan haklarını korumaya dönük değişikliklerin yapıldığı bir süreç.
* Mesela, Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) kaldırılıyor, olumlu bir şey. Ama içeriğine bakıldığında bu biçimsel bir değişiklik olduğunu görüyorsunuz.
* Derneklerin denetlenmesi ile ilgili, "polis denetimini ortadan kaldırdık" diyorlar ama polisin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı'nda bir Dernekler Başkanlığı kuruyorlar. Dernek, devletin denetlediği kurum olarak kalıyor.
* Mali baskının dışında bir de yargı baskısından şikayetçiyiz. İzmir Şube Başkanı İbrahim Seyitcemaloğlu, 2003'te yaptığı 35 basın açıklaması ile ilgili polis şikayetçi oldu. Hukuka saygılı bir savcı, her defasında takipsizlik kararı verdi. Aynı nedenle, Bingöl Şube Başkanı Rıdvan Kızgın'a 66 dava açıldı.
* Tasarıda, derneklerin maddi gelirleri ile ilgili düzenlemelerde yumuşamalar var. Dernekler, uluslar arası işbirliği yapabiliyorlardı ancak Vakıfların izin alması gerekiyordu. Şimdi hem dernekler ve vakıflar bu işbirliğine girebilecekler.
Yılmaz: Siyasi baskı aracı oldu
Tasarıda yer alan uluslar arası işbirliği ve yurtdışından yardıma ilişkin düzenlemeleri önemli bulduğunu açıklayan Mazlum-Der Yönetim Kurulu Üyesi Abdulhalim Yılmaz, ise, geçmişteki uygulamalara ve bunların nedenlerine dikkat çekti:
* Yayımlanan bildiriler nedeniyle geçmişte Dernekler Kanunu'nun 44. maddesinden açılan 4-5 dava kapsamında yargılandık, bunlardan beraat ettik.
* Bu kanun, siyasi baskı aracı olarak kullanıldı. Kanuna göre hareket ettiğini iddia edebilecek kimse olamaz çünkü bu kanun hem insan hem de derneklerin doğasına aykırı.
* Suç olmadığı halde polis, çıkardığınız ses hoşlarına gitmediği için, Valilikten izin alınarak sık sık dernekleri denetleme yoluna gitti.
* Anayasanın güvence altına aldığı gibi ve diğer ülkelerde olduğu gibi herkes, önceden izin almaksızın ve fazladan formaliteye boğulmaksızın rahatlıkla dernek kurabilmeli.
* Devletin derneklere bakışı biraz da 12 Eylül döneminden kaynaklanıyor. Devlet dernek üyelerine bakışını son zamanlarda değiştirdi. (EÖ/BB)