Türkiye’nin ötekileştirilen halklarından Rom, Dom, Lom ve Abdal toplulukları, 6 Şubat depremlerinden sonra ikincil ayrımcılığa uğramış hem depremzede hem de öteki olarak iki kat zorluklar yaşamıştı.

6 Şubat depremleri Rom, Dom, Lom ve Abdal toplulukları nasıl etkiledi?
Depremin ardından geçen iki yılda sorunlar çözülmedi aksine katlanarak artmaya devam etti. Adalete, eğitime, istihdama ve barınma hakkına erişim Rom, Dom, Lom ve Abdal toplulukları için sorun olmaya devam ederken yaşadıkları ayrımcılıklar da sorunları daha da katmanlaştırdı.

6 Şubat sonrası Dom ve Abdallar ayrımcılık ve toplumsal dışlanmayla karşı karşıya
Hatay ve çevre illerde Rom, Dom, Lom ve Abdal toplulukların haklarına erişimi için çalışmalar yürüten Sivil Düşler Derneği, ile deprem bölgesindeki son durumu konuştuk.
“Ayrımcılık ve sosyal dışlanma görünür oldu”
bianet’e konuşan Sivil Düşler Derneği Genel Koordinatörü Erkan Karabulut, Rom, Dom, Lom ve Abdallara yönelik ayrımcılığın depremle birlikte görünür olduğunu aslında hâlihazırda ayrımcılık ve sosyal dışlanmanın bulunduğunu söyledi.
Dernek olarak Rom, Dom, Lom ve Abdal vatandaşların günlük yaşamda karşılaştığı hak ihlallerini izlemek, davalamak, raporlamak gibi faaliyetler yürüttüklerini belirterek, deprem sonrası için iki konuya dikkat çekti.
Okul ve istihdam sorunu
İlk olarak okula erişim sorunu olduğunu belirten Karabulut, ücretsiz servis imkânının sağlanmamasının önemli bir sorun olduğunu belirtti.
Karabulut, bir diğer sorunun da Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile ilgili çıkartılan genelge olduğunu aktararak şöyle konuştu:
“Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında 9 ay süreyle çalışanların bir daha çalışamayacağı yönünde bir genelge yayımlandı. Deprem bölgesinde istihdam anlamında başka bir kurum yok. Bu durumun bölge için esnetilmesi talebiyle bir başvuru yaptık”
“Okula giden çocuk bulmaya çalıştık”
Deprem sonrasında Romani Godi ile birlikte hazırlanan Roman, Dom ve Abdal Çocukların Eğitim Hakkı Raporu’nda gönüllü olarak saha çalışması yapan Alper Yalçın, tüm çocuklar belirli zorluklarla karşılaşsa da Roman, Dom ve Abdal çocukların ayrıca sorunlar yaşadığını belirtti. “Dom ve Abdal çocuklar ekstra ayrımcılığa maruz kalabileceğiyle ilgili riskler zaten bilinen risklerdi” diyen Yalçın sahada karşılaştıklarını şöyle anlattı:
“Çocuklar okulda akran zorbalığına veyahut da bir öğretmenin ayrımcılığına maruz kaldığında okula devam etmeyi bırakıyorlar. Depremden sonra bazı iş kollarının bitmesi, çocukların okulu terk etmesine de neden oldu.
Örneğin, çocuğun annesi deprem öncesinde evlere temizliğe gidiyordu. Ancak depremden sonra bu iş kolundaki kayıp yaşandı. Dolayısıyla zaten zor olan hayatları daha da zorlaştı.
Çocuğunu okula gönderemediler çünkü çocuğa verebilecek harçlık yok. Her yere ücretsiz servis yok.
Biz sahaya çıktığımız zaman “buraya hiç kimse gelmedi” diyen insanlarla karşılaştık. Çocuğun okula devam edip etmediğini hiç sormayan bir kamu idaresiyle karşı karşıyayız.
Sahada ‘okula giden çocuğun eğitime erişimde yaşadığı zorlukları’ araştırmak istedik ancak okula giden çocuk bulmakta zorlandık. Konteyner kentte okula giden çocuk bulmaya çalıştık.
Roman, Dom ve Abdal çocukların deprem öncesinde de eğitime erişemediğini belirten Yalçın, pandemi ile birlikte okul terklerinin başladığını hatırlattı. Yalçın, “Şu an bu çocuklar konteyner kentte bir şey yapmadan yaşıyorlar. Dışarı çıkamıyorlar. Deprem insanların kentteki dolaşımını yeniden üretti. Çocuğun hayatı artık konteyner kentten ibaret. Bir ebeveyn gözetimi olmaksızın oradan çıkamaz. Eski mahallesi kalmadı” diye konuştu.

ROMANİ GODİ'DEN YENİ RAPOR
Dom ve Abdal çocuklar, eşitsizlik ve ayrımcılık çıkmazında
Adalete erişim
Romani Godi ekibinden Göktan Yıldırım ise deprem ilk anlarından itibaren adalete erişim konusunun karşılarına çıktığını aktardı.
Yaşanan ihlallerin şikayet mekanizmalarına taşınamadığını vurgulayan Yıldırım, “Bu durum depremin ikinci yılında da değişmedi” dedi.

Adalete erişim konusunda yaşanan sorunları Yıldırım şöyle anlattı:
"Özellikle Hatay ve Antep'te aldığımız başvurularda Roman kadınların, kadın olma halleriyle de yaşadıkları ihlallerin Roman kimliğiyle beraber birleşmesinin farklı bir tablo çıkarttığını, gözlemledik.
Örneğin nafaka hakkı. Kadın hem nafakayı alamıyor hem de böyle bir hakkı olduğunu bile bilmiyor. Ne yapabileceğini, kocası nafaka vermediği zaman ne yapabileceğini bilmeyen insanlarla karşılaştık. Kadına yönelik şiddetle ilgili hangi mekanizmalara başvuru yapılabileceklerini bilmiyorlar veya haberdar olmaları için nitelik bir çaba yok.
Konteynırların küçük olması Roman kadınlar için ikincil bir ayrımcılık yaşandığını gözlemlememizi sağladı. Barınma, eğitim ve istihdam meselelerinde aslında birey değil, topluluğun tamamının uğradığı, ayrımcılık türleriyle karşılaştık."
Suça itilme süreci
Yoksulluğun giderek arttığını aktaran Sivil Düşler Derneği Genel Koordinatörü Erkan Karabulut, bu durumun yarattığı sorunları şöyle anlattı:
“Yoksulluk gittikçe daha derinleşiyor ve insanlar da çıkar yolu arıyorlar ama bir türlü bulamıyorlar. Bu da bir suça itilme sürecini başlatıyor. Bu insanlar deprem öncesinde hurdacılık yapıyordu. Bugün Hatay’da hurdacılık yapmak yasak.
Binaların yıkımını yapan şirketler kendi yıktığı binanın hurdasını da kendi topluyor. Geri dönüşüm ya da temizlik işleri de artık yapılamaz hale geldi. Dericilik de yapamıyorlar çünkü dericilik sektörü büyük bir darbe aldı. Bu nedenle büyük bir işsizlik sorunu var. İşsizlikle beraber birçok sorun yeniden doğuyor.”

Erken yaşta evlilik sorunu
İşsizlikle beraber doğan en büyük sorunlardan birisinin erken yaşta evlilikler olduğunu aktaran Karabulut, “Yoksulluk arttıkça çocuklarını erken yaşta depremden etkilenmeyen illerdeki akrabaları ile evlendiriyorlar” dedi.
Yoksul topluluklar için geçim derdi her zaman ön planda olduğunu diğer ihtiyaçların lüks olarak adlandırıldığını belirten Karabulut, sadece yeni evlerin yapılmasının da sorunu çözmeyeceğini, sosyal bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu aktardı.
(AD)