Avrupa Parlamentosu Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lajendik, kararı eleştirdi; "Artık Türk yargıç ve savcılarının kendi kararlarını verme zamanı gelmiştir" dedi.
Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) görülen davanın 11. duruşmasına, Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nden getirilen DEP'li milletvekillerinin avukatları, yakınları ve Avrupalı gözlemciler katıldı.
DEP eski milletvekilleri, cezaevi aracından indirilirken, yakınları alkışlarla sevgi gösterisinde bulundu. Duruşma dolayısıyla Ankara DGM Binası çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.
Salona izleyici alınmadı
Ankara 1 No'lu DGM'nin Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz'in, geçen duruşmada tahliye kararı çıkmaması üzerine alkışlı protestoda bulunan izleyicilerin bugünkü duruşmaya alınmaması yönündeki talimatı üzerine, polis memurları duruşmaya gelenlerin kimliklerini tek tek kontrol etti.
DEP eski milletvekillerinin yakınları ile polis memurları arasında zaman zaman tartışma yaşandı. DEP'li milletvekillerinin yakınları, "talimatın kendilerine gösterilmesini" isteyince, polis memurları "yargılananların birinci derecede yakınlarının ve yabancı gözlemcilerin duruşmaya alınması için Mahkeme Başkanı'nın sözlü talimatı bulunduğunu" açıkladılar.
Tahliye talebine 11. ret
Sanık avukatları AİHM'nin bozma kararının ardından yapılan yeniden yargılama sürecinde değişen hiçbir şey olmadığını belirterek iddia makamıyla mahkeme heyetinin ortak hareket ettiğini söylediler.
Avukatları, koşullu salıverilmelerine 1 yıl 4 ay kalan DEP'li milletvekillerinin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalarını talep etti. Avukatların talepleri 11. kez reddedildi.
Lajendik: İyimser hava mahkeme salonuna yansımadı
Joost Lajendik mahkeme çıkışında Kıbrıs'taki müzakerelerle yaşanan iyimser havanın mahkeme salonuna yansımadığını söyledi.
Lajendik, "Artık Türk yargıçların ve savcılarının kendi kararlarını verme zamanı gelmiştir. Acaba onlar gelişen, değişen bir Türkiye'nin vatandaşı mı olmak istiyorlar, yoksa küçücük adacıklarında kalmak mı?" diye konuştu.
Davanın geçmişi
Kapatılan Demokrasi Partisi'nin eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak 1994'de terör örgütü PKK üyesi oldukları gerekçesiyle 15 yıl hapis cezası almıştı.
Ancak milletvekilleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2001 yılında verdiği yeniden yargılama talebinin kabul edilmesi çerçevesinde yeniden yargılanıyor.
Leyla Zana, Hatip Dicle ve Orhan Doğan, tahliye kararı çıkmasa bile Haziran 2005'te cezalarını tamamlayacak. Selim Sadak ise daha sonra gözaltına alınıp tutuklandığı için 2005 yılı Ekim ayında serbest kalacak.
1991 genel seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti'den (SHP) milletvekili seçilen Leyla Zana yemin töreninde yeminini Kürtçe yaptığı için tepki gördü. Dönemin SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, milletvekillerinden partiden istifa etmelerini istedi.
Zana ve Dicle, SHP'den istifa edip DEP'e katıldı. Ardından 14 milletvekili daha SHP'den ayrılarak DEP'e geçti. Daha sonra DEP milletvekilleri Sedat Yurttaş, Sırrı Sakık, Ahmet Türk, Nizamettin Toğuç, Naif Güneş, Mahmut Kılınç, Zübeyir Aydar, Ali Yiğit ve Remzi Kartal, Leyla Zana ve Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan'ın dokunulmazlıkları kaldırıldı.
Meclis bahçesinde gözaltına alınan milletvekilleri, "terör örgütü PKK'nın liderlerinden aldığı emir ve talimat doğrultusunda ülke içinde ve dışında yoğun bölücü faaliyetlerde bulundukları" gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "yasadışı örgüt üyeliği" fiilini düzenleyen 168-2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun "ceza artırımını" öngören 5. maddesi uyarınca 15'er yıl hapis cezalarına mahkum oldular. Yargıtay 9. Dairesi de bu kararı onadı."
Milletvekilleri Zana, Doğan ve Dicle, 4 Mart 1994'de gözaltına alındı, 17 Mart 1994'te de tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'ne konuldu. Sadak ise, 1 Temmuz 1994'te gözaltına alındı ve 12 Temmuz 1994'te tutuklandı.
Dava 1996'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitti. Eski DEP milletvekilleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) ifade özgürlüğüyle ilgili 10., örgütlenme hakkıyla ilgili 11., ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. ve adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla, AİHM'ne başvurdular.
AİHM, 17 Temmuz 2001'de başvuruyu sonuçlandırarak, DGM'nin tarafsız ve bağımsız olmadığı gerekçesiyle AİHS'nin 6. maddesinin ihlal edildiği, diğer maddelerden yapılan şikayetleri incelemeye gerek görmediğini açıkladı.
Zana ile arkadaşlarının yargılamalarının yenilenmesini öngören mahkeme, Türkiye'yi 140 bin dolar tazminat ödemeye mahkum etti.
Türkiye, AİHM'nin kararına uzun süre direndi; bu nedenle AB komisyonunun yazdığı ilerleme raporlarında sık sık eleştirildi.
Kamuoyunda "2. Uyum Paketi" olarak bilinen 4793 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Resmi Gazete'de yayımlandığı 4 Şubat 2003 tarihinde eski milletvekilleri avukatları aracılığıyla yeniden yargılanma isteminde bulundu, mahkeme de bu talebi kabul etti.
"Yeniden yargılama"nın ilk duruşması, cezanın verilmesinden 9 yıl sonra 28 Mart 2003'te başladı.
4793 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMUK) "muhakemenin iadesi" başlıklı 327. maddesine yeni bir bent eklenmişti. Söz konusu bentte, "ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması" yeniden yargılanmayı gerektiren durum olarak hükme bağlanıyor. (BB)