Talat, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Annan Planını müzakere etmeyi bile reddederek Kıbrıs Türküne pozisyon kaybettirilirken, Türkiye de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ile karşı karşıya bırakılmıştır" dedi. Talat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çıkarlarımız, AB ve Türkiye garantörlüğüdür"
* Cumhurbaşkanı Denktaş ve yandaşlarının çözümsüzlük politikaları süratle durdurulamadığı takdirde her geçen gün Kıbrıs Türkü ile birlikte Türkiye de yeni çıkmazlara sürüklenmeye devam edecektir.
* Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye'nin çıkarlarının ortak sentezinin, Denktaş'ın bağnaz siyasetlerinden değil, çözüm ve AB'yi hedef alan, Kıbrıs Türk halkının eşitliğini ve Türkiye'nin garantörlüğünü gözeten, Kıbrıs Türk barış güçlerinin çağdaş barışçı yaklaşımından geçtiği artık kavranmalıdır.
* Denktaş ve çözümsüzlük lobileri, şimdi Loizidou'ya Türkiye'nin ödemek zorunda kaldığı tazminatın ve bu karardan sonra da AİHM'nde bekleyen binlerce davanın Türkiye'nin önüne çıkmasının esas sorumlusudurlar.
* Denktaş, Annan Planını öldürmeye çalışmak yerine görüşmeye başlamış olsaydı, kesinleşen davalar dışında kalan binlerce dava düşecek, ayni zamanda artık "kullanım kaybı" iddiası ile dava açmak isteyenler Türkiye'yi değil ama kendi kurucu devletlerini muhatap almak durumunda olacaklardı.(NK/BB)