Kıbrıs'ta bulunduğu sırada Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum siyasi partileri ile görüşmesi de bu kapsamda kaldı. Görüşmeye Kıbrıs Türk tarafından sadece Kıbrıs Türk solunun siyasi partileri katıldı, yani Kıbrıs Türk halkının çok büyük çoğunluğunu temsil eden ve Kıbrıs'ta çözüm, barış ve AB üyeliğini savunan tüm siyasi partiler orda idi.
"Annan Planı hala gündemde"
Görüşmede açılış konuşmasını yapan Simitis, "Kıbrıs sorununun çözümü için siyasi iradeye ihtiyaç duyulduğunu, Kofi Annan'ın da yeni inisiyatif almasının sorunu çözmeye niyetli siyasi irade oluşumuna bağlı olduğunu" söyledi.
Konuşması sırasında Simitis'in Annan Planı'nın halen masada olduğunu belirtmesi, Kıbrıslı Rumların planı terk etmek arzuları ile çelişen bir olgudur. Simitis'in iki bölgeli, iki toplumlu federal Kıbrıs modelinde bir anlaşmadan sonra, Kıbrıs'ın AB'ye giriş anlaşmasının da yeni duruma göre yeniden düzenlenebileceğini ifade etmesi, Kıbrıslı Türkler için önemli bir fırsatın halen devam ettiğini gösteriyor.
Görüşme sırasında CTP Başkanı Mehmet Ali Talat, "basına da açıkladığı konuları dile getirdi, Kıbrıs'ın AB üyeliğinin Kıbrıs sorununun çözümü yerine geçemeyeceğini, Annan Planı'nın masada olmasının ilerisi için bir fırsat olduğunu, Türkçe'nin AB'nin resmi dillerinden sayılması gerektiğini, AB Parlamentosunda iki koltuğun Kıbrıslı Türkler için boş bırakılmasının ve Kıbrıslı Türkleri azınlık yapacak her türlü gelişmeye karşı siyasi mücadele yürüteceğini vurguladı."
Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı olarak ben de Simitis'e Lefkoşa Türk Belediyesi'nin uluslararası tanınmış kimliğini kullanmakta karşılaşılan sorunları anlattım, bu kimliğin tüm kapasitesini kullanmaktaki kararlılığımızı vurguladım ve AB dönem Başkanı olarak kendilerinin bu konuyla ilgilenmelerini ve sorunu aşmada yardımcı olmalarını istedim.
Lefkoşa Türk Belediyesi sorunu araştırılacak
Kıbrıslı Türk siyasi parti liderlerinin konuşmalarından sonra Simitis ve Papandreu, Talat'ın ve benim belirttiğim görüşler üzerinde yorumda bulundu;
Türkçe'nin resmi dil olması ve parlamentoda iki koltuğun boş kalması konularında Talat'la karşılıklı süren konuşmalardan sonra, zaman darlığı nedeniyle konu üzerinde daha uzun duramayacağını belirterek belediye konusuna geldi. Lefkoşa Türk Belediyesi'nin pozisyonunu AB kurumları içinde araştıracağını söyledi.
Yaklaşımında olumsuz bir karşı çıkış, bir tepki veya yorum yoktu. Kıbrıslı Rum siyasi parti liderlerinin bir kısmı da bu konuda aynı tavırda idi. Simitis'le yapılan görüşmenin genel havası, Kıbrıs sorununun artık Türkiye Yunanistan ve Kıbrıslı Türkler arasında bir sorun olarak kaldığı izlenimi veriyor. Kıbrıs sorununun bölge için istikrarsızlık olduğu endişesini Simitis'te ve Papandreu'da görmek olası.
Kıbrıslı Rumlarda böyle bir kaygı yok. Onların havasında, Denktaş'ın yanlış politikaları sayesinde istediklerini elde etme mutluluğu, aynı şekilde daha fazlasını elde edebilecekleri beklentisi ve dolayısıyla artık Kıbrıs'ta endişe edecek bir sorun kalmadığı rehaveti var.
Kuzey Kıbrıs seçimleri dönüm noktası
Şimdiki aşamada ihtiyaç Kıbrıs sorununu çözecek siyasi iradedir, bunun da Türk tarafından gelmesi beklenmektedir. Bunu için de, Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin sürekli tekrarladığı siyasetin çözüm sanatı olduğu ilkesini uygulaması ve Kıbrıs Türk tarafında da görüşmecinin yenilenmesi gerekmektedir.
Türkiye'de AKP'nin daha fazla hükümet olması çözüm sanatını uygulamaya yol açabilecektir. Kuzey Kıbrıs'ta en geç bu yılın sonunda yapılacak olan seçimlerden sonra da meclisin yapısı halkıyla çözüm, barış ve AB üyeliği mücadelesi yapan siyasi partilerin büyük çoğunluğuna geçecek, yeni bir görüşmeci ekiple, Kofi Annan'ın beklediği çözümleyici siyasi irade işlevsellik kazanacaktır ve Mayıs 2004'de Kıbrıslı Türkler de AB içindeki yerini alacaktır.
Az kaldı; Denktaş'ın Türkiye'deki hezeyan ve feveranlarına bakılırsa, az kaldığı çok kolay anlaşılabiliyor.(NK)