Kemerburgaz Üniversitesi'nden siyaset bilimci Öğr. Gör. Deniz Parlak'ın Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaaya ilişkin beyanını yayınlıyoruz.
07 Kasım 2018 tarihli bir önceki celsede savcının iddianamesine yönelik savunmamı huzurunuzda yapmıştım. Aynı şekilde, avukatım da iddianameye ilişkin beyanını tamamladı.
Ne var ki ne salt bir metinle yargılanmanın ardından verdiğim savunmamı ne de avukatımın beyanını göz önüne almadan aynı gün yalnızca birkaç dakika içinde savcılık da mütalaasını vermişti.
Tam da bu nedenle, mütalaa metninin tek bir cümlesinde savunmama yönelik herhangi bir açıklama bulabilmek de mümkün değil.
Dahası, savunmamda da sözünü ettiğim gibi bugün burada tek kişi olarak yargılanıyorum. Fakat, savcı iddianamesini 1128 kişiye hazırladığı gibi mütalaasını da 1128 kişiye hazırlamıştır ve iddianamede yer alan hiçbir suçlamaya da şahsım adına savunmamın ardından tek bir kanıt gösterememiştir.
Çok açık ki, bu metne imza atan yüzlerce akademisyenin yaklaşık bir buçuk yıldır ülkenin farklı illerinde onlarca ağır ceza mahkemesinde Türkiye toplumsal tarihine kazınacak sözlerinin tek bir kelimesinin dahi mütalaaya etki etmediği ortadadır.
Buna rağmen, imzaladığımız metin toplumsal uzlaşmaya ve şiddetten uzaklığa çağrı yapmaktadır.
Savunmamda da sözünü ettiğim gibi bu düşünceyle, savcının savunmam sırasında hazır bulundurduğu mütalaanın “alenen terör propagandası mahiyetinde” olduğunu öne sürdüğü, söz konusu bildiriyi imzalamak benim için yalnızca toplumsal birlikteliğe ve toplum olma vasfının gerekliliklerine yönelik yapılan bir çağrıya ortak olmak anlamı taşımaktadır.
Ortada olmayan delillerle hakkımda iddia edilen suçların hiçbirini kabul etmiyorum. Bir kez daha beraatımı talep ediyorum. (DP/TP)