İkinci sınıf demokrasiye hayır
İHD Genel Merkezi açıklamasında, "Anayasa ve yasalardaki değişiklikler uygulamaya yansımıyor. Tüm yasa uygulayıcılarını insan hakları hukukuna saygıya davet ediyoruz" diyerek şu bilgileri verdi:.
* Türkiye şiddet içermeyen siyasal düşünce açıklaması ve eylemleri ne zaman suç saymayacak? Ne zaman kolektif özgürlüklere saygı gösterecek?
* Ne zaman yasaklardan vazgeçecek? Ne zaman siyasal alan, gerçekten sivil politik bir alan haline gelecek?
* Türkiye, 1954 yılında tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki değerlere uyum göstermek için elli yıl daha mı bekleyecek? Yurttaşlarımız ne zaman insan hakları ve temel özgürlükleri güvenceye bağlanmış halleriyle kullanabilecekler?
* Anayasa Mahkemesi üyeleri arasında Askeri Yargıçlar da var. Ne zaman kurumsal düzeyde ve zihniyet düzeyinde sivilleşeceğiz?
* Şiddete çağrıda bulunmayan ve şiddeti siyasal çalışmasında yöntem olarak kullanmayan her siyasal eğilime özgürlük. Türkiye en yüksek standartlı demokrasiye sahip ülke olmalı.
* Zoraki ve ikinci sınıf demokratikleşmeye karşı çıkıyoruz. Kozmetik değişiklikler değil, insan hakları ve demokratik standartların özüne ilişkin değişiklikleri istiyoruz.
"Yanlışın faturası bütün ülkeye çıkacak"
ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu konuyu "Doğu ve Güneydoğusunda yüksek oya ve kitle desteğine sahip olan partilere yönelik bu adımlar, halkın siyasi tercihlerine ve siyaset yapma hakkına büyük bir darbe vurmaktadır" sözleriyle değerlendirdi.
* Türkiye, kapatılan parti mezarlığı olmaktan bir türlü kurtulmuyor. Üstelik parti kapatmanın herhangi bir siyasal sorunu çözmediği bugünkü siyasal tablodan da açıkça görülüyor.
* Dünyanın başka bir ülkesinde bu kadar çok parti kapatılmadı. Bu açıdan Türkiye'de demokrasinin ne kadar zaaflı olduğu bütün dünya tarafından ibretle izleniyor.
* HADEP'in kapatılması ve bir çok yöneticisinin yasaklı hale düşürülmesi, Demokratik Halk Partisi'ne de (DEHAP) aynı gün kapatma davası açılmasıyla, insanları bu şekilde çaresizliğe itmenin, Türkiye'nin iç barışı ve demokratikleşmesine büyük zararı vardır.
* Türkiye, Kürt kökenli yurttaşları ile bir normalleşme dönemi yaşamaktan alıkonulmak isteniyor. Bu yanlışın faturası yine bütün ülkeye çıkacaktır.
* Demokratik olmayan, Türkiye'de farklı kültür ve kimliklerin eşit ve bir arada, barış içinde yaşamasını içine sindiremeyen zihniyetlerin bu ülkeye hiçbir yararı olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır.(ÖG/NK)