Halkların Demokratik Partisi’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş 4 Kasım 2016’dan bu yana tutulduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden yazdığı mektupta “Ne yap et kendin olma yav! Birazcık başkası ol. Ne Türklüğünle övün, ne Kürtlüğünle, ne de utan onlardan. Boynuna bir kimlik asacaksan bırak üstünde ‘sadece insan’ yazılı olsun” derken, gelinen noktada herkesin sorumluluğu olduğuna vurgu yaptı.
Demirtaş'ın mektubunu eşi Başak Demirtaş, Twitter hesabından "Uzun bir aradan sonra Selahattin ile görüşebildik. Morali iyiydi, herkese bolca selamı vardı. Kızımız Delal, Selahattin'in daha önce gönderdiği son mektubundaki bir bölümü kendi el yazısıyla yazmıştı, onu sizlerle paylaşmak istiyorum" mesajıyla paylaştı.
Demirtaş, mektubunda şu ifadelere yer verdi:
Böyle çok daha güzelsin! Tamam, illa ki vardır senin de bir güzelliğin. “Hiçbir işe yaradığın yok” falan da demiyorum. Ama n’olursun hayatında hiç değilse bir defa başkası ol be kardeşim. Zaten herkes ‘kendisi’ olduğu için memleketin bu halde olduğunu görmüyor musun? Başka bir hayat, başka bir dünya, başka bir gelecek olsun ama ben aynı kalayım diyorsun. Bak siz böyle yapınca rahmetli Azer Bülbül’ü dinleyesim geliyor: Aman dokunmayın çok fenayım Başkaları Kaz Dağları için, Munzur Vadisi için, Hasankeyf için, Karadeniz yaylaları için eylem yapsın, kısmetse ve buralardan geriye bir şey kalırsa ben gezmeye giderim artık diyorsun. Erkek cinayetleri ve erkek şiddeti yüzünden sokaklara dökülmüş kadınlar dayak yerken, esas failin senin pespaye ‘erkekliğin’ olduğunu aklının ucundan bile geçirmiyorsun. Sendikaya üye oldular diye işten atılan emekçilerin direniş çadırının önünden yürüyüp onların yerine iş başvurusu yapmaya giderken azıcık bile düşünmüyorsun, hem de beş maske dağıtamayıp beş tane F-35 için bin takla atanlara meylediyorsun. Fikrimden geceler yatabilmirem Ne yap et kendin olma yav! Birazcık başkası ol. Ne Türklüğünle övün, ne Kürtlüğünle, ne de utan onlardan. Boynuna bir kimlik asacaksan bırak üstünde ‘sadece insan’ yazılı olsun. Başı örtülüden korkma, beyni örtülüden kork; namaz kılmaya kara çalma, para çalıp namaz kılanı yere çal. Kendine bir iyilik yap güzel kardeşim, biraz öteki ol, öteki de biraz sen olsun. ‘Kendin’ gibi olmayanı ‘düşman’ gibi görme, herkesi de kendine benzetmeye çalışma. Zaten tüm ‘kendin’ler iyi olsaydı dünyada hiçbir sorun kalmazdı, azıcık mütevazı ol. X, Y kuşağı mısın, Z kuşağı mısın bilmiyorum. Belki de kara kuşaksın ya da Ekvator kuşağı veya gökkuşağısın; ne kuşağı olursan ol ama kimsenin uşağı olma canım kardeşim. Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi? “Bu böyle gitmemeli” diyorsan, de kardeşim. “Güzelim ülkeyi ne hale getirdiler” diye kahroluyorsan, ol kardeşim, haklısın. Ama kendin olma, olma ki değişim seninle başlasın. Kibirli, öfkeli, kasıntı, riyakar, fosil siyasetçilerden bıktın mı, bık tabi ki, bıkmak sana yakışıyor. Değiştir o halde, ama önce kendini. “Oldu o zaman seçim günü gider oyumu kullanırım her şey değişir” diyorsan yok o işler o kadar basit değil. Hem seçim her şeyi güzelleştirmeye yetmiyor. Değiş kardeşim değiş! Sen değiş ki değişsin dünya. Git ‘öteki’ye dokun. Elini tut onun, yemeğini ye, çayını iç. Gözünden öp, elinden öp, yüreğinden öp, sarıl ‘o’na. Profesör müsün, sinema sanatçısı mı, dizi oyuncusu mu? Değişim için oy kullanmayı bekleme, oy kullanacak olanlara git, şimdiden git, pamuk tüccarına da. Hem öğren onlardan, hem de anlat onlara. Daha güzel bir dünyayı anlat. Daha adil bir dünyayı. Doktor musun, mühendis, avukat, öğretmen mi? İşsiz misin, işçi, memur, emekli mi? Ev kadını, iş kadını, amazon kadını, öğrenci mi, esnaf, çiftçi, işveren mi? Her neysen ve her neredeysen; tatilde, işte, evde, yurt dışında, hapiste veya sürgünde fark etmez, hemen başla, şimdi başla, en yakınındakinden başla çalışmaya. Seçimi bekleme, seçim günü bütün tercihler netleşmiş olacak zaten. İş sadece seçmeye kalacak. Sen tercihlerinin nedenini öğrenmeye, anlamaya ve değiştirmeye çalış, daha iyisi daha güzeli için çalış. Unutma ki; Mevlam birçok dert vermiş Ama önce sen değiş. Kendinden sıkıl, nefret et kendinden, kendine küs, konuşma kendinle. Çünkü kendimiz ettik kendimiz bulduk. Emin ol, müstahakımızdır. İtirazlarımızı içimizde yaptık, isyanımızı komşumuz bile duymadı. Kol kırıldı, yen içinde kaldı. Kendi mahallemizdeki çöplerin üstüne dantelli örtüler atınca ortalık mis gibi kokar zannettik, olmadı kardeşim, olmayacağı baştan belliydi, memleketi pislik götürdü. Hiçbirimiz temiz değiliz artık, günahsız olanımız yok. Kimse bize bir şey yapmadı, en çok biz kendimize yaptık, kendimiz olarak, kendimiz kalarak yaptık. Ama yetmez mi bu kadar? Bir musibet bin nasihatten iyidir derler. Bizim musibetimiz bile bini geçti be kardeşim. Yeter artık, edi bese! |
(EKN)