Cumartesi Anneleri/İnsanları adalet arayışlarının 860’ıncısı haftasında 12 Eylül 1995 yılında Diyarbakır Bağlar’daki evinden gözaltına alındıktan sonra kaybedilen 19 yaşındaki Mehmet Zafer Demirkıran'ın akıbetini sordu.
Demirkıran’ın ağabeyi Sebahattin Demirkıran aldı.
Kardeşinin evinden gözaltına alınarak kaybedildiğini söyleyen Demirkıran, “O dönem ciddi arayışlarımız oldu. Kardeşim, annemin yanında gözaltına alınırken evde polis olduklarını söyleyen insanlar birbirlerine ‘eleman’ diye hitap etmekteydiler. Silahlı ve maskeli olan bu insanların bir kısmı evdeki telefon kablosunu da kopardılar” dedi.
Haftanın açıklamasını yapan Cumartesi İnsanı Cihan Kaplan ise, Demirkıran'ın kaybedilişi ve sonrasını şu sözlerle anlattı:
"Beş çocuklu Demirkıran Ailesi Diyarbakır/ Bağlar'da yaşıyordu. Çalışmak üzere önce İstanbul ardından Mersin'e giden oğulları Mehmet Zafer iki yıldır evden ayrıydı.
Mehmet Zafer askerlik celbi gelince çalıştığı Mersin'den 30 Ağustos 1995 tarihinde Diyarbakır'a döndü. 31 Ağustos'ta askerlik dairesine giderek işlemlerini başlattı. Ardından askere sevk belgesini aldı ve ailesinin yanında birliğine gideceği günü beklemeye başladı.
"Beyaz Torosla götürüldü"
12 Eylül 1995 tarihinde saat 22:00 civarında Demirkıran Ailesi'nin evi kendilerini polis olarak tanıtan silahlı 6-7 kişi tarafından basıldı.
Plakasız bir Toros ve yalnızca ön tarafında 21 R 789 plakası bulunan beyaz Şahin araçla gelen bu kişiler, Mehmet Zafer'i 'ifadesi alınıp bırakılacak' diyerek Beyaz Toros araca bindirip götürdü. Gitmeden önce de Demirkıran Ailesi'nin telefon kablolarını keserek onların haberleşmelerini engelledi.
"Bizde yok, denildi"
Hemen karakola giden aile 'bizde yok' cevabını alınca Diyarbakırdaki bütün karakol noktalarına giderek oğullarını sordu. Aldıkları cevap hep aynıydı; 'bizde yok!' OHAL Valiliği, DGM Savcılığı, Jandarma ve Emniyet'e yaptıkları başvurular da sonuçsuz bırakıldı.
Aile Mehmet Zafer'in Saraykapı'daki JİTEM merkezine götürüldüğü duyumunu aldı. Bunun üzerine anne Behiye Demirkıran, sürekli JİTEM merkezinin bulunduğu Jandarma Merkez Komutanlığı'na giderek oğlunu sordu. Annenin ısrarlı soruları üzerine kapıdaki nöbetçi asker, ona oğlunun tarifine uyan birinin oraya getirildiğini söyledi.
"Af Örgütü'nün girişimleri sonuçsuz kaldı"
Başvuruları sonuçsuz kalan aile İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesine başvurdu. Yasal girişimlerde bulunan İHD, Uluslararası Af Örgütü ile de temasa geçti. Gerekli araştırmaları yapan Uluslararası Af Örgütü, 18 Ekim 1995 tarihinde yayınladığı 'kayıp' başlıklı raporla gözaltına alındığı kabul edilmeyen Mehmet Zafer Demirkıran'ın can güvenliğinden endişe ettiklerini uluslararası kamuoyuna duyurdu.
Ailenin, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü'nün girişimleri sonuçsuz bırakıldı. 26 yıldır Mehmet'i arayan ailesi inkar ve cezasızlıkla karşılaştı. Baba Demirkıran, oğlunun akıbetine ve adalete ulaşamadan 2001 yılında aramızdan ayrıldı. 86 yaşındaki anne Behiye Demirkıran ise hala oğluna ve adalete ulaşmak için mücadele ediyor.
"Suçluyu açığa çıkartın"
860. haftamızda yargı makamlarını bu açıklamamızı bir suç duyurusu sayarak Mehmet Zafer Demirkıran'ın zorla kaybedilmesi ile ilgili suçu ve suçluyu açığa çıkartacak, Mehmet'in akıbetini aydınlatacak girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.
Mehmet Zafer Demirkıran için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 161 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz." (RT)