Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Parti Meclisi (PM) ve Merkezi Yürütme Kurulu’nun (MYK) geçtiğimiz hafta yaptığı seçim gündemli toplantıların ardından açıklama yaptı.
DEM Parti Genel Merkez’inde yapılan basın toplantısında Doğan, yerel seçim sonrasında sonuçlara dair MYK ve PM toplantılarında değerlendirmeler yaptıklarını söyleyen Doğan, yol haritası oluşturduklarını ifade etti.
Doğan, seçim sonucuna değindi ve "Türkiye siyasetinde denklem kurmak isteyen herkes DEM Parti’yi hesaba katmak zorundadır. 1 Nisan itibariyle artık Türkiye siyasetinde denklem kurmak isteyen herkes DEM Parti’yi hesaba katmak zorundadır. Yani DEM Parti’siz bu ülkede bir yol açmak mümkün değildir" dedi.
"İktidar bloğu açık bir yenilgiye uğradı"
“DEM Parti; devletin bütün olanaklarını, imkanlarını, aygıtlarını kullanan bir blokla mücadele etti, yarıştı bile diyemiyorum, çünkü yarış eşit koşullarda olur. Son derece eşitsiz koşullarda, eşitliğin asla gözetilmediği koşullarda böyle bir sonuç ortaya çıkardı. Yalnızca bu kadar mı? Yalnızca devletin olanaklarıyla sahada olan bir iktidar mı vardı karşımızda? Hayır Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat kendisi seçim sürecinde dedi ki ‘oy yoksa hizmet yok.
Hem iktidar hem de muhalefet açısında kolay yorumlanabilecek sonuçlar ortaya çıkmadı. Çok açık bir şekilde söylemek gerekirse, iktidar bloğu açık bir yenilgiye uğradı. Bu yenilgiyi çeşitli alt başlıklarla birlikte okumak gerekiyor. Türkiye halkları kalıcı hale getirilmek istenen bu otoriter rejime dur dedi.
DEM Parti sandıktan çıkanı büyük bir itiraz ve bir başarı olarak görüyor. Bunu seçim sonuçları matematiksel olarak da bize söylüyor. Ama sayıların üzerinde ortaya çıkan bir irade var. DEM Parti 78 merkezde kazandı her türlü hile, oyun usulsüzlüğe rağmen.
"Kimse provakatif girişimlere heveslenmemeli"
Bazıları mülki müfettişleri aracılığıyla; İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü artarda DEM Parti’nin bazı belediyeleriyle ilgili ki başta Mardin ve Diyarbakır Büyükşehir belediyeleri olmak üzere ve ardından Sur Belediyesi ile ilgili birtakım müfettişler görevlendirdiklerini söylediler ve birtakım girişimler için hevesli oldukları görünüyor.
Bu konuya dair MYK’mız sıcağı sıcağına bir açıklama yaptı. Bu vesileyle tekrar hatırlatalım. Yıllarca bu ülkede her şeyin üstü, bütün suçların üstü 80’lerde, 90’larda, öncesinde ve sonrasında ve 2000’li yıllarda soygunların, yolsuzlukların, usulsüzlüklerin, hortumlamaların her şeyin üstünün örtüldüğü maalesef sözü edilen ve çok kutsandığı söylenen ama bu şekilde değer verilmeyen, en çok bunu ifade edenlerin değer vermediği yani iktidarların değer vermediği, sahip çıkmadığı, korumadığı.
Çünkü suçların ve günahların üstü hep bayrak ve marşla örtülmeye çalışıldı. Ve ne söylenerek yapmaya çalışıldı? Onlar sahip çıkmıyor, onlar saygı duymuyor bu ortak sembollere ve değerlere verilerek yapıldı. Ama artık bunun da miadı doldu. Buna kanacak bir Türkiyeli de yok, bir Kürt de yok bu ülkede. Dolayısıyla hiç kimse DEM Parti’ye bu şekilde parmak sallayarak başka provakatif girişimlere heveslenmemeli ve bu yolda tevessül ve tenezzül etmemelidir.
"Üçüncü yol siyaseti kazandı"
Bir kez daha görüldü ki DEM Parti’nin üçüncü yol siyaseti kazandı. Üçüncü yol siyaseti etrafında toplananlar kazandı. Hayatın her alanına 3’üncü yol siyaseti ile toplumsal olanı örgütlemek barışın ve demokrasinin kazanması açısından partimizin bu 3’üncü yol siyasetinin ne kadar elzem bir siyaset olduğu ve bu siyasetin gereklerinin bizler için öncelikli bir görev ve sorumluluk olduğu gerçeği PM ve MYK’da da tartışıldı. Dolayısıyla yeni dönem yol haritamız da üçüncü yol siyaseti ile örülecek.
"Kent Uzlaşısı genişleyecek"
Kent Uzlaşısı stratejimiz de vardı. Bunun bölgedeki ayağı ön seçimlerle birlikte uygulandı. Onun dışında Kent Uzlaşı bir şehri oluşturan herkesin sürece dahil olduğu stratejimiz de başarıya ulaştı. Kent Uzlaşmasında genişletmek ve üçüncü yol siyasetiyle birlikte örmek bundan sonraki hedefimiz.
Başta Kürt sorunu ve bu ülkenin demokratikleşme meselesi olmak üzere bu ülkede uzlaşı, diyalog isteyenleri, derinleşen ekonomik kriz değil artan ekonomik refah isteyenlerin sesi duyulmalı.
1 Mayıs'a çağrı
Bu duygular ile aynı zamanda 1 Mayıs çağrısı yapmak istiyorum. Bu birlikteliği Newroz alanlarındaki coşkuyu yansıtabileceğimiz bir 1 Mayıs’a gidiyoruz. 1 Mayıs, 31 seçimlerinden çıkan başarımızı, taleplerimizi bir daha yükseltebileceğimiz bir zaman.
İş cinayetlerine işsizliğe yoksulluğa güvencesizliğe, kadın kırımına doğa talanına savaş politikalarına ve tecride karşı emeğimiz ve özgürlüğümüz için, emeğimiz ve özgürlüğümüze sahip çıkmak için 1 Mayıs'ta alanlarda yan yana omuz omuza duralım."
(RT)