Gelgelelim Kürt illerinde de, hayal edilen devasa oy potansiyelini gerçeğe taşıyacak bir manzara yok. Oy oranlarının yüksek olduğu bölgeler, genellikle çatışmaların en yoğun yaşandığı, halkın ağır bedel ödediği veya köylerinden sürülenlerin toplaştığı yerler. Hakkari ve Şırnak haricinde, bütün ilçeleriyle bloğu (yani HADEP-DEHAPı) istikrarla destekleyen Kürt ili yok gibi. Son seçimde yüzde 56.14 gibi ezici bir oy oranı tutturan Diyarbakırın bile fire verdiği ilçelerin sayısı hatırı sayılır miktarda. Çüngüş, Çermik, Çınar, Kulp, Eğil, Hazro, Hani ilçelerinde zaman zaman yüzde 20ler aşılsa bile, oylar çoğunlukla düzen partilerine gidiyor. Batman, Mardin, Ağrı, Van gibi genel oy oranı yüzde 40ları bulan illerde de durum benzer, hatta daha vahim.
Bunun elbette birçok nedeni var. Bana göre en önemlileri şöyle sıralanabilir:
* Her ne kadar 3 Kasım seçiminde DEHAP, geçmiş seçimlere kıyasla daha rahat çalışabildiğini açıklamış olsa da, kent merkezlerinin uzağındaki seçmenlerin devletten duyduğu korku sürüyor. Yani propaganda sürecinde ciddi bir baskı yapılmamış olması, seçmenin asıl niyetini sandığa yansıtabilmesi anlamına gelmiyor. Zira seçimin bir de sonrası var.
* SP-AKPde ifadesini bulan siyasi İslamın birçok Kürt il ve ilçesinde hâlâ önemli etkisi mevcut. İslamcılar bilhassa Bingöl, Bitlis, Urfa, Mardin, Batman gibi illerde yüzde 20-30lu oy oranlarını koruyor.
* Düzen partilerinden yana aşiret liderlerinin etkisi birçok bölgede belirleyiciliğini sürdürüyor.
* Kürt illerini sadece Kürtlerden menkul saymamak gerekiyor. Arap ve Türk nüfusunun ağırlık gösterdiği birçok bölge var. (Sözgelimi Mardin, Urfa, Batman, Siirt Diyarbakırın, Muşun, Vanın, Ağrının belli ilçeleri ) Kürt illerinde yaşayan Arap ve Türk seçmenin siyasi eğilimleri genellikle İslamcılardan ve düzen partilerinden yana. Bu noktada Zazaların yoğun yaşadığı bölgelerin de DEHAPa mesafeli olduğunu görmek şaşırtıcı. Mesela Diyarbakırın yukarıda saydığım ilçelerinde Zaza nüfusun ağırlık taşıdığı biliniyor. Bingöl, Tunceli ve Muş gibi Zaza ağırlıklı illerde DEHAPa çıkan oyların istikrarsızlık arz ettiği görülüyor.
Bu maddeleri biraz daha uzatmak mümkün, ama özetle 3 Kasımda çıkan oyların azamiye yakın oranlarda olduğunu vurgulamak isterim. Önceki iki seçime kıyasla oyların arttığı da göz önüne alındığında, aslında bir yenilgiden çok, bir başarıdan söz edilmesi gerekirdi.
Sınırın ötesi
Eleştiriyi ikinci bölümün başına erteledim, buradan gelecek yerel seçime ve mevcut duruma dair gözlemlere-düşüncelere geçeceğim. 3 Kasım, blok seçmeninin ruh hali üzerinde hiç hayırlı tesirler yapmadı gibi görünüyor. 1995ten beri beklentiler o kadar abartılı bir biçimde ifade ediliyor ki, aslında ciddi bir siyasi güç ve başarı olarak kabul edilebilecek bir durum, yenilgi hissiyatına dönüşüyor. Naif ve çok seçim meraklısı bir eleştiri olarak algılanmamasını dilerim bu söylediğimin. Diyarbakır sokaklarına biraz olsun kulak vermek, manzarayı görmeye yetiyor. Kent merkezinde neredeyse yüzde 70 oranında DEHAPı destekleyen Diyarbakırlılar, seçime neden bağımsız adaylarla girilmediğini ısrarla soruyor. Düş kırıklığı atmosferi henüz dağılmış değil. Yüzde 70le temsilcisiz kalmak kolay hazmedilebilir bir şey değil çünkü. Benim veya blokun küçük bileşenlerinin, seçimleri devrim yolunda siyasi bir mücadele alanından ibaret görmesi bir şey değiştirmiyor. Kürtlerde hissedilebilir bir resmi temsil arzusu var ve zaten HADEP-DEHAP da buna her seçimde epey vurgu yapıyor.
Yukarıdaki maddelemeye dahil edilmeyen veya başka bir biçimde ifade edilen bir noktaya, burada biraz değinmek lazım: Kürt seçmeninin DEHAPa oy vermiş kesimi homojen bir topluluk değil. Bir kısmı, kafasını kesseniz kendi partisinden başka bir yere oy vermiyor. Kürt siyasi hareketine birçok eleştiri yönelten, ama sandık başında aklına düzen partilerini asla getirmeyen bir kesim var ve onlar da sağlam. Ama namus belasına, gerçekten mecliste sesini duyurmayı umduğu için, DEHAP iktidarı beklentisi taşıdığı için veya sadece genel atmosferden etkilendiği için tercihini bloktan yana kullananlar da var ve sayıları herhalde hiç az değil.
Gelelim 28 Mart yerel seçimine Kürt illerine dair tespit veya tahminlerimi şöyle sıralayabilirim:
* Büyük kentlerin veya il merkezlerinin belediyeleri (Diyarbakır, Hakkari, Ağrı, Siirt, Bingöl ) nispeten başarılı addediliyor, fakat belli bir yıpranma da söz konusu. Daha ücra yerlerin belediyelerinden ise hissedilebilir bir hoşnutsuzluk var (istisnaları Viranşehir ve Doğubeyazıt). Belediye hizmetlerini önemseyen seçmenlerin, tek başına iktidar olan AKPnin gücünden medet umması ihtimal dahilinde. Zaten belli bir oy zemini olan ve anketlerde yüzde 50nin üzerinde görülen AKP, Kürt illerinde de ciddi oy toplayabilir. Üçüncü-dördüncü halkadaki DEHAP seçmeni AKPye kayabilir.
* DEHAPın 150 belediye alma hedefi, yine gerçekçi görünmüyor. Son dokuz yıldaki oy sicili incelendiğinde, DEHAPın kazanma ihtimali güçlü olan azami belediye sayısının 70-80 civarında olduğu görülüyor. En iyimser tarafından bir hesaplama bile, kazanılabilecek belediye sayısının 120yi geçemeyeceğini gösteriyor. (Uzunca bir parantez açacağım: Seçim sonuçlarını inceledikten sonra dörtlü bir sınıflandırma ortaya çıkarmaya çalıştım. Buna göre, DEHAPın kazanma ihtimalinin yüzde 90ın üzerinde olduğu 20 kadar belediye var. (Diyarbakır: Büyükşehir, Bağlar, Sur, Yenişehir, Silvan, Lice, Kayapınar, Bayrambaşı; Ağrı: Doğubeyazıt; Hakkari: Merkez, Yüksekova; Kars: Digor; Mardin: Derik, Kızıltepe, Nusaybin; Muş: Bulanık, Malazgirt, Konakkuran, Varto; Şırnak: Merkez, Cizre; Batman: Merkez; Van: Saray ) 49 yerde kazanma şansı yüzde 50nin üzerinde 65 yerde ise az da olsa şansı var )
* 1999 yerel seçiminde 39 belediye kazanılması, yani kazanmanın mümkün olduğunun görülmesi, bu seçimde aday patlamasını beraberinde getiriyor. DEHAP 1999da birçok yerde aday bulmakta zorlanırken, bugün yoğun başvurularla yüz yüze. Gerçi merkeze uzak, baskının her daim kapıda olduğu bölgelerde aday sıkıntısı yine söz konusu olabilir, ama merkezlerde, özellikle de kazanma ihtimali olan yerlerde aday adayları bol. Bu da aday belirleme sürecinde küskünlük, tartışma, rahatsızlık ihtimallerini gündeme getiriyor. Her ne kadar DEHAP adayları halkın belirleyeceğini açıklasa da, aday tespit sürecinin
Benim bu yazının sınırları dahilinde 28 Marta dair söyleyebileceklerim bunlardan ibaret. Biraz karamsar olduğunun farkındayım. Bu karamsarlığı biraz olsun giderebilecek olasılıklar yok mu? Var elbet. Birincisi, seçim newrozun bir hafta sonrasına denk geliyor. Kim bilir, bölgede estirilecek bir newroz rüzgarı, seçmen kitlesini tekrar toparlayabilir. Hele Diyarbakıra Ciwan Haco gelirse, yer yerinden oynar, moral depolanır. Sonra blokun mevcut ittifaklar sisteminin genişlemesi ihtimali söz konusu. Bu da olumlu bir etki yapabilir. Iraktaki Kürtlerle TC arasındaki ilişkilerdeki olası bir bunalımın, bir çatışma durumunun da bölgenin siyasi tavrı üzerinde güçlü etkileri olur; ki o tavır düzenden yana olmayacaktır