16 Kasım gecesi, 4-2 kazanmasına rağmen elenen Türkiye Milli Takım oyuncuları ve yöneticileri ile 2-0'lık ilk maçın avantajını koruyarak Dünya Kupasına katılmaya hak kazanan İsviçreli oyuncular arasında yaşanan şiddetin, gazetecileri de hedef aldığı öğrenildi.
Gazetecilere dayak, İsviçre'de yayımlanan "L'Express" ve "Le Temps" gazetelerinin, İsviçre Milli Takım antrenörü Köbi Kuhn'ın "Soyunma odalarında yaşananların tümünü görmedim ancak, soyunma odalarında polisin, saldırı görüntülerini kaydetmelerini engellemek için gazetecilere saldırmaya bir saniye bile tereddüt etmemeleri, maç sonunda neler yaşandığına dair mesajlar veriyor" sözlerini yayımlamasıyla kamuoyunun gündemine gelmişti.
Şiddeti görüntüleyen gazetecilere 'vatan hainliği' suçlaması
Siyah takım elbiseli kişiler, Maçın bitiş düdüğünden sonra yayıncı kuruluş adına görev yapan DHA Spor Servisi'nden kameraman Serhan Türk, Hakan Tarhan ve muhabir Ali Aydın'ı tartakladı, görüntü aldıkları için "vatan hainliği" ile suçladı, ellerindeki kameraları alarak kasetlerine el koydu.
Radikal için kaleme aldığı "O adamların orada işi ne?" başlıklı yazıda saldırılara tepki gösteren Gürses, "Kim veriyor bu 'siyah elbiseli' insanlara, çoğu yazarın bile giremediği yerlere giriş yapmalarını sağlayan akreditasyon kartını?" diye sordu; birilerinin gazetecilere saldırının hesabını vermesi gerektiğini yazdı.
Muhabir Ali Aydın, "Güvenlikçilerle tartışma çıktı. Hakan'ın kamerasını aldılar, baktılar görüntü yok geri verdiler" dedi.
"Vatan hainliği"
Kameraman Hakan Tarhan ise, "Tünelde üç-dört kişi boğazıma sarılıp görüntüleri istedi. Vatan hainliğiyle suçladılar" dedi. Siyah elbiselilerden ikisinin Milli Takımlar Sorumlusu Davut Dişli'nin adamları Ali Kıratlı ve Yaşar Aydın olduğu iddia edildi. Dişli ise yalanladı: "Onlar 25 yıllık işadamı dostlarım". (EÖ)