12 Eylül darbesini gerçekleştiren generallerden hayatta kalan ikisi, mahkemeye yolladıkları savunmada, "Darbe yapmak anayasa suçu değildir" dedi.
12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili, dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davanın ilk duruşması 4 Nisan'da görülecek.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in hazırladığı iddianamede, sanık Evren ve Şahinkaya'nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''Devlet Kuvvetleri Aleyhinde Cürümler''e ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına'' çarptırılmaları istendi.
Vatan gazetesinin haberine göre, savunmalarında "Kurucu iktidarı yargılamak, ihtilalcinin bir başka ihtilalci tarafından yargılanmasıdır. Aksi halde 1960'dan beri tüm yasama, yürütme, yargı işlemleri hükümsüz olur" deniyor.
Evren ve Şahinkaya'nın Avukatı Bülent Hayri Acar tarafından hazırlanan savunma metninin mahkemeye verilen hali 120 sayfa tuttu. Savunma kitapçık halinde bastırıldı ve kırmızı kapaklı kitap 160 sayfa oldu.
İddianamede, mahkemenin Evren ve Şahinkaya'yı yargılama hakkı ve yetkisi bulunmadığı savunuldu. "İhtilal yapmak anayasa suçu değildir" denilerek beraat istendi.
"Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) kurucu iktidar olma ve ihtilal yapma suçu yok. Kanun teşebbüsü suç sayıyor. İhtilali yasaklayan bir hukuk düzeni yok."
"Ben Kurucu iktidarım" diyen Evren ve Şahinkaya, "Beni yargılarsan sen de ihtilal yapmış olursun" anlamında bir savunma verdi.
Savunmada özetle şu noktalar yer alıyor:
* Hangi devlet tipi veya hangi tür anayasaya sahip olursa olsun her devlette, fiili ve hukuki imkansızlıktan dolayı, anayasal düzeni ortadan kaldırma yani ihtilal veya darbe yapma fiili, "kurucu iktidar olmak fiili" ceza kanunun suç saydığı bir fiil değildir.
* Anayasal düzeni ortadan kaldıran yani ihtilal veya darbe yapan güç etkisizleştirilmedikçe hukuki güce dönüşür, kurucu iktidar olur.
* Kurucu iktidarı kullanan kişilerin, ortadan kaldırdıkları anayasal düzeni kuran, anayasadan kaynaklı yani olmayan bir yetkiyle kendi kurdukları yeni anayasal düzende önceki anayasal düzeni ortadan kaldırma yani darbe fiillerinden dolayı yargılanabilmeleri fiilen ve hukuken imkansız. Bunun için, anayasal düzeni ortadan kaldırma fiil suç değilken anayasal düzeni ortadan kaldırmaya kalkışma/ teşebbüs fiili suç olarak düzenlenmiştir.
"1982 Anayasası meşru ve hukukidir"
* 1982 Anayasası ve bu anayasa ile kurulan anayasal düzenin meşruluğu ve hukukiliği tamdır. Tartışma konusu yapılamaz. Öncelikle bu tartışma, kamusal erkini anayasadan alan kişi, organ, kurumlar ve yetkililerince yapılamaz.
* Hukuken yok hükmünde olan bu dava, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olma niteliğinin devamı ve korunmasında turnusol kağıdı işlevi görecektir. Bizzat devletin en yüksek dereceli hukuki güvenliğine sahip kişilerin, yetkisiz/fiili yani keyfi işlemlerle hukuki güvenliklerinin çiğnenmesi; çiğnenmesine devam edilmesinin toplumda ve bireylerde hukuki güvenliklerinin geleceği konusunda uyarıcı etkisi olması gerekir.
* Hukuk bugün bizzat 1982 Anayasasıyla kabul edilen ve güvenceye alınan devletin en yüksek dereceli hukuki güvenliğine sahip kişilerin hukuki güvenliklerinin korunmasının, çiğnenmesinin önlenmesi için gerekliyken yarın topluma ve bireylerine ve herkese gerekli olabilir.
* Bir anayasal düzenin/hukuk düzeninin kurulması ve buna ilişkin anayasa yapılması ve yürürlüğe konulmasının o anayasanın hükümlerinden yetkilendirilen organ ve organ yerindeki kişi ile kişiler tarafından suç konusu olarak nitelendirilmeye kalkışılması her şeyden önce akla aykırı.
* Milli Güvenlik Konseyi'nin (MGK) anayasal işlemleri meşrudur, hukuka uygundur. 1982 Anayasasıyla kurulan hukuk düzeninin temelini MGK'nın meşru, hukuka uygun anayasal işlemleri oluşturur. Meşruluğun temelini oluşturma, bu kapsamda anayasa yapma ve yürürlüğe koyma da öncelikle meşrudur ve hukuka uygundur.
"Tek mağdur devlet"
* Atılı suçun tek bir mağduru vardır o da devlet tüzel kişisi. Devlet tüzel kişisi dışında özel veya özge başka bir kişi ve tüzel kişi mağduru yoktur. Cumhuriyet savcısı iddianamesinde suçun mağduru ile suçtan zarar gören kavramlarını karıştırarak, sayfalarca anlattığı dava dışı fiilerden zarar gördüğünü iddia ettiği kimseleri suçun mağduru sayarak iddianamesinde kanunen olmaması gereken ithamlara yer veriyor.
* Kanunda olmayan bir hükümle hiç kimseyi hiç kimse yargılayamaz. İhtilalleri ahlaki bulmamak başka şey, ihtilalleri yargılamaya kalkışmak başka şey. Buna restorasyon denir. Bu öğreti de ihtilalcinin bir başka ihtilalci tarafından yargılanmasıdır.
* İddianamenin mantığına göre 1961 ve 1982 anayasaları ile bu anayasalarla kurulan anayasal düzenler ve bu anayasalardan yetki alınarak yapılan her türlü yasama, yürütme, yargı işlemleri hükümsüz olur. (AS)