Acaba bu karar neydi? Bu karar Danıştay İkinci Dairesi'nin 2004/4051 Esas, 2005/366 Karar ve 26.10.2005 günlü bir üyenin karşı oy görüşü olan kararıdır.
Hukukçular ve siyasetçiler arasında tartışmalara neden olan, "kınanan" Danıştay kararını bilmenin yararına inanıyorum. Çünkü Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne göre gazeteci, basın özgürlüğünü doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Diğer meslek gruplarının kendi etik anlayışları ile kararı "kınayanların" ılımlı İslam hukukları bir yana; gazetecinin sorumluluğu halka gerçekleri doğru biçimde vermektir. O halde; Danıştay kararı hakkındaki haber, eleştiri ve yorum yazılarında "doğruluk" için; öncelikle kararın bilinmesi gerekir.
Karar İçeriğinde olaylar özetlenmiştir. Gölbaşı-Bayrak Anaokulu müdürü olan davacı; daha göreve başlamadan bu görevden alınarak Mamak-Kıbrıs İlköğretim Okulu'na Çocuk Gelişim Öğretmeni olarak atanmasına dair 17.08.2001 günlü işlemin iptalini talep etmiştir. Ankara 6. İdare Mahkemesi 22.03.2002 gün ve E: 2001/1604, K: 2002/329 sayılı kararı ile işlemin iptaline karar vermiştir.
Gelişen olaylara göre; davacı Altındağ-Atam İlköğretim Okulunda öğretmen olarak görevliyken Gölbaşı Bayrak Anaokulu Müdürü olarak atanması nedeniyle 5.7.2001 tarihinde okulla ilişiği kesilmiştir. Bunun üzerine aynı gün yeni atandığı okulu görmek ye göreve başlamak üzere Gölbaşı Bayrak Garnizonu'na gitmiştir.
Garnizondan içeri girmek için görevlilere ibraz ettiği kimliğindeki resminde başı kapalı (türbanlı) olduğu için içeri alınmamıştır. Bunun dışında başka kimlik tespiti de yapılamadığından müdürlük görevine başlatılamamıştır. Bu durumun Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bildirilmesi üzerine, 6.7.2001 günlü 410/3889 sayılı onay yazısıyla davacı öğretmen hakkında soruşturma açılmıştır.
Soruşturma sonucunda 31.07.2001 günlü ve 410/357 sayılı raporda davacı hakkında disiplin yönünden 657 sayılı Yasanın 125/C (a-ı) maddesi gereğince 1/30 oranında aylıktan kesme cezası önerilir. Ayrıca idari yönden de yöneticilik görevinden alınarak il içerisinde başka bir yere öğretmen olarak görevlendirilmesi teklif edilir.
Bu teklif uyarınca davacı öğretmen; Ankara Valiliği'nin 17.8.2001 günlü 231-1/3066 sayılı işlemiyle Gölbaşı-Bayrak Anaokulu Müdürlüğü görevinden alınarak Mamak-Kıbrıs Köyü İlköğretim Okulu'na Çocuk Geliştirme Öğretmeni olarak atanır. Soruşturma sırasında davacı öğretmenin daha önce görev yaptığı Altındağ-Atam İlköğretim Okulu Müdürü A.A. ile bu okulda hizmetli olarak görev yapan İ.B'nin yazılı ifadelerinde; adı geçen öğretmenin oku! içerisinde başı açık olduğu, ancak zaman zaman okula gelişinde ve okuldan çıkışında başını kapattığını beyan etmişlerdir.
Davacı ise, başı kapalı olan resmini öğretmen olmadan önce 15.10.1991 tarihinde Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde çektirdiğini, Kılık Kıyafet Yönetmeliğî'ne uygun ve başı açık olarak 1997 tarihinde Altındağ-Atam İlköğretim Okulu'ndan almış olduğu öğretmenlik kimliğini kayıp ettiğinden Bayrak Garnizonundaki kapı nöbetçisine ibraz edemediğini, öğretmenlik görevi süresince Kılık Kıyafet Yönetmeliği hükümlerine aykırı hareket etmediğini belirterek Altındağ İlçe Nüfus Müdürlüğü'nden 5.4.1999 tarihinde aldığı başı açık olan nüfus cüzdanını dava dilekçesine ekli olarak sunmuştur.
Bunun üzerine Ankara 6. İdare Mahkemesi; " ...davacının yeni atandığı okulu görmesi ve müdürlük görevine başlaması amacıyla 5.7.2001 Perşembe günü gittiği Gölbaşı-Bayrak Garnizonu'ndaki kapı nöbetçisinin davacıyı içeri almayış sebebinin o anda başı kapalı olmasından değil, daha önce almış olduğu kimliğindeki resminde başının kapalı olmasından kaynaklandığı görülmekte olup salt bu sebep alınarak davacının yeni atandığı müdürlük görevine hiç başlatılmadan öğretmenlik görevine atanmasına ilişkin dava konusu işlemde sebep yönünden hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.
Davalı Ankara Valiliği ise atama işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek Ankara 6. İdare Mahkemesi kararının bozulmasını isteyerek .kararı temyiz etmiştir. Danıştay İkinci Dairesi tarafından karara bağlanan ve tartışma yaratan dosyanın konusu budur. Danıştay İkinci Dairesi anılan 26.10.2005 tarihli kararında; 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 8/c maddesinde memurların tayinlerinin nasıl yapılacağının gösterildiğini, memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi verildiğini, yerleşmiş yargısal içtihatlarla da kabul edildiği gibi bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı mercilerince saptanması halinde, dava konusu idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalinin gerektireceğini belirtmiştir.
İkinci Daire kararında bu saptamadan sonra gerekçesini Anayasa'ya yaptığı atıflar yer almaktadır. Karara göre;
"Anayasa'nın 176'ncı maddesine göre, Anayasa'nın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirtilen Başlangıç kısmı, Anayasa metni kapsamında olup, başlangıç, Anayasa'nın dayandığı temel görüş,, ve,ilkeleri içermekte Anayasa, maddelerinin amacı ve yönünü belirleyen bir kaynaktır. Anayasa'nın Başlangıcı'nda Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde; hiçbir düşünce ve görüşün Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılaplarıyla medeniyetçiliği karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesi gereği kutsal din duygularının Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı; her Türk vatandaşının medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirmek hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu fikir, inanç ve kararıyla anlaşılması, sözüne ve ruhuna bu yönlerde de saygı gösterilmesi, mutlak bir sadakatle yorumlanıp uygulanması gerektiğini bildirmesi de bu niteliğin kanıtıdır.
Anayasa'nın 130'uncu maddesinde öngörülen "çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan" düzenin, laiklik ilkesinin göz ardı edildiği bir ortam olması mümkün değildir. Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ulusun ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhine davranılamayacağım da içeren bu maddenin, ulusallık, bağımsızlık ve ulusal birlik için katkılarının laikliği dışarıda bırakması düşünülemeyeceği gibi aklın ve gözlemin yönlendirdiği bilimsel çalışmaya katılacak kimselerin de bilimsel gerekler dışında bir etkiyle karşılaşmaksızın yetiştirilmeleri gerekir ve eğitimin, yalnız bilimsel istemler doğrultusunda yapılması, dogmalardan ve bilime ters düşen etkilerden uzak tutulmasıyla sağlanır."