Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin düzenlediği "Kadına Yönelik Şiddet" panelinde, avukat Hayriye Ertekin, taciz ve tecavüz karşısında kadının konumunu böyle özetledi.
"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele Günü"nde düzenlenen panelde, bazı kadınlar ağızlarını siyah bantlarla kapatarak kadınların maruz kaldığı uygulamaları protesto etti.
Türkiye'de kadın hakları ile ilgili yeterli yasal düzenlemelerin olmayışına dikkat çeken Ertekin, "kadınlar erkeklere oranla daha fazla tacize maruz kaldıkları için ortada bir de cinsel ayırımcılık da var" dedi.
Cinsel tacize ve tecavüze karşı öngörülen suçların caydırıcı olmaktan uzak olduğunu belirten Ertekin, cinsel tacizin ceza kanununda bir hiyerarşiye tabi tutulmasını eleştirdi.
"Kadınlar tacizi gizliyor"
Ertekin, şu noktalara dikkat çekti:
* TCK'da tacizin derecesine göre belirleme yapılmış. Örneğin bir kadına söz atmanın cezası on beş gün hapis iken, sarkıntılık 6 ay ile iki yıl, ırza teşebbüs 3 ile 6 yıl arasında hapis cezası doğuruyor. Tecavüzün cezası ise on yıl. Fakat bu suçlar, kadına yönelik taciz ve tecavüzü caydırıcı nitelikten çok uzak...
* Bir işyerinde taciz edilen kadınların iş akdini tek taraflı olarak feshetmesi de çok zor. Çünkü taciz edildiğinizi kanıtlamanız isteniyor. Bu da kadın çalışanları zor durumda bırakıyor. Hatta iş yerlerinde yaşanan binlerce taciz olayının çok küçük bir kısmı dışarıya yansıyor. Çünkü kadınlar korkuyor..."
Kadın adli birimlerde de mağdur
Tacize veya tecavüze uğrayan kadınların adli birimlerde de mağdur olduklarına değinen Ertekin, kadınların bu nedenle yargıya başvurmaktan çekindiğini söyledi:
* Tacize veya tecavüze uğrayan kadınların yüzde onu bile yargıya başvurmuyor. Var olan erkek egemen toplumsal düzende kadın kendi travmasını kendi kendisiyle yaşamak zorunda kalıyor ve mağduriyetini saklıyor.
* Yargıya başvuran kadınlar ilk etapta gittiği karakolda tacize uğruyor. Bilinçsiz polislerin sorgulamaları sırasında yine erkeklerin sorularını yanıtlamak zorunda kalıyor. İkincisi, doktor ya da adli tıp mekanizmaları içinde travma yaşıyor. Savcıda yine erkek egemen bir bakış açısıyla sorgulanıyor. Yani kısaca kadın böyle bir sistemde kendi travmasını kendine saklamakta pek de haksız sayılmaz."
Ceza kanunundaki aksaklıklara dikkat çeken tartışmacılar da, kadına yönelik taciz ve tecavüzün ceza kanununda "aile nizamına aykırı" başlığıyla yer almasını eleştirdi. Tartışmacılar, kadının ceza kanunda arka plana atılmasının ve yerine "aile nizamının önemi"nin vurgulanmasının erkek egemen toplumun bir yansıması olduğunu vurguladı. (İA/BB/NK)