Medyanın toplumsal denetleyici rolüne karşılık yargının da adaletin tecellisi adına "kendi alanına müdahaleyi" cezalandırması uluslararası basın meslek örgütlerinin, "araştırmacı gazetecilik" adına tepki göstermesine ve medyadan yana tavır almalarına neden oluyor.
Yargı ve medya karşı karşıya
Adaletin yerine getirilmesi çabasıyla yargı, soruşturma dosyalarında yer alan bilgi ve belgeleri korumaya çalışırken gazeteciler, tam tersine, bu bilgi ve belgeleri ortaya çıkarmanın yollarını arıyorlar.
9 Haziran 2004'te kabul edilen 5187 Sayılı Basın Kanunu' nun "Yargıyı etkileme" başlıklı 19. maddesi, "Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlamayı" suç sayıyor.
İfade özgürlüğü ve işkence gibi yargı dosyalarını izleyen habercilere söz konusu kanuna dayanılarak açılan kovuşturmalar, geçtiğimiz aylarda "Cumhuriyet" gazetesinin mahkum edilmesine neden olmuştu.
Cumhuriyet'e "yargıyı etkileme" cezası
"İşkenceye Beraat" başlıklı habere verilen 60 bin YTL'lik ön ödeme cezasını ödemeyen "Cumhuriyet" gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, Sorumlu Yazı işleri Müdürü Mehmet Sucu ile haberi yazan gazete muhabiri Alper Turgut'a kamu davası açılmıştı.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ve 18 Temmuz'da karara bağlanan davada gazete muhabiri Alper Turgut 20 bin YTL para cezasına mahkum oldu. Mahkeme, sorumlulukları bulunmadığına karar verdiği gazete sahibi İlhan Selçuk ve müdür Mehmet Sucu'yu akladı.
Alper Turgut'un kaleme aldığı haberde, "Türkiye'de ilk kez üniversitenin verdiği rapor ile işkence bilimsel olarak kanıtlanmasına karşın İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli 3 polis memuru yargılandıkları davada beraat etti" deniyordu.
Haberde, "Kızıl Bayrak" ve "Ekim Gençliği" isimli dergilerin sahibi ve yazı işleri müdürlüğünü yapan Ahmet Turan, Müslüm Turfan ve Dinçer Erduvan'ın, "Ekim" örgütünün faaliyetlerine katıldıkları iddiasıyla 1998'de Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli polislerce gözaltına alındıkları, gözaltına alındıklarında yapılan sağlık muayenesinde sağlam görünen bu kişilere savcılığa sevk edildikleri gün İstanbul Adli Tabipliği'nden darp edildiklerine dair rapor aldıkları belirtiliyordu.
Haberde, iki kişiye 5 gün, bir kişiye ise 3 gün iş göremez raporu verildiği, gözaltına alınma tutanağında hiçbir direnme ve arbede yaşanmadığı kayda geçirildiğine yer verildi. Bu kişilerin, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan aldıkları raporla birlikte dava açtıkları, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde polisler hakkında açılan davanın 30 Eylül 2004'te beraatla sonuçlandığı belirtiliyor.
Karar temyiz edilse de Alper Turgut'un mahkumiyetine temel oluşturan Basın Kanunu'nun ilgili maddesi dün (5 Ekim) "Radikal" gazetesi muhabiri İsmail Saymaz'ın yargılanmasına neden oldu.
Muhabir İsmail Saymaz da yargılanıyor
Çocuklara işkence yapıldığı iddiasıyla açılan soruşturmayı, doktor raporunu yayımlayarak işleyen "Radikal" gazetesi muhabiri Saymaz, 20 bin YTL'lik ön ödemeli para cezasını ödemeyince davalık oldu.
Çocuklara işkence yapıldığı iddiasıyla açılan soruşturmayı, doktor raporunu yayımlayarak işleyen muhabiri Saymaz, iki sayfalık savunma metnini dün çıktığı mahkemeye sundu.
Mahkeme hakimi Muhterem Bulut, gazetecinin avukatı Ferhat Burgul'un talebi kabul ederek Burgul'a belgeleri incelemesi için süre verdi. Saymaz'ın davasına 15 Şubat'ta devam edilecek.
M.Y. düştü mü, işkence mi gördü?
Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, gazetenin 23 Şubat 2006 tarihli nüshasında yayımlanan "11 Yaşındaki Çocuğa İşkence İddiası" başlıklı haberde, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam eden soruşturma evrakındaki doktor raporuna yer verildiğin bildirmişti.
Bağcılar'da, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tutuklanışının 7. yılında yapılan eylemlerin ardından operasyonla evinin önünde top oynarken gözaltına alılan 11 yaşındaki M.Y.'ye işkence yapıldığı iddia edilmişti. Saymaz, 100. Yıl Kemalpaşa Polis Merkezi'nde cop, yumruk ve tekmeyle dövüldüğünü iddia eden M.Y.'nin sağlık kontrolünde "şiddete maruz kaldığı"nın tespit edildiğini yazmıştı.
Haberin yayımlanmasından sonra Emniyet, haberde adı geçen M.Y.'nin, katıldığı eylemin ardından kaçarken düştüğü ve bu sırada darbe aldığını savunmuştu. Açıklamada, haberinde belirtilen muayene raporlarının da bunun kanıt olduğu ileri sürülmüştü. (EÖ)