27 Mayıs'ta kabul edilen 5357 sayılı "Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu" inceleyen Cumhurbaşkanı, Türk yurttaşı olup olamadığına bakılmaksızın failin Türkiye'de yargılanabilmesi Adalet Bakanı'nın istemine bağlı tutulması" düzenlemesinin keyfiyete yol açabileceği konusunda uyardı.
Tartışılan iki madde
"Bu yetkinin yaratacağı sonuca göre, yurt dışında aynı suçu işleyen iki kişiden biri Adalet Bakanı'nın istemi üzerine Türkiye'de yargılanacak, diğeri, istemde bulunulmazsa yargılamadan kurtulabilecektir".
Sezer, madde gerekçesinde, "Adalet Bakanı'na bu yetkinin verilmesi, sayılan suçlardan bir kısmıyla ilgili olarak kamu davasının açılmasında zorunluluk kuralının benimsenmesi, kimi durumlarda politik bir sorun yaratabilecek niteliktedir" denmesini yeterli bulmadı.
Cumhurbaşkanı Sezer'in geri çevirdiği düzenlemelerden bir diğeri de yasanın 29. maddesiyle değiştirilen 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 263. maddesi. Buna göre, "(1) Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan veya işleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılıyor".
Önceki Yasanın 261. maddesinde, "Kanun ve nizamlara aykırı olarak mektep veya dersane açanlar, açılan mektep veya dershane kapatılmakla beraber altı aydan iki seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Ruhsatsız öğretmenlik edenlerle bunları istihdam eyleyenlere de aynı ceza verilir. Mükerrirler hakkında verilecek ceza bir sene hapisten aşağı olamaz" düzenlemesini hatırlatan Sezer, 5237 sayılı Yasa'nın 263. maddesinde de üç yıl hapis öngörüldüğünü ifade ederek, yasanın 29. maddesinde bu kişilerin cezalandırılmalarının önlendiğine dikkat çekildi.
Sezer, "Yasaya aykırı eğitim kurumu açan ya da işletenlere verilecek cezaların alt ve üst tutarları caydırılıcılık sınırlarının altına düşürülüyor" mesajını verdi.
Cumhurbaşkanı, Yasaya aykırı eğitim kurumlarıyla ilgili suç ve ceza kapsamında yapılan değişikliğin daha iyi anlaşılabilmesi için, hem öncekilerin hem de son ceza yasasının incelenmesinde yarar olduğunu bildirdi. (EÖ/TK)