Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayındaki 22. Muhtarlar Toplantısında güncel gelişmeler hakkında konuştu.
Ankara’da 13 Mart’ta meydana gelen bombalı saldırıyla ilgili şunları söyledi:
“Kızılay'da bomba patlatarak rastgele insanların ölümüne yol açan terör örgütünün demokrasiyle en küçük bir ilişkisi olabilir mi? Buna rağmen terör örgütü yöneticisiyle aynı dili kullanmaktan, aynı yaklaşımı sergilemekten çekinmeyenlere 'terörist' demeyeceğiz de ne diyeceğiz?
Hala bunların savunmasını yapan medya organları var. Ülkemizdeki birtakım kifayetsiz muhterisler, Kızılay'daki elim hadiseyi kendi çıkarları için kullanmayı düşünecek kadar zavallıdır, ahlaksızdır, haysiyetsizdir. Hiçbir sıfat, terör örgütü yandaşlığının örtüsü olamaz.”
Dokunulmazlık
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Dokunulmazlıklar meselesini süratle neticelendirmeliyiz. Parlamento bu konuda adımını süratle atmalıdır. Yani, bir kişi mi olsun, iki kişi mi olsun? Böyle bir şeyi konuşamayız. Biz, ortaya ilkeyi koymalıyız, ilkeyi.
Nedir bu ilke? Benim Kürt kardeşlerimi, vatandaşlarımı sokağa dökmek suretiyle 50-52 kişinin ölümüne vesile olanlar bu ülkede teröre teşvik eden insanlar olarak yargılanmayacak da bu parlamentonun içerisinde gelip boy gösterecek ve bunları bu millet seyredecek öyle mi?
Öbür tarafta, arkasında PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin olduğunu çok açık net olarak söyleyenler bu ülkede temiz olacak öyle mi? Bunlara karşı parlamento eğer gerekli tavrı ortaya koymazsa bu millet ve bu tarih bu parlamentodan hesabını sorar. Şehitler hesabını sorar.”
“Millet koalisyonu”
“Teröre, terör örgütlerine karşı, ülkemize yönelik tüm tehditlere karşı, diğer tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak, oluşturacağımız bir 'millet koalisyonuna' ihtiyacımız vardır.
Gelin bu büyük mutabakatı, bu büyük birlikteliği hemen şimdi sağlayalım, canımıza ve istikbalimize kast edenlerin üzerine hep birlikte gidelim.
Terör örgütünün yan kolu olarak faaliyet gösteren partinin mensuplarını ben artık meşru siyasi aktörler olarak görmüyorum, kusura bakmasınlar. Dolayısıyla bu çağrım onlara değil diğer partileredir.”
“Gönder yargıya…”
Terörle mücadelede yanımızda olan dostumuzdur, karşımızda olan da düşmanımızdır. Bunun bilinmesi lazım. Mesele bu kadar açık, bu kadar nettir.
Bu milletin birliğini, beraberliğini bozanlar, tehdit edenler, kim olursa olsun bunların hesabı bu parlamento tarafından dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle nereye havale edilecek, yargıya...
Gönder yargıya. Yargı bunlar hakkında ne karar verirse versin. Sen siyasetçi olarak görevini yap. Siyasetçinin görevi nedir? Bu kararı alıp gerisini yargıya bırakmaktır. Atılması gereken adım budur.”
“Tayyip Erdoğan gitsin demek…”
“'Tayyip Erdoğan gitsin demek', 'Bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın' demektir.
Öyle paralel devlet, yok bilmem şu devlet bu devlet, yok hepsi. Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka bir devlet asla yoktur ve olamaz. Onun için de yok öz yönetimmiş yok şuymuş yok buymuş böyle bir şey yok. Tek devlet.
Son saldırılardan sonra terör örgütüne karşı en küçük bir merhametimiz, en küçük bir müsamahamız olamaz. Aksi yönde mesajlar verenler olabilir ve bu verenleri de terör örgütüne hizmet edenlerin safında gördüğümü ayrıca belirtmek istiyorum.
Gün, mücadele günüdür, gün zalimlerin üzerine en sert şekilde gitme günüdür.” (AS)
* Fotoğraf: Gökhan Balcı – Ankara / AA