İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Hürriyet Şener de hükümete seslenerek, "hukuk devletine uygun davranmak istiyorsanız, gözaltında kaybedilen yüzlerce insanın akıbetini açıklayın, sorumluları yargılayın," dedi.
17 Mayıs Dünya Kayıplarla Mücadele Gününde, saat 13:00'de İstiklal caddesinde Galatasaray Lisesi karşısında toplanan aralarında Hanım Tosun, Emine Ocak ve Hasan Karakoç'un da bulunduğu kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları gözaltında insanların kaybedilmediği bir dünya istediler.
Kaybolan Hasan Ocak'ın Ölüsü bulunmuştu
1995-1999 yıllarında her Cumartesi saat 12:00'de "Kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, kaybedenler bulunsun ve yargılansın" talebiyle Galatasaray lisesi önünde oturan Cumartesi anneleri/insanları protestolarının son yedi ayında her Cumartesi güvenlik güçlerinin engellemeleri ve saldırılarıyla karşılaşmış ve genellikle en az Cumartesi gecelerini gözaltında geçirmek zorunda kalmışlardı.
Cumartesi oturmaları, Emine Ocak'ın oğlu Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'te gözaltına alınması ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin Kimsesizler mezarlığında bulunmasıyla başlamıştı.
Aynı günlerde, Hasan Karakoç'un kardeşi Rıdvan Karakoç da gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamamış, sonra da işkenceyle öldürülmüş bedeni bulunmuştu.
En uzun sivil itaatsizlik eylemi
Cumartesi anneleri / Cumartesi insanlarının, Türkiye'deki en uzun soluklu sivil itaatsizlik eylemi olarak kabul edilen Cumartesi oturmaları yoluyla "gözaltında kayıp" sorunu yurt içi ve dışında duyulmuştu.
Öyle ki, ödüller alan, şarkılar bestelenen, dünyanın pek çok yerinde dayanışma oturmaları yapılan Cumartesi oturmaları İnsan Hakları Derneği verilerine bakıldığında Türkiye'de "gözaltında kayıplar"ın azalması ve nihayetinde son bulmasını sağlamıştı.
"Biz oturmasaydık," diyor Hasan Karakoç, "belki de daha çok insan kaybedilecek, öldürülecekti".
Başkan Şener'in yıllara göre verdiği "gözaltında kayıp" sayıları Karakoç'u doğruluyor: 1991'de 4, 1992'de 8, 1993'te 36, 1994'te 229 olan gözaltında kaybedilenlerin sayısı, Cumartesi oturmalarının başladığı 27 Mayıs 1995'ten sonra düşmeye başlıyor.
"Cumartesi"yle başlayan düşüş
1995'te 121, 1996'da 68, 1997'de 45, 1998'de 9 olan gözaltında kayıplar , 2001'de 2, 2002'de 1'e iniyor.
Ekim 1995'te eşi Fehmi Tosun, Avcılar'daki elerinin kapsından bir arabaya bindirilerek kaçırılan Hanım Tosun da, "şimdi sıra hukuk mücadelesinde," diyor. " Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde pek çoğumuz, ben de dahil davalarımızı kazandık, ama bizim istediğimiz hükümetin sorumluları bulması ve yargılanmalarını sağlamasıdır".
Şener açıklamasında, Gündem gazetesinde yayımlanan, "itirafçı-Jitem" mensubu Abdülkadir Aygan'ın ifadelerini de hatırlatarak, "yargı çevreleri hala duyarsız davranmaktadır," dedi.(BA)