Cumartesi Anneleri/İnsanları, 17- 31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası’nda, 22. Yılda da Galatasaray Meydanındaydı.
635. haftada bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, işlerine geri dönebilmek için yaptıkları açık grevinin 80. gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklu olduğu hatırlatıldı.
TIKLAYIN - 25 YILDIR AYNI TALEP: KAYIPLAR BULUNSUN, FAİLLER CEZALANDIRILSIN
İnsan Hakları Derneği, 25 yıl önce, 18 Aralık 1992’de yaptığı basın açıklaması ile ilk “kayıplar bulunsun” kampanyasını başlattı. Cumartesi eylemleri ilk olarak 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanında gerçekleştirildi. 1995 yılından beri her yıl 17-31 Mayıs arası günler Kayıplara Karşı Mücadele Haftası olarak anılıyor.
“Bize mücadeleyi öğrettiler”
Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun basın açıklaması öncesi söz alarak şunları söyledi:
”Annelerimiz bu meydanda oturduklarında oturur oturur giderler dediler. Anneler Galatasaray Meydanında çocuklarını büyüttü. Bize mücadeleyi öğrettiler. Bu sadece mezar arayışı değil.”
Tosun, sorumlularla ilgili de “Onlar da biliyorlar bu suçun ortağılar, onlar da hesap verecekler. Bu nedenle korkuyorlar” dedi.
Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin kardeşi İrfan Bilgin da ağabeyi Kenan Bilgin ile ilgili dosyanın zamanaşımına uğradığına dikkat çekti.
Bilgin, ““Onca delil olmasına rağmen zaman aşımına uğradı. Soruyorum gerçekten bu dosyalara baktılar mı? Devletin kendi kendini yargılamayacağını biliyoruz. Ama bir gün halk onları da yargılayacak” dedi.
Kenan Bilgin dosyası için Cumartesi Anneleri/İnsanları, 29 Mayıs Pazartesi Ankara’ya gidecek.
“Zorla kaybetme, insanlığa karşı suç olsun”
Basın açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Maside Ocak okudu.
“Bugün devletin en gaddar uygulaması olan gözaltında kaybetme suçu karşısında demokratik bir isyan olarak Galatasaray’a çıkışımızın 22. Yılı.
“90’lı yıllarda bir devlet politikası olarak yüzlerce insan gözaltında kaybedilirken onları arayan bizler, sistematik bir inkârla karşılaştık.
“Devletin ilgili bütün mercilerine başvurduk. Başvurduğumuz her yerde yargıyı yanıltmakla, gerçek dışı iddialarla polise, orduya ve devlete zarar vermekle suçlandık. Tehdit edildik, işkence gördük, gözaltına alındık, hapsedildik.
“27 Mayıs 1995’te ‘Kayıplarımızı istiyoruz’ diyerek Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldik.
“İnsanlığa karşı işlenmiş ağır bir suça tanık olmanın sorumluluğuyla kamuoyunun önüne çıktık.
“Sevdiklerimizin kaybedilmesinin, kemiklerinin dahi bizden gizlenmesinin ve onları kaybedenlerin cezasız bırakılmasının bir devlet politikası olduğu gerçeğini açığa çıkarma hakkımızı kullandık.
“Toplumu bu adaletsizliği ve hukuksuzluğu sorgulamaya çağırdık.”
Maside Ocak, 22 yıldır talep ettiklerini bir kez daha sıraladı:
* Zorla kaybetme, Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı suçlar başlığı altında düzenlensin.
* Sorumluları koruyan tüm engeller ortadan kaldırılsın.
* Türkiye, yıllardır imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletlerin, ‘Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme’sini imzalasın ve uygulasın. (AS)