CEDAW Komitesi'nin 1997'den beri dünya çapındaki 23 üyesinden biri olarak görev yapan ve 2003'ten beri de başkanlığını yürüten Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Feride Acar, BM komitelerinde görev yapan tek Türk temsilci unvanına sahip.
Acar, kadın-erkek eşitliğinin fiili olarak sağlanabilmesi için kadınlar lehine pozitif ayrımcılık anlamına gelen geçici önlemler alınmasını öngören CEDAW'ın 1979'da imzaya açıldığını ve 20 ülkenin imzalamasıyla da 1981'de yürürlüğe girdiğini belirtti.
Türkiye'nin, üç maddesine çekince koyarak 1985'te onayladığı sözleşmeye 1986 yılından bu yana taraf olduğunu anımsatan Acar, çekincelerini 2000'de kaldıran Türkiye'nin, 30 Temmuz 2002'de de, bir tür Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) olan ancak AİHM gibi tazminata hükmetme yetkisi bulunmayan CEDAW Komitesi'ne (CEDAW-K) yurttaşlarınca bireysel başvuru yapılabilmesine olanak tanıyan İhtiyari Protokol'ü imzaladığını anımsattı.
"Türkiye söz verdi"
CEDAW'ın 4/1. maddesinin, kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesini hızlandırmak amacıyla "geçici özel önlemler" alınması için taraf devletleri yükümlülük altına soktuğuna dikkat çeken Acar, "Anayasa'da da geçici özel önlemlere olanak sağlanması ve bunun da eşitliğe aykırı sayılmaması gerekir. Taraf olduğumuz sözleşmenin hükmü budur ve Türkiye buna söz vermiştir" dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu'nda, kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesini sağlamak konusunda devlete yükümlülük öngören eklemenin çok isabetli ancak yetersiz olduğunu ifade eden Acar, şöyle konuştu:
"Bunun da ötesine geçilmesi lazım. Kadın - erkek eşitliğinin kâğıt üzerinde kalmayıp uygulamada da yaşama geçirilebilmesi için Anayasa yol gösterici olmalı. Onun için de muhakkak, geçici önlemler alınması gerektiğinin ve bu geçici önlemlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağının belirtilmesi lazım. En doğrusu ise, sözleşmedeki hükmü aynen Anayasa'ya nakletmektir. Çünkü biz bu uluslararası sözleşmeyi zaten onaylamış bulunuyoruz."
Türkiye'nin geçen yasama döneminde gerçekleştirdiği Medeni Kanun değişiklikleriyle CEDAW'ın bu alandaki yükümlülüklerini yerine getirme konusunda çok ileri adımlar attığını vurgulayan Feride Acar, gündemdeki Anayasa değişikliği ve Adalet Komisyonu'nda görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu (TCK) değişiklikleriyle de yasalar bakımından sorunlu bir ülke olmaktan çıkacağını söyledi. Acar, "Ama uygulama bakımından Türkiye'nin hâlâ çok ciddi sorunları var. Anayasa değişikliği, özellikle uygulamanın önünü açması açısından olmazsa olmaz koşul" dedi.
Komisyon Başkanı'na mektup
Acar, BM CEDAW Komitesi Başkanı sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu 'ya da dün bir mektup göndererek, Anayasa değişikliğine "Kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesini sağlamak için alınacak geçici özel önlemler ayırım ve imtiyaz sayılmaz" cümlesinin eklenmesini önerdi. Acar, yapılacak Anayasa değişikliğinin, Türkiye'nin dördüncü ve beşinci raporlarının Temmuz 2004 ve Ocak 2005'te CEDAW Komitesi'nce yapılacak değerlendirmesinde belirleyici olacağına dikkat çekti.
CEDAW ne diyor?
CEDAW'ın kadınlar lehine olumlu ayrımcılığı düzenleyen 4. maddesinin 1. fıkrası şöyle: "Kadın ve erkek eşitliğini fiilen sağlamak için taraf devletlerce alınacak geçici ve özel önlemler, bir ayırım olarak mütalaa edilmeyecek ve hiçbir şekilde eşitsizlik veya farklı standartların muhafazası sonucunu doğurmayacaktır. Fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı zaman bu tedbirlere son verilecektir."
Sözleşme ne öngörüyor?
CEDAW'ın, kadın-erkek eşitliği konusunda taraf devletlere getirdiği yükümlülükler şöyle:
* Ulusal anayasalarda ve diğer yasalarda düzenleme yapmak,
* Kadınlara karşı her türlü ayrımı yasaklayan ve gerekli yerlerde müeyyideler de ihtiva eden yasal ve diğer uygun önlemleri almak,
* Kadınların her türlü ayrıma karşı etkin himayesini sağlamak,
* Kadınlara karşı ayrımcılık teşkil eden mevcut yasa, yönetmelik, âdet ve uygulamaları, tadil veya feshetmek için yasal düzenlemeler de dahil gerekli bütün uygun önlemleri almak,
* Kadınlara karşı ayrımcılık teşkil eden bütün ulusal cezai hükümleri kaldırmak,
* Kadın ticareti ve fahişeliğin istismarının her şekliyle önlenmesi için yasama dahil gerekli tüm önlemleri almak,
* Kadınlara bütün seçimlerde seçme ve seçilme hakkı vermek,
* Hükümet politikasının hazırlanmasına ve uygulanmasına katılmak, kamu görevinde bulunabilmek ve hükümetin her kademesinde kamu görevleri ifa etmelerine olanak sağlamak,
* Tabiyetin kazanılmasında, değiştirilmesinde veya muhafazasında kadınlara erkekler ile eşit haklar tanımak; özellikle bir yabancıyla evlenmenin veya evlilik sırasında kocanın tabiyetini değiştirmesinin, kadının da otomatik olarak tabiyet değiştirmesine, tabiyetsiz kalmasını veya kocanın tabiyetini zorla almasını engellemek,
* Çocukların tabiyeti konusunda kadınlara erkeklerle eşit haklar sağlamak,
* Eğitimde eşit hak; aynı sınavlara katılabilme olanağı sağlamak,
* Kadın ve erkeğin rolleriyle ilgili kalıplaşmış kavramları eğitimin her şeklinde ve kademesinden kaldırmak,
* İstihdam alanında kadınlara karşı ayrımı önlemek,
* Evlilik ve analık sebebiyle kadınlara karşı ayrımı önlemek,
* Hamilelik süresince zararlı olduğu kanıtlanan işlerde kadınlara özel koruma sağlamak,
* Kadına hamilelik ve emzirme sırasında yeterli beslenme ile birlikte, gerektiğinde bedava hizmet vermek,
* Medeni haklar bakımından kadınlara erkeklerinkine benzer hukuki ehliyet ve bu ehliyeti kullanmak için eşit fırsatlar tanımak,
* Kadın ve erkeğe hukuki olarak ikametgâh seçme ve nakletmede eşit yasal hak tanımak,
* Özgür olarak eş seçme ve serbest ve tam rıza ile evlenme hakkı vermek,
* Aile adı, meslek ve iş seçimi dahil karı ve koca için eşit kişisel haklar sağlamak.
Hakkı yenen kadın başvursun
Feride Acar, kadınların, CEDAW'da ayrıntılarıyla düzenlenen haklarının ihlal edilmesi halinde ülkeleri hakkında CEDAW Komitesi'ne nasıl başvuru yapabileceklerini de anlattı.
Türkiye'den Komite'ye henüz başvuru yapılmadığını ancak bazı hazırlıklar olduğu konusunda duyumlar aldığını söyleyen Acar'ın verdiği bilgiye göre, başvuru süreci şöyle işliyor:
"Siyasette, eğitimde, aile hukukunda, çalışma hayatında vs. hakkının ihlal edildiğini düşünen kadınlar bireysel veya gruplar halinde ülkesindeki mahkemeye başvuruyor.
İç hukuk yollarını tükettiği halde sonuç alamayan veya sonuçtan tatmin olmayanlar Komite'ye başvuruyor. Komite başvuru sahiplerinden ve ilgili devletten bilgi aldıktan sonra değerlendirme sonucunu devlete bildiriyor. Komite'nin kararında, ihlalin giderilmesi için devletin neler yapması gerektiği belirtiliyor.
Komite'nin tüm kararları uluslararası kamuoyuna duyurularak, taraf devlet, Sözleşme'deki taahhüdünü yerine getirmeye zorlanıyor. Komite, gerek duyduğu takdirde re'sen inceleme de yapabiliyor. Ancak komite AİHM gibi tazminata hükmedemiyor." (AK/BB)