Görsel: Kaos GL
Dünyanın her bölgesinden 300’ü aşkın temsilcisi olan Lezbiyen, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LBTI) Kurultayı (LBTI Caucus), yeni tip koronavirüs (Covid*19) pandemisine ilişkin bir tutum belgesi açıkladı.
S. Sera Güllü’nün KaosGL.org için Türkçeleştirdiği tutum belgesinde sağlık hizmetlerine erişim, şiddette artış, istihdam, güvenlik ve hak savunuculuğu gibi başlıklar detaylıca inceleniyor.
Belgenin tam metnini Kaos GL'deki orjinali ile yayınlıyoruz.
Giriş
Koronavirüsün yayılmasının neden olduğu mevcut halk sağlığı krizi hepimiz için geniş kapsamlı sosyal, ekonomik ve ekolojik sonuçları olan küresel bir acil durumdur. Bu krizin ele alınış biçimi, toplumlarımız ve gezegenimiz üzerinde yaygın ve uzun süreli etkiler doğuracaktır.
Sosyal mesafe ve hijyen gibi bireyler tarafından uygulanan toplu eylemler, toplumsallaşma ihtiyacını ve küresel dayanışmaya dayalı bir yaklaşımı tanıyan etkili ve gerekli taktiklerdir. Bununla birlikte, devletler tarafından Covid-19 salgını kontrol etmek için acil ve büyük ölçekli planlanmış tedbirlerin, kamu üzerinde artan baskıyla lezbiyen, biseksüel, transseksüel, interseks (LBTI) ve toplumsal cinsiyet normlarına uymayan (GNC) (Editör notu: Tam Türkçe karşılığı henüz bulunmayan gender non-conforming ifadesini toplumsal cinsiyet normlarına uymayan diye açıklamaya çalıştık. Metnin geri kalanında İngilizce metne uygun olarak GNC kısaltmasını kullanacağız.) (GNC) kadınlar ve insanlar üzerinde oransız yaptırımlara sahne olduğu açıktır.
Sağlık ve Sağlık Hizmetlerine Erişim Üzerindeki Etkiler
LBTI ve GNC kişiler, Covid 19 enfeksiyonu durumunda morbidite (hasta olma) oranının yükseldiği açıkça gözlenen birtakım sağlık problemlerinden muzdariptir. Özellikle Pasifik gibi bazı bölgelerde salgın oranlarında kalp hastalığı, kanser, sigara ile ilişkili solunum problemleri ve HIV gibi kronik enfeksiyonlardan kaynaklanan bağışıklık sistemlerinde bulunan diyabet ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıkların içinde bulunduğu riski gözler önüne sermektedir.
Bütün bunlar yetersiz kamu sağlık sistemleri, damgalanma, sağlık hizmetlerine erişimde ayrımcılık ve sağlık çalışanları, sağlık sigortası kapsamı eksikliği ve sağlık kaynaklarına erişimin önündeki diğer engeller ile daha da artmaktadır. LBTI ve GNC bireyler ayrıca, endişe, damgalama, aile tacizi, sağlıksızlık ve hapsetme durumlarından daha da kötüleşebilecek depresyon ve anksiyete, yüksek intihar düşüncesi ile seyreden girişimleri gibi yüksek oranda psikolojik sağlık sorunlarından muzdariptir. Endişe verici bir şekilde, tedaviye ihtiyaç duyan veya rutin tıbbi bakıma ihtiyacı olan özellikle sağlık sistemleri kilitlenmeye başlayan ülkelerde ilaç ve tıbbi destek erişimine daha zor ulaşmaktadırlar. Bu durumlar, hareket kısıtlamaları ve toplu taşıma hizmetlerindeki kesintiler nedeniyle artacaktır. Trans ve interseks bireyler, hormonal tedavilere erişim veya cinsiyet uyum hizmetleri gibi özel sağlık ihtiyaçları olan bireyler, hastaneler ve tıp pratisyenleri üzerindeki baskı nedeniyle hizmetlere tam bir yetersizlik olmasa da, ek engellerle karşılaşabilirler. Birden fazla risk kategorisine giren, virüse yakalanma nedeniyle ölüm oranına daha yatkın olan ve güvenilecek finansal güvenlik, temel sağlık hizmetleri veya aile ve destek sistemlerine erişimi olmayan daha yaşlı LBTI ve GNC bireyler büyük bir endişe kaynağı halindedir.
Bu kriz, evrensel sağlık hizmetleri, sosyal koruma ve adalete erişimin temel ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle, böyle bir pandeminin LBTI ve GNC insanları ve diğer ötekileştirilen gruplar üzerindeki spesifik etkileri göz önüne alındığında bahsi geçen temel ihtiyaç hali daha da geçerlidir. Hükümetler, salgınla mücadele eden ve ihtiyacı olanları korumak için gerekli tüm tedbirleri almalıdır. Devletler, ihtiyaç duyan herkese hayat kurtarabilecek hizmetlere erişim sağlamalıdır. Hastaları barındıracak, evsizliğe de vurgu yapacak, bilgi ve ayrımcı olmayan hizmetlere erişimi sağlayacak politikalara ihtiyaç vardır. Ayrıca, tarama önlemleri, tıbbi ekipmanların dağıtımı ve herkesin sağlık sistemine kaydolması için destek sağlanması da önemlidir. Sağlık bir insan hakkıdır ve bu nedenle devletin gereken tepki ve tedbiri alması çok önemlidir.
Şiddet Artışı
Kapanma politikaları, ev ve aile içi şiddet oranlarında ve yakın partner şiddet deneyimlerinde ciddi bir artışa neden olmuştur. Olumsuz ilişkilerin barındığı aile evlerinde kendini tecrit etmek zorunda kalan ve başka bir yere gitme imkânı olmayan LBTI ve GNC gençleri ve yetişkinleri özellikle risk altındadır.
Durumlar, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ve ifadesinin doğrudan veya dolaylı olarak kriminalize edildiği ülkelerde daha kötüdür, bu da şiddet veya tacize maruz kalanların adalete erişim veya zulüm korkusu yargıya başvurma imkanını sınırlar niteliktedir. Toplumun tüm alanlarında hareketi sınırlayan Covid19 politikaları destek hizmetleri, sığınma evleri ve STK'ların şiddet vakalarına cevap verme imkanında kısıtlılık yaratmaktadır. Hükümetler, ev veya aile içi şiddete maruz kalanların adalet, destek ve ayrımcı olmayan hizmetlere erişmesine izin veren ve bu hizmetleri sağlayan kuruluşlara mali destek de dahil olmak üzere kesintisiz olarak bunu yapabilmelerini sağlayan hükümler sağlamalıdır.
İstihdam ve Emek Üzerindeki Etkisi
Tarihsel olarak işgücü piyasasında istihdama ve mesleki ayrımcılığa erişimde ayrımcılıkla karşılaşan bir topluluk için, genellikle güvencesiz ve gayri resmi sektörlerde iş bulmak, genel ekonomik gerilemenin eklemlenmesiyle, evsizliğe, gıda güvensizliğine, yoksulluğa maruz kalma riski anlamına gelmektedir.
İşverenler şimdiden ayrımcılık ve insan hakları tacizine ilişkin endişeleri ikincil olarak ele alıyorlar - pandemi mevzubahisken ele almak için zaman yok. Sendikalaşmayan, kayıt dışı sektör veya güvencesiz istihdamdaki işçiler, cinsiyet ve cinsel çeşitliliğe dayalı ayrımcılık ve taciz ve haksız fesih bildirimleri veya düzeltmelerine erişimde engellerle karşılaşmaktadır. LBTI ve GNC kadınlar ve seks işçisi olan ve/veya genellikle sosyal hizmetlere erişimde engeller yaşayan insanlar, geçim ve refahları üzerinde ciddi etkilerle karşılaşacak, ciddi finansal istikrarsızlıkla başa çıkmak için güvenli olmayan durumlara zorlanma ihtimalinde ciddi bir yükseliş olacaktır. Hükümetler COVID-19'un etkilerine karşı gıda güvenliği, ekonomik teşvik ve yardım paketlerine yatırım yaparken, bu çabaların öncelikle güvencesiz koşullar altında çalışan ve yaşayan marjinal ve savunmasız nüfuslara ulaşmasını sağlamak hayati önem taşımaktadır.
Çoklu ve Kesişen Kırılganlıklar
Zorunlu eve kapanma ve izolasyon gibi politikalar uygulanırken, başta gençler ve yaşlılar olmak üzere LBTI ve GNC topluluğu arasındaki yaygın incinebilirlik, geçici ikamet hali ve evsizlik dikkate alınmamaktadır. Bu koşullar altında, bu topluluklar barınma, sağlık hizmetleri, hijyenik koşullar ve temiz su gibi devletin sağlaması beklenen sosyal destek hizmetlerine daha az erişime sahiptir. İzolasyon politikalarının reddi halinde cezalandırıcı işleme tabi olunan devletlerde tutuklama ve homofobik/transfobik yaklaşımlara, şiddet ve tacize başvurulması durumunun oluşabilme riski gözden kaçırılmamalıdır.
Madde bağımlılığıyla baş etmek zorunda olan LBTİ ve GNC bireyleri yeterli önlem alınmaması ve durumla mücadeleye dair bir sistem olmaması sebebiyle hali hazırda kötücül muamele görürken, Covid19 pandemisi ulus-devletin cezalandırıcı sistemini güçlendirecek ve hapsedilme anksiyetesinde artışa neden olacaktır.
LBTI ve GNC sığınmacılar ve mülteciler, orantısız olarak risk altındaki topluluklar, bu krizi şiddetli bir şekilde yaşıyorlar. Bu topluluklar vatandaşlık ve yasal statüden yoksun kalmalarının yanında bilgiye ulaşma ve COVID19'dan korunma adına etkili bir önlem ve tedbirle karşılaşamıyorlar. Ayrıca toplumun en hassas alt-kültürlerinden biri olmaları sebebiyle var olan ayrımcılık, önyargı ve kızgınlık duygularına maruziyetlerinde artış raporlanıyor. Kampların aşırı kalabalık ve insanlık dışı hali, su ve temizlik malzemesindeki eksiklik korkuyu tırmandırıyor toplu ölüm ihtimalini gözler önüne seriyor. Sınırların kapanması, cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri ve ifadeleri nedeniyle tehlike veya zulüm görenlerin güvenliğe erişmesini engellerken, ülkeler göçmenleri ve mültecileri, sıkı göç politikaları uygulamak veya geri göndermeyi tehdit etmek için hastalığın artışını bahane ediyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Uluslararası Göç Örgütü de yeniden yerleştirme süreçlerini geçici olarak askıya aldı. Tüm bunlar, mülteci kampları veya olumsuz koşullarda yaşanılan ikincil yerleşim ülkelerindeki LBTI ve GNC mültecileri ve sığınmacıları için şartları kötüleştiriyor. Topluluk temelli kuruluşlar, bu halk sağlığı acil durumuna yanıt veren politikaların ve programların tasarlanması ve uygulanmasında yer almalı, farklı nüfusların ihtiyaçlarının yeterince dikkate alınmasını ve önlemlerin zaten var olan eşitsizlikleri ve marjinalleşmeyi daha da kötüleştirmemesini sağlamalıdır.
Savunuculuk ve Toplumsal Sürdürülebilirlik Üzerine Etkisi
Krizin ve takip eden politikaların sonuçları, LBTI ve GNC gruplarının ve insan haklarını savunucularının acil eylemler gerçekleştirme, finansmandan yararlanma, topluluklarına hizmet sunma, hesap verebilirlik ve çok taraflı forumlara ve mekanizmalara dahil olma yeteneklerini etkilemektedir.
Halihazırda, ciddi bir şekilde yetersiz finanse edilen bu topluluk kriz ve ekonomik kargaşadan etkilenmesi muhtemel olan bağışçılardan kaynak kaybetme durumuyla karşı karşıyadır. Hükümetlerin kriz yönetimine uygun olarak planladığı programda sermayenin ve mevcut ve gelecek taahhütlerin geri çekilmesi durumu olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu tür kaynakların yeniden tahsis edilmesinin sonuçları yıkıcı olacak, sağlık ve refah üzerinde büyük çaplı sonuçlar ortaya çıkaracak, topluluk seferberliğini ve faaliyetlerini ortadan kaldırabilecek ve LBTI'nin özgürlüğü, güvenliği ve insan hakları üzerinde gerilemeye imkan sağlayacaktır. Hükümetler, yardım ve kalkınma ajansları, hayırseverler ve diğer aktörlerin esnek olmaları, bu toplulukları ve örgütleri krize müdahale etme ve bunlardan kurtulma konusunda desteklemeleri ve LBTI'nin insan haklarını ve refahını koruma konusundaki taahhütlerini sürdürmelerini sağlamaları elzemdir.
Devlet Tedbirleri
Dünyanın dört bir yanında, hükümetler bu pandemi ile boğuşmak için sınırları kapatmak, hareketliliği kısıtlamak, “temel hizmetler” olarak adlandırılanlar dışında özel sektörü kısıtlamak ve olağanüstü hal ilan etmek de dahil olmak üzere sert önlemler alıyorlar.
Covid-19'un yıkımını kontrol etmek için sert tedbirler gerekli olmakla birlikte, hükümetler ve diğer aktörler güce kontrolsüz erişim elde etmek, insan haklarını ihlal etmek, gerici veya cezalandırıcı yasaları işleme koymak, militarizasyonu artırmak gibi güç araçlarıyla demokratik temelleri baltalamak için bu krizi kötüye kullanmamalıdır.
Devletin bu demokratikleşme karşıtı tutumu insan hakları savunucularını, belirli grupları ya da insanları hedef alabilir ve ayrımcılık, önyargı ve yabancı düşmanlığının etkisini artırabilir. Virüse önlemek için alınan kısıtlamalar, meşru halk sağlığı hedefleri tarafından teşvik edilmeli ve insanların insan ve sivil haklarını ihlal etmemelidir. Önlemler, kürtaj hakkının geri alınması ya da sığınma ve göç etme hakkının engellenmesi gibi ideolojik altmetni kuvvetli kısıtlamaların bahanesi olarak kullanılmamalıdır. Ayrıca, Covid-19 sonrası seferler için hareket özgürlüğü, toplanma ve sınır ötesi seyahat gibi bireysel ve toplu hakları kısıtlayan tedbirlerin önüne geçilmesine yönelik, çıkış stratejisi olmalıdır. Aksi halde LBTI ve GNC aileleri de ilişkilerinin yasal olarak tanınmaması nedeniyle ek zorluklar yaşayacaklar, örneğin eşleriyle ya da çocuklarıyla aynı ülkede kalamama ya da aile birleşimi sağlayamama benzeri hak ihlalleriyle karşılaşacaktır. Bu süre zarfında ve sonrasında, hükümetler her tür aileyi ve ailelerin yeniden bir araya getirme yeteneğini korumalıdır.
Halihazırda, insan hakları ve toplumsal cinsiyete dayalı bir yaklaşım benimsemeyi ihmal eden ve krizden faydalanan bir dizi devlet tepkisine tanık oluyoruz. Birçok ülke krizi, krizin ilk aşamalarında tüm protestoların ve toplantıların yasaklandığı ve bu tür politikaların ardındaki ilk motivasyonu sorgulayan Kırgızistan, Irak ve Myanmar da dahil olmak üzere vatandaşların toplanma haklarını daha da kısıtlamak için kullandı. Çin ve Rusya gibi ülkeler, gözetim teknolojisini tanıtarak vatandaşların gizlilik hakkını ihlal etme fırsatını kullandılar. Dahası, Amerika Birleşik Devletleri ülkenin güney sınırından göç eden daha fazla sığınmacı ve mültecileri geri çevirmek için ek kısıtlamalar getiriyor buna ek olarak Arizona asıllı homofobik bir Kongre Üyesi, Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında aile birleşimini öngören yasa tasarısına red oyu kullanma gerekçesi olarak eşcinselleri de kapsamasına karşı çıktığını belirtti. Birçok başka ülke, vatandaşların eve dönme veya tehlike durumlarını terk etme haklarını sınırlandıran ve sığınma arayanların sınırları geçme kabiliyetini etkileyen sınır kapanışları başlattı.
Faşizm, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve homofobi, transfobi ve şiddete hoşgörü gösterilmemeli ve toplumsal anksiyeteyi artırmada bilime dayanmayan ideolojik spekülasyonlarla yanlış bilgi yayılımının önüne geçilmelidir. Hükümetler, hızlı hareket etmeleri gerekirken, toplumun tepkisini ve istikrarını korumalıdır. Hükümetleri, tüm bireylerin insan haklarına saygı gösterilmesine, pandemiyle mücadele için alınan yeni önlemlerin diğer sosyal harcamalara zarar vermemesine ve halk sağlığına yönelik tehdidin bertarafından sonra gerekenden daha uzun süre devam etmeyen önleyici ve halk sağlığı politikalarına davet etmekteyiz.
Çok Taraflı Kurumların Süreç Yönetimi
COVID-19'un etkisi Birleşmiş Milletler'in işleyişini de olumsuz etkilemekte ve en önemlisi sivil toplum alanlarının kapanmasına neden olmaktadır.
BM İnsan Hakları Konseyi'nin 43. oturumunun bazı bölümleri korunurken, sivil toplumun bu önemli insan hakları mekanizmasına dahil olması için tüm yan etkinlikler iptal edildi. Benzer şekilde, binlerce cinsiyet aktivistini ve diğer paydaşlarını, tüm kadın hakları hareketini ilerletmek için bir araya getiren yıllık toplantı olan 64. Kadının Statüsü Komisyonu ertelendi.
2020 ayrıca devletlerin doğrudan bağlantılı olduğu, cinsiyet eşitliğine ulaşmak için kapsamlı bir taslak olan Pekin Bildirgesi ve Eylem Platformu'nun 25. yılına ulaştığımız bir tarih. Zaten çok paydaşlı, bölgeler arası ve anlamlı sivil toplum katılımı fırsatları azalıyor ve ileriye dönük bir feminist gündemi yansıtan yeni çalışma yolları tasarlamak, eylem için dönüşümsel hedefler oluşturmak için böylesine önemli bir süreç, geniş sivil toplum katılımı ve girdisi sağlanmadan devam etmemelidir.
Bu kriz ortaya çıktıkça, hükümetlerin ve çok taraflı kurumların şeffaflığını sürdürmeleri, yükümlülüklerini yerine getirmeleri, sivil toplumun katılımını yönlendirmeleri ve ulusal, bölgesel ve uluslararası hesap verebilirlik sistemlerine erişimini sağlamaları zorunludur.
Sonuç
Covid-19 ile mücadele için özel tepkilere ihtiyaç duyulurken, LBTI ve GNC toplumu, böyle bir halk sağlığı acil durumuyla başa çıkmanın, ölçülen, insan hakları temelli, kapsayıcı ve ölçülmeyen şefkat ve dayanışmadan kaynaklanan toplu eylemler gerektirdiğini çok iyi biliyor ve bahsedilen unsurlardan hiç biri geri planda kalmamalıdır.
Bu tür programlar ve girişimler halihazırda topluluk üyeleri tarafından devlet ve devlet dışı hizmetlere erişemeyen ve yukarıdan aşağıya bürokratik yanıtların ihtiyaçlarını karşılamasını bekleyemeyen en riskli kişileri desteklemek için yönlendirilmekte ve geliştirilmektedir.
Topluluklarımızda köklü olan ve takdire şayan bu bakım ekosistemin ana organları insan onuruna saygı ve karşılıklılıktır. Bu krizin derinliği ve kapsamlı doğası, birbirlerine daha da önem vermek ve gerçekten adil ve dengeli bir dünya düzeni yaratmak için bir fırsat sunmaktadır. Post pandemi dünyası, LBTI ve GNC toplumunun ve kuruluşlarının her zamanki gibi iş yapmaya geri dönebileceği bir dünya değildir. Bu krizin toplumumuz, hayatta kalma yeteneğimiz ve gelecekteki sürdürülebilirliğimiz üzerindeki etkilerini görüyor ve hissediyoruz.
Bu yıkımın iyileşmesi ve iyileştirilmesi için çok zaman gerekecektir. Eşit erişim ve fırsatlara sahip bir dünyaya doğru çalışma yeteneğimizi yeniden inşa etmemize, iyileştirmemize ve geri kazanmamıza yardımcı olmak için hükümetlerden, hayırsever ve kurumsal ortaklardan, BM ajanslarından destek, güçlü taahhütler ve liderliğe (özellikle şiddetle ve ayrımcılıkla mücadele etmek için) her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. (EMK)