* Fotoğraf: Pixabay
COVID-19 kaynaklı, kokuları olduğundan farklı alma durumunu araştıran bilim insanları, tıp dilinde "parosmi" olarak bilinen ve kişiye normalde güzel gelen kokuların hastalık sonrası yanık ya da çöp gibi gelmesinin ardında "tetikleyici bir molekülün" olabileceğini ortaya koydu.
Communications Medicine dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, "2-furanmethanethiol" isimli oldukça güçlü bir koku molekülü, koku alma bozukluğu yaşayan kişilerin yaşadığı iğrenme hissini tetikliyor.
Kahvede bulunan söz konusu koku molekülünü, koku alma bozukluğu yaşamayan kişiler kahve ya da patlamış mısıra benzetirken COVID-19 kaynaklı koku alma bozukluğu yaşayanlar kahveyi kokladığında algıladıkları kokuyu "iğrenç, tiksindirici veya pis" olarak nitelendiriyor.
15 bileşik, 1 molekül
Araştırma için koku alma bozukluğunu en çok tetikleyen kahve, çikolata, et, soğan ve diş macununu inceleyen bilim insanları, içlerinde parosmiye sebep olabilecek bir bileşik olup olmadığına odaklanmış.
Araştırmacılar, 29 gönüllü arasında sıklıkla koku alma bozukluğuna sebep olan 15 bileşik keşfetmiş. Söz konusu 15 bileşik ise "2-furanmethanethiol" isimli moleküle işaret etmiş. Araştırmaya katılanların 20'si bahsi geçen kimyasalın korkunç bir kokusu olduğunu söylüyor.
Araştırmacılardan Reading Üniversitesi Tat Merkezi Direktörü Dr. Jane Parker, "araştırma sonuçlarının, iğrenme hissinin koku bozukluğu yaşanan gıdalardaki bileşikler ile ilgili olabileceğini gösterdiğini" söylüyor:
"Merkezi sinir sistemimiz de burundan aldığı sinyalleri yorumlama konusunda kesinlikle söz konusu sürece dahil oluyor."
"Sinirler ve reseptörler ile ilgili"
İngiltere'nin The Guardian gazetesinin haberine göre, yapılan uluslararası bir araştırma da COVID-19 kaynaklı koku kaybı yaşayanların yüzde 10'unun hastalığın hemen ardından koku bozukluğu yaşadığını, bu oranın 6 veya 7 ay sonra yüzde 47'te çıktığını ortaya koyuyor.
Öte yandan, araştırma sonuçları COVID-19 sebebiyle sadece iyi kokuların kişilere kötü geldiğini değil, tam tersinin de mümkün olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılardan Simon Gane de, "Bu durumu anlamak için kat etmemiz gereken uzun bir mesafe var" diyor:
"Fakat bu araştırma burundaki mekanizmaya odaklanan ilk [araştırma]. Artık bunun sinirler ve reseptörleri ile ilgili bir durum olduğunu biliyoruz çünkü moleküller bu şekilde algılanıyor." (SD)