Kuraklık alanı
Dr. Ali Ümran Kömüşcü, kış yağışları açısından İç Anadolu'nun büyük bir bölümünün, Akdeniz ve Doğu Karadeniz'in belli kısımlarının; yaz yağışları açısından ise ülkenin büyük bir bölümünün kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.
Kuraklık ne anlama geliyor
Kömüşçü, yaptığı açıklamada kuraklığın Afrika'da açlık, Avustralya'da tarımsal üretimde düşüş, Güney Amerika ve Türkiye'de ise, su kaynaklarında azalmayı ifade ettiğini, söyledi.
Dr.Kömüşçü, meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık sonucu sosyo-ekonomik kuraklığın yaşandığını anlattı.
Kuraklığın diğer doğal afetlerden ayrıldığını kaydeden Dr. Kömüşçü, "Bunu genellikle kuraklık dönemine girdikten sonra fark ediyoruz" diye konuştu.
Yalnız yağış yeterli değil
Yağışların artmasının kuraklığı kısa sürede ortadan kaldırmayacağına işaret eden Dr. Kömüşçü, kuraklığın yağışla birlikte yüzey akışı, toprak nemi, akım ve yeraltı sularında artış olması halinde yaşanmayacağını vurguladı.
Türkiye'nin yağış profili
Türkiye'nin ortalama yağış miktarında 1973, 1977, 1981 , 1989, 1993, 1999 ve 2000 yıllarında bir azalma olduğuna işaret eden Dr. Kömüşçü "2000 yılında İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin büyük bir kısmında kuraklık hakim oldu" diye konuştu.
Kuraklığın küresel hava sistemleri, yüksek basınç alanlarının izlenmesi gibi parametrelerle tahmin edilebileceğini belirten Dr. Kömüşçü, Kuzey Atlantik basınç sistemlerinin gözlemlenmesi ile Türkiye'deki kuraklık ve yağışın izlenebileceğini anlattı.
Dr. Kömüşçü, Türkiye'de yağışların yüzde 10'unun yaz, yüzde 23'ünün sonbahar, yüzde 67'sinin ise kış ve bahar aylarında meydana geldiğini söyledi.
Neden
Dr. Ali Ümran Kömüşçü, 1980'den sonraki tabloyu şöyle tanımladı:
* Sibirya ve Azor antisiklonlarında (yüksek basınçlı atmosfer kütlesi) meydana gelen değişiklikle Akdeniz'e gelen cephe sistemlerinin zayıflaması kış kuraklığına ,
* Basra alçak basıncının Kuzey'e sokulmasının ise yaz kuraklığına neden oldu.
2000 yılı
1980'li yıllardan itibaren küresel ortalama sıcaklıklarda artış meydana geldiğini de kaydeden Dr. Kömüşçü, 2000 yılını şöyle tanımladı:
Küresel ısınma bakımından son 140 yılın en sıcak 6. Yılı.
Türkiye'deki ısınma ve yağış
Dr. Kömüşçü,
*Türkiye'nin de içinde yer aldığı iklim kuşağında, kış aylarında 2 derece,
* Yaz aylarında ise 2-3 derece ısınma ,
*Kış yağışlarında çok az bir artış ,
*Yaz yağışlarında ise yüzde 5-15 oranında bir azalış olmasının öngörüldüğünü bildirdi.
Kuraklıkla mücadele planı
Kuraklıkla mücadele için bir plan oluşturulması gerektiğini kaydeden Dr. Kömüşçü,"Kuraklıkla Mücadele İzleme ve Erken Uyarı sistemleri kurulmalı" dedi.
Kuraklığın etkilerinin ortadan kaldırılmaması halinde çölleşmenin başlayacağına da işaret eden Dr. Kömüşçü, "Türkiye, gerçek anlamda çölleşme alanı değil, ancak bu sürecin içinde yer alıyor" diye konuştu.(YÖ/NU)