Doğan Medya Grubu'nun Zeugma'nın kurtarılması için de benzer bir girişimde bulunduğunu, ancak çok sınırlı bir katkı sağladığını hatırlatan Beşiktepe, İstanbul'da yapıların güçlendirilmesi çalışmaları için gerekli kaynağın, İstanbul'a sermaye girdisi sağlayan kesimlerden alınabileceği görüşünde.
Yeni bir kamu örgütlenmesi
Bingöl depremi ve olası bir Marmara depremi konusunda yapılabilecekleri Bianet'e değerlendiren Beşiktepe, 17 Ağustos depreminden sonra hükümetler ve yerel düzeydeki temsilcilerinin aldığı bütün önlemlerin kağıt üzerinde kaldığını belirtti.
Beşiktepe, "Ekonomik, sosyal, kültürel açıdan, bütün boyutlarıyla çökmüş bir sistemde, yapıların ayakta kalması da mümkün değil. Yeni bir kamu örgütlenmesi gerekiyor" dedi.
"Kamu yönetim reformu, hizmetlerin özelleştirilmesini getiriyor"
Beşiktepe, şunları söyledi:
* İhale kanunu düzenlemekle Türkiye'de sağlıklı yapılaşma, kentleşme, insanların can güvenliği sağlanamaz. Öncelikle, yerleşim alanlarının envanteri çıkarılmalı. Okullar, hastaneler başta olmak üzere, bütün kamu yapıları denetlenmeli, can güvenliğini tehdit eden tüm yapılar yıkılmalı, gerekenler güçlendirmeli.
* Kamu Yönetimi Reformu'nun son taslaklarını inceledik. Yerel Yönetim Reformu'nda getirdikleri öz, temel kent hizmetlerinin ve kamusal hizmetlerin çoğu bölümlerinin özelleştirilmesi. Sivil inisiyatiflerin afet konusunda devletle ortak çalışmasına yönelik, halkın yerel yönetime katılımını, demokratik denetimi getiren bir açılım da yok.
Önce bölge planlaması
* 17 Ağustos'un geçtiğimiz yılki anma toplantılarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde gerimler artıyor, olası depremler burada gündeme gelebilir demiştik.
* Bütün bilim insanları defalarca, insanların beton bloklar altından kurtarılmasının "öncelikli önlem sayılamayacağını" dile getirdik. "Olası bir İstanbul depremine karşı alınacak en ciddi önlem, önceden yıkılması gereken yapıları belirleyip yıkmak ve can güvenlikli yapılar yapmaktır" dedik.
* Türkiye'de önce çevreyi, tarımı, sanayii, kentleşmeyi, ekolojik değerleri bütünlüklü ele alan bir bölgesel yerleşim planlaması yapılması gerekiyor. Arkasından yapı denetim sürecinin, onu destekleyen bir kamusal denetleme sürecinin işlemesi gelir.
"Ana talep yaşam hakkı olmalı"
Beşiktepe, mevcut imar yasasının denetim mekanizmasının göstermelik olduğunu savunarak, TMMOB'un yapı denetim kanunu daha önce Anayasa Mahkemesi'nde iptal ettirdiğini hatırlattı:
* Afet hazırlığı konusunda ciddi bir kamu kaynağına, kamu iradesine ihtiyaç var. Bu, toplumun bütün kesimlerinin içinde yer alacağı bir toplumsal örgütlenmeyle gerçekleşir. Can güvenliğinin olduğu yaşam hakkı, ana talep olmalıdır.
* Bir devlet, insanların yaşam haklarını savunamıyorsa, can güvenlikli yapıları sağlayamıyorsa, insanların devletin ve sistemin kurumlarına ihtiyacı kalmaz. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri yaşandı. Arkasından Afyon, Tunceli, Bingöl depremleri geldi, afetle ilgili hiçbir şey yapılmadı. Kamu Yönetim Reformu'nu oluşturan tasarılarda da hala bir öneri ve çözüm arayışı göremiyoruz. (ÖG/BB/NK)