* Türkiye, nüfusu genç olan bir ülke.
* 15-25 yaş nüfusun genel nüfusa oranı yüzde 18.2. Güneydoğu Anadolu'da (GAP bölgesi) bu oran yüzde 22.3'e yükseliyor. 0-18 yaş oranı ülke genelinde yüzde 38, GAP bölgesinde yüzde 45. (İstatistikler GAP İdaresi dokümanlarından alınmıştır.)
* Nüfusun genç oluşu bir avantaj ama, çok yönlü problemleri de beraberinde getiriyor.
* İşsizlik, ulusal gelirden kişi başına düşen payın azalması, beslenme, sağlık, eğitim alanlarındaki yetersizlikler ve sonuçta toplumda şiddetin ve suçun artması, yüksek orandaki genç nüfusun taleplerinin aile, devlet ve toplum tarafından karşılanamamasından kaynaklanıyor.
Siyasetçiler ve basın
* Türkiye'de sağ veya aşırı dinci partiler nüfus artışını özendirecek propagandalar yapıyor. Medya da Güneydoğulu 40 veya 45 çocuğu, 150 torunu olan ailelerin bir nevi reklamını yapan haberlere, fotoğraf ve röportajlara yer verilebiliyor.
Uçurum derinleşiyor
* Hızlı nüfus artışı Türkiye'deki ekonomik ve kültürel farklılıkları artırıyor; köy ile kent, ülkenin doğusu ile batısı arasındaki uçurumu derinleştiriyor.
* Türkiye'nin Batı bölgelerinde normal kilonun altındaki çocuk oranı yüzde 6.4 olmasına karşın; Doğu bölgelerinde bu oran yüzde 18.6'dır.
* Batıda ilkokula kayıt oranı yüzde 63.3; Doğuda ise yüzde 34.6'dır.
* Batı bölgelerinde kadınlarda okuma-yazma oranı yüzde 84.l, doğurganlık yüzde 2 iken; Doğu bölgelerinde okuma-yazma oranı yüzde 44.6 ve doğurganlık yüzde 4.4'tür.
"Çocuk suçluluğuna yansıyor"
* Doğu ile Batı arasındaki bu farklılık çocuk suçluluğuna da aynen yansıyor.
* İzmir Şirinyer Çocuk Islahevi, Ankara Keçiören Çocuk Islahevi ve Ankara Elmadağ Çocuk Tutukevi'nde yaptığımız çalışmalarda, buralardaki çocukların büyük çoğunluğunun Doğu'dan göç etmiş ailelerin çocukları olduğunu gözlüyoruz.
* Çocuk suçluluğu özellikle Doğu'dan göç alan illerde hızlı bir artış gösteriyor.
* Son olarak Mart 2002'de şube açmak üzere temaslarda bulunduğumuz Trabzon'da tutuklu çocuk bulunmadığı, geçen yıldan devreden dava dosyası sayısının 90, 2002'nin iki ayında açılan yeni dava sayısının ise 30 olduğu Çocuk Mahkemesi yargıçları tarafından ifade edildi.
Türkiye'nin nüfus özellikleri ve çocuklar
* Çocuk nüfusunun yüzde 32.4'ü evde veya bir işyerinde çalışıyor.
* Evde veya bir işyerinde çalışmakta olan çocuklar her türlü istismara açık.
* İstismar mağduru çocuk sayısının 2000 yılında 30.000 olduğu tahmin ediliyor. İstismara tanık olan çocuk sayısı 50.000 civarında. 120.000 çocuğun ise istismar edilme riski içinde olduğu kabul ediliyor.
* 2000 yılında Türkiye'de işlenmiş tüm suçların yüzde 20'si çocuklara karşı işlenmiştir ve 16.431 çocuk ya yaralanmış ya da öldürülmüştür.
* Çocuğun aile içindeki her türlü istismarı, ilgili makamlarca takip edilemiyor.
* Okullarda da öğretmen ve yöneticiler tarafından çocuklara yönelik açık veya kapalı şiddet hüküm sürdürülüyor.
* Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni imzaladı ama, çocuk hakları karnesi iyi değil. Çünkü kültür kolay değişmiyor. Dayak yiyen bir çocuk olayı, ortaya çıktığında ilk toplumsal tepki "çocuk ne yapmış?" sorusu oluyor. Çocuğun veya bir insanın ne yapmış olursa olsun dövülmesinin; yasalara aykırı, insan ve çocuk haklarının ihlali olduğu medya tarafından dahi anlaşılmış değil. Burada sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşüyor, sivil toplum kuruluşları kültür değişiminin önde gelen aktörleri olarak çalışmak zorundalar.
* Ülkemizdeki çocuk sorunlarıyla ilgili kötü bir tablo çizdiğim için üzgünüm. Şunu da ifade etmeliyim ki, bu kötü tabloya rağmen çocuk suçluluğu, daha doğru bir deyimle yasalarla aykırılığa düşme konusunda henüz başa çıkılmaz bir noktada değiliz.
* 1997 yılında 12-18 yaşlarındaki çocuklarla ilgili 133.600 dava açıldı. Karakolda son bulan veya savcılığın takipsizlik kararı verdiği olaylar bunun dışındadır.
* İlginç olanı ise 133.600 davaya karşı tutukevi ve ıslahevi gibi kurumlardaki çocuk sayısının 2.000 olmasıdır. Bu da bize çocukların küçük suçlar işlediklerini, hafifletici nedenlerin çokluğunu, dolayısıyla mahkemelerin beraat veya tecil kararları vermeye eğilimli olduklarım gösteriyor.
* 1987 yılında yürürlüğe giren Çocuk Mahkemeleri Yasası'na göre 12-15 yaşındaki çocukların yasalarla aykırılığa düşmeleri halinde Çocuk Mahkemesi'nde yargılanmaları gerekiyor.
* Öncelikle 15-18 yaş grubu çocukların Çocuk Mahkemesi yerine genel mahkemelerde yargılanmaları büyük bir haksızlıktır.
* Ancak, yasanın çıkmasından itibaren on yıl içinde tüm illerde kurulması gereken çocuk mahkemeleri sadece 4 ilde kurulabildi ve sayıları sadece 6. Bu mahkemeler, çocuklarla ilgili 133.600 dosyanın sadece yüzde 10'una bakabilmiştir. (Tüm istatistik bilgileri UNICEF belgelerinden alınmıştır.)
* Çocuk Mahkemeleri'nde görev yapan yargıçlar bu konuda uzman değil, daha önce başka mahkemelerde görev yapmış kişiler.
* Yargıtay'da çocuklarla ilgili davalar için özel bir daire yoktur. Bütün bu anlatılanlar ülkemizde yasalarla aykırılığa düşen çocukların haklarının gereği gibi korunmasını engelliyor.
* Kişiden kişiye değişen tutumlar çocuk haklarını teminat altına alamıyor. (BB)