Konferansa katılan kadın örgütü temsilcileri, akademisyenler ve gazetecilerin katıldığı "Zincirin Eksik Halkası" adlı atölye çalışmasından Aydoğan, şiddetin çocuklukta öğrenildiğini söyledi.
Çocukların kreşe gönderilmesi zorunlu
Aydoğan'ın atölye çalışmasında işaret ettiği noktalardan biri şiddet sorunuyla gelen çocuklar üzerine oldu:
"0-6 yaş arasındaki çocuğun sorunu yoktur. Bir çocuk eğer bize sorunu nedeniyle geliyorsa, asıl sorunu olan anne babadır. Biz bu nedenle ailenin sorunu ortadan kaldırılmalıdır" dedi.
Almanya'da ve Hollanda'da bu nedenle çocukların kreşe gönderilmesinin zorunlu olduğuna dikkat çeken Aydoğan, şöyle konuştu:
"Yetişkinlikteki alışkanlıklar 0-6 yaşlar arasında ediniliyor. Bu nedenle çalışman annelerin çocuklarını bu yaşlar arasında en az üç ay kreşe göndermeleri zorunludur. Çalışmayan anneler içinde bu zorunluluk haftada üç gün olarak belirlenmiştir."
Özel alana şiddet, kamusal alanda sorun
Aydoğan, "1997'de Intromart tarafından Hollanda'da yapılan bir araştırma, çok endişe verici bir sonucu, Hollanda nüfusunun yaklaşık yarısının aile içi şiddet yaşamış olduğunu ortaya koydu.
"Araştırmaya katılanların dörtte birinden fazlası yaşamlarının bir noktasında aile içi şiddeti her gün veya her hafta yaşamış olduğunu belirtti. Bu araştırmanın sonuçları, Hollanda devletini acilen harekete geçmeye sevk etti" diye konuştu.
Hollanda Adalet Bakanlığının başlattığı "Aile içi şiddetin önlenmesi ve sorunla mücadele" adlı projeyle çıkan bulguların, "Özel alanda şiddet - kamusal alanda sorun" adıyla devlet metinlerinden biri haline geldiğini söyleyen Aydoğan, "2002'de, aile içi şiddetin önlenmesi ve tedavisi için yapılacak girişimleri organize etme yetkisi TransAct'e verildi" dedi.
Aydoğan: Hollanda'nın göçmen politikası yok
Aydoğan'ın dikkat çektiği konulardan biri de halen yaşamakta ve çalışmakta olduğu Hollanda'nın bir göçmen politikası olmadığıydı:
"Hollanda bir göçmen sorunu olduğunu ve politikalar yapması gerektiğini kabul etse uyum sorunu projeleri geliştirmesi gerektiğini, dil kursları açması gerektiğini biliyor. Bu mali yükün altına girmek istemiyor."
Hollanda'da göçmenler üzerinde yapılan araştırmalarda sığınma evlerine başvuranların yüzde 62'sinin ve polis kayıtlarına girenlerin yüzde 54'ünün göçmen olduğunu ve Türklerin ağırlıklı olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Aydoğan, şöyle konuştu:
Göçmenler ve Türkler şiddeti tabu olarak görüyor.
"Araştırma sonuçları gösterdi ki tokat şiddet aracı olarak kabul edilmiyor ve çoğunluk aile içi şiddetin ne olduğunu bilmiyor. Ayrıca şiddet bir tabu görülüyor."
Hollanda'nın bunun üzerine "Tabuları Yıkmak" için proje geliştirdiğini söyleyen Aydoğan, bu projenin atölye çalışmasının konusu olan "Zincirin Eksik Halkası" olarak adlandırılan erkeklere yönelik olduğunun altını çizdi:
"Erkekler şiddete ilişkin bir şey duymak istemiyordu. Onlara yaklaşmanın yöntemleri iyi belirlenmeliydi ve hedef grupların homojen olması gerekiyordu. Çünkü etnik gruplar arasında da farklılıklar vardı.
"Ayrıca 20 yaş üzerinde ve partnerleri olanlar programa alınmalıydı. Bu hedef gruplarında gay ve lezbiyenler de vardı. Çünkü araştırmalar eşcinseller arasında da yoğun şiddet olduğunu gösterdi"
Zincirin Eksik Halkası: Erkekler
"Zincirin Eksik Halkası" projesiyle erkek ve kadın kodlarının belirlendiğine dikkat çeken Aydoğan, bu kodların çocukluktan itibaren verildiğine işaret etti:
"Erkek ve kadınlar arasında sosyalizasyonlar farklıdır. Biz buna adın ve erkek kodlamaları diyoruz. Örneğin erkek bebeklere pembe giydirilmemesi, kız çocuklarına bebek, erkeklere silah verilmesi böylesi bir kodlamadır.
"Bu da gösterdi ki, tüm kodların yüzde 80'ni 0-5 yaşla arasında öğreniliyordu. Şiddet öğrenilen bir şeydi. Bu nedenle şiddet yapanla, şiddete uğrayan birlikte ele alındı."
Kadınlar, menopoza girince şiddetten kurtuluyor
Aydoğan, erkeklerin de şiddete uğradığını ironik bir şekilde dile getirdi:
"Araştırmalar erkeklerin yaşlandıklarında, kadınlardan şiddet gördüklerini gösterdi. Bir başka sonuç da, menopoza giren kadının kendisini kadın olarak görmediği oldu. Erkek gibi görüyordu kendini. Çünkü, doğurganlığın ortadan kalkmasıyla kadının güçsüz yanı da ortadan kalkıyordu. "
Erkek mi doğulur, Erkek mi olunur?
Aydoğan, erkeklere yönelik çalışmalarda kullanılan jargonun, dilin çok önemli olduğuna değindi. "Saldırgana yönelik eğitim çalışmaları yazılı değil sözlü olmak zorunda. Kimse örnekleme olmaksızın metin okumak yanlısı değil. Öğrenmenin yolu örneklemelerden geçiyor" dedi.
Aydoğan'ın işaret ettiği bir nokta da, "Erkeklik" olgusu üzerineydi. Türklerin de dahil olduğu etnik gruplar arasında "Erkek olmak"la ilgili sonuçların başta, "Biz eşcinsel miyiz" tepkisi gördüğünü belirtti:
"Konuştukça görüldü ki, erkeklerin, ait oldukları toplumlarda bir zaman sonra erkek olarak kabul ediliyorlardı. Bunlar sünnet olmak, evlenmek, iş bulmak, askere gitmek gibi durumlardı.
TRANSACT : Hollanda'nın ulusal uzmanlık merkezi
Transact, Aile içi şiddet ve cinsel şiddetin önlenmesi ve tedavisinde Hollanda'nın ulusal uzmanlık merkezi.
Sorunu çözümlemede işbirliğini şöyle açıklıyor:
Devletler sorumluluklarını üstlenir, profesyoneller ise önleme, barınma ve bakım sağlama konularında eğitim alır. Ancak Transact, bakış açısına toplumsal cinsiyet ve etnik kökeni ekleyerek ve bunu somut, uygulanabilir önlemlere dönüştürerek çözüm üretmeye çalışıyor.
Faaliyetler şu ana başlıklar altında toplanıyor:
Uzmanlık ve yöntem geliştirme, politika ve eğilimlerin analizi/iyi uygulamalar, eğitim ve danışmanlık. Hedef kitlesi, bakım hizmeti sağlayan çalışanlar ve yöneticileri, emniyet güçleri, yargıçlar, aile içi şiddet ve cinsel şiddet alanındaki özel memurlar, etnik kökene dayalı örgütler, zihinsel sağlık bakımı çalışanları, sosyal çalışmacılar, profesyonel eğitim kurumları.
Mali desteğini sağlayan şu kurumlara danışmanlık da yapıyor:
Sağlık, Sosyal Yardım ve Spor Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sosyal İşler Bakanlığı, Özgürleşme Dairesi, bağımsız bakım sağlama kurumları.(AD)