Sivil Toplum Geliştrime Merkezi (STGM) tarafından yürütülen ve STÖ Destek Noktası kapsamında "Sivil Toplum Örgütleri İçin Çocuk Hakları Temelli Yaklaşım" başlığıyla internet semineri, bugün (25 Ocak) Ezgi Karataş'ın moderatörlüğünde Çocuk Gelişimci ve Çocuk Hakları Aktivisti Esin Koman'ın katılımıyla gerçekleşti.
"Keşke çocukların hakları anlamında daha iyi şeyler konuşabilsek. Mesela bisikletlerini nasıl boyasak... Bahçeyi onlar için nasıl düzenlesek... Nasıl filmler çeksek.. diye konuşsak. Çocuklar için daha iyi bir dünya mümkün ve biz yetişkinler bunun aracısı olabiliriz" diyor Çocuk Gelişimci ve Çocuk Hakları Aktivisti Esin Koman.
Aynı anda yaklaşık yüz kişinin katılım gösterdiği internet semineri katılımcıların yanıtladığı bir anket sorusuyla başladı.
"Hukuksal olarak sınır çizmemiz lazım"
"Çocuk deyince aşağıdakilerden ilk olarak hangisi aklınıza geliyor?" sorusuna yüzde 68 "insandır", yüzde 26 "geleceğimizdir", yüzde altı "masum ve sevimlidir" yanıtını verdi. "Evin neşesidir" seçeneğini ise kimse işaretlemedi.
"Çocuklar insandır"ın Yaşar Kemal'in bir sözü oludğunu hatırlatan Koman, neden bir çocuk tanımına ihtiyaç olduğunu "Çünkü Türkiye'de bir çocuk sorunu var" diyerek yanıtladı.
" Bazı ezberlerimiz var, onu bozmak açısından önemli. Bir tarihsel süreci var bunun. Genel olarak baktığımızda evet, çocuk insandır öncelikle.
"Çocuk bir insandır ama 0 -18 yaş arasındadır. Bu kabul neden önemli? Çocukluk dönemi insanın dil, zihin ve bedenen en hızlı gelişim sağladığı dönemdir. O yüzden de hukuksal olarak bir sınır çizmemiz lazım."
Bir yetişkin olarak çocuğu nasıl gördüğümüzün, algıladığımızın önemli olduğuna değinen Koman,
"Kendi çocukluğumuza bakarak ve yetişkin olarak çocuğu nasıl gördüğümüz önemli. Çocuğu ne olarak görüyoruz? Ailenin bir malı mı? Devletin ideolojisini yayabileceği bir kişi mi?
"Türkiye'deki hak ihlallerine baktığımızda birey ve toplumların çocuk algısının ne kadar çarpık olduğunu görüyoruz.
"BM Çocuk Hakları Sözleşmesine göre kabul edilmesi gereken şey, çocuk bireydir. Hakları vardır ve onurlu bir şekilde hayatını sürdürmeli.
"Çocuk, yetişkinin kurguladığı bir dünyada olduğu için çarpık çocuk algısını yıkmak da zor oluyor. Çünkü biz de o algının içinden geldik.
"Ancak çocuklarla bir araya gelip onları anlamak, o çarpık algıyı değiştirilebilir.
"Üç yaşındaki bir çocuğun birey olduğunu kabul etmek biraz zor ama o da algılıyor, yorum yapıyor, bir varlığı var. Bu, çocukları özgür, yalnız bırakmak gibi bir şey değil tabi ki. Tam tersi destek olmalı. Gözlem ve rehberlik ederek olduğu kadarıyla kabul etmek gerekir."
"Çocuk, şimdi var"
Çocukla ilgili özellikle cinsiyet eşitliği bağlamında yanlış algıların olduğuna değinen Koman şöyle devam etti:
"Bu da algıyla ilgili bir durum. Yetişkin dünyasındaki ideolojinin var olabilmesi için neler varsa, çocuklar üzerinde çok daha rahat uygulanabilir. Toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili yaptırımları da ilk olarak çocukla ilgili oluyor. Çocuğun oyuncaklarına, giysilerine müdahale ediyor yetişkin.
Bu noktada çocuğun hep geleceğe yatırım üzerinden bakılmasının da yanlış olduğunun altını çiziyor ve "Çocuk, şimdi var ve şimdi yaşıyor" diyor.
Sadece cinsel ayrım değil etnik ve kimlik ayrımı da yaşadığına değinen Koman, yetişkin nereden ayrımcılık yaşıyorsa çocuğun da aynı ayrımcılığı yaşadığını aktardı.
"İşlediği suçtan dolayı cezaevine düşüyorsa bir yetişkin, çocuğa da yansıyor yaşadığı ayrımcılık. Aile mülteciyse çocuk da mülteci oluyor. Yoksul bir ailenin parçasıysa üretimin içinde, işçi bir çocuk oluyor. Ve çocuk işçiliği meselesi çıkıyor ortaya, bu da çocuk ölümlerini getiriyor."
Ebeveynlerin kullandığı "biz" diline de değinen Koman, "ben" olma durumunun çocuğun kendisini birey olarak kabul etmesi için önemli olduğunun altını çizdi.
"Kolektif paylaşımlarda biz dili kullanılabilir. Çocuk ben diliyle kendisinin değerini bilir. Yetişkinin iyi bir birey olması kendisine verdiği değerle önem kazanır.
Çocuklar kendi kararlarını kendileri verebilir mi?
Bu noktada yine internet üzerinden katılımcılara ikinci bir anket sorusu yönlendirildi:
Çocuklar kendi kararlarını kendileri verebilir mi?
Bu soruya yüzde 91 "evet" yanıtını verirken yüzde 9 "hayır" dedi.
"Çocuklar kendilerini ilgilendiren her konuda karar verebilirler. Her şeyi onlarla konuşabiliriz. Kedilerini ilgilendiren kararlarla ilgili bilgi almaları gerekiyor. Çocuğa kendisiyle ilgili kararları almada fırsat vermemiz gerekiyor. Rehber olmalıyız ve destek vermeliyiz."
"Ne arkasında ne önünde, çocukla yan yana"
Çocuklarla doğrudan ya da dolaylı çalışan sivil toplum örgütleri çocukları nasıl ele almalı noktasında ise şunları ifade etti Koman:
"İster çocuklarla ister dolaylı yollardan çocuklara ulaşsınlar, yaptığınız her şey çocuğu etkiliyor. Bunu unutmamak lazım öncelikle.
"İkincisi çocuk hakları sözleşmesini içselleştirmek ve temel dayanak haline getirmek gerekiyor.
"Türkiye'nin de kabul ettiği BM Çocuk Hakları Sözleşmesi her şeyi anlatıyor bize aslında: Çocuk önce yaşayacak, katılım sağlayacak, çocuk hakları, gelişimi önemli, ayrımcılığa uğramayacak ve çocuğun yüksek yararını düşüneceksin."
"Mesela bir çevre örgütü için düşünecek olursak; havanın, denizin kirlendiğinin çocuklar da farkında.
"Kampanya yaparken çocuklara da seslenilmeli veya söz hakkı verilmeli. Ne çocuğun arkasında ne de önündesiniz. Bu, çocukla yan yana, birliktesiniz demek oluyor."
Çocuklarla kurduğumuz ilişkinin yetişkinlerle kurduğumuz ilişki gibi olması gerektiğinin altını çizen Esin Koman, katılımcı, eşitlikçi ve çocukların bir birey olduğunu kabul ederek ilişki kurulması gerektiğini belirtti.
"Sizi anlamaya başladığı andan itibaren çocuklar da haklarını öğrenirler. Çocuk kendi ihtiyacını, belirlemeli ve tanımlamalıdır. Çocuğun bir araya gelip konuşması ve örgütlenmesi kendisini tanıması açısından çok önemlidir." (AÖ)