Türkiye'de doğan her bin çocuktan 37'si ölüyor; Hiç aşı olmayan çocuk oranı yüzde 4, 12-23 aylık bebeklerin yalnızca yüzde 41'i aşılı.
6-18 yaş grubunda yaklaşık 6 milyon çocuk çalıştırılıyor; çalıştırılan çocukların yüzde 30'u okula gidemiyor; 4-18 yaşları arasındaki çocuk nüfusu içinde bir milyon 100 bin engelli çocuk bulunuyor ve engelli çocukların okullaşma oranı yüzde 2 civarında."
Bu rakamlar geçen Çarşamba Ankara'da düzenlenen "Çocuklarımızı Suçtan Korumak, Geleceğimizi Korumaktır" başlıklı panelin açılışında Çocuk Gelişimi Araştırma Uygulama ve Eğitimi Merkezi'nin yaptığı "Ülkemizin Gerçekleri" adlı sunumdan.
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi ve Çocuk Gelişimi Araştırma Uygulama ve Eğitimi Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu 'nun da katıldığı panele yoğun ilgi ve katılım oldu.
Çocukları şiddette, suça iten sorunların, çözüm önerileriyle birlikte tartışıldığı panelde, "iç göçler ve çarpık kentleşmenin" çocuk suçluluğuna yol açtığına dikkat çekildi.
Avcı: Öncelikli amacımız çocuğun yüksek yararı
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Konferans salonunda gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını yapan Çocuk Gelişimi Araştırma Uygulama ve Eğitimi Merkez Müdürü Yrd. Doç. Dr. Neslihan Avcı, "Merkezin öncelikli amacının çocuğun yüksek yararını gözetmek olduğu ve bu doğrultuda etkin olarak projeler ve araştırmaların yapılacağını bu panelinde bunun ilk adımı olduğunu" söyledi.
Panelde Devlet bakanı Nimet Çubukçu; "Ülkemizin Gerçekleri" sunusuna atıfta bulunarak yapılan son araştırma verilerinin olumlu yönde dünya ortalamasının üzerinde olduğunu, ayrıca ailelere ve çocuklara yönelik erken müdahale çalışmalarının yaygınlaştırıldığını ifade etti.
"Çocuk Suçluluğunun Psikopatolojisi"
G. Ü. Tıp Fakültesi Öğretim üyesi, Prof. Dr. Ufuk Beyazova'nın başkanlık ettiği panelde ilk olarak G. Ü. Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Selahattin Şenol, "Çocuk Suçluluğunun Psikopatolojisi" konusunda bir sunum yaptı.
Şenol, bireyin suça eğilimde gelişimsel özelliklerin, kalıtımın, biyolojik özelliklerin, çevresel özellikler ve model almanın etkin olduğunu söyledi.
Çocuk ve ergende suça yatkınlık yaratan durumlarınsa; dikkat eksikliği aşırı hareketlilik bozukluğu, davranım bozukluğu, dürtüsel davranışlara yol açan yapısal bozukluklar, epilepsi (sara), Organik beyin sendromları ve madde kullanımın olduğunu belirtti.
Toplumsal sistemin dengesinin bozulması suçu artırıyor
G.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fulya Temel, suç olgusundaki artışın nedenlerini şöyle sıraladı: "Toplumsal sistemin dengesinin bozulması, toplumun mevcut normlarının yıpranması ve yaygın bir şekilde çiğnenmesi, bireyleri ve toplumu ayakta tutan bağların etkisini kaybediyor olması, Kuralsızlıkların toplumun her kesiminde egemen olmaya başlıyor olması, Normların yıpranmasının aile ve eğitim kurumlarını etkisi altına almaya başlıyor olması."
Prof. Dr. Temel, çocuklar da ise suç olgusunun; kural dışı davranmayı kendileri için doğal bir davranış olarak algılamaya başlamalarının, kitle iletişim araçlarından yada çevrelerinden yetişkinlerin suç davranışlarını tekrarlama eğiliminde bulunuyor olmasından, toplumdaki fırsatların eşitsizliğinin çocuklarda, amaçlarına meşru yollardan ulaşamayacakları inancının oluşmasına zemin hazırlıyor olmasının ve bu inancı geliştiren çocukların amaçların ulaşmak için yasal olmayan yollara yönelme eğilimi gösterdiklerini belirtti.
Temel, suçun yaygınlaşmasında, şiddet alt kültürünün kişiliğin parçası haline nasıl geldiğini şöyle aktarıyor:
* Suç oranının yüksek olduğu bölgelerde suçluların saygınlık kazanmaları,
* Suç işleme tekniklerinin ve normların nesilden nesile aktarılması,
* Bu tür bölgelerde şiddet öğretildiği ve alt kültür içinde kuşaktan kuşağa taşınması;
* Bu davranış ve diğer sistemi içinde insanlar, şiddeti seven yaşam tarzı ve anlayışı geliştirmeleri
Ekonomik, eğitim, güvenlik, hukuk, sağlıkta önlemler alınmalı
Temel, modern toplumlarda ise şiddete yönelik eylemler üç kaynak tarafından biçimlendiğini söyledi.
"Şiddet uygulayan ebeveynler, yasaların ihlalini günlük davranış haline geldiği çevreler.Yasaları ihlal edenlerin kahramanlaştırıldığı kamuoyu, kitle iletişim araçları, filmler ....vb. Suç işleyenlerin etiketlenmesinin suçun tekrarı olasılığının artması."
Prof. Dr. Temel, çocukların suça yönelmelerinin önlenmesi için; suçluluğun nedenleri çok karmaşık olduğundan önlenmesinde ekonomik, eğitim, güvenlik, hukuk, sağlık vb. alanlarda bir çok önlemin alınmasını gerektiğini belirtti.
Asma: Çocuk Koruma Kanunu birçok yeniliği beraberinde getirdi
Ankara Barosu avukatlarından Türkay Asma, 2005 yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu'nun çocuğun korunmasında bir çok yeniliği beraberinde getirdiğini ifade etti.
Asma, Türkiye'de ilk kez bir yasanın Çocuk Hakları Sözleşmesi'ndeki ilkeleri, çocuğun korunmasının temel ilkeleri olarak yasaya aynen taşındığını belirtti; yaşama, gelişim, koruma, katılım gibi temel ilkelerinin yanı sıra çocuk yararını gözeten bir çok uygulamanın da yasallaştığından bahsetti.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürü Nemci Bayrakçı, Çocuk Şube Müdürlüğü'nün yasa ve yönetmeliklerle belirtilen çerçevede görev yaptıklarını ve çocukların öncelikli koruma gereksinimlerinin olduğundan söz etti.
Panelde Emniyet Genel Müdürlüğü'nün çocuk suçluluğuna ilişkin şu rakamlardan da bahsedildi:
"2005 yılının ilk 6 ayında toplam şüphelilerin yüzde 15'i ,Her 100 şüphelinin 25'i, Hırsızlıkla suçlanan her 100 kişiden 34'ü çocuk olduğu; Tüm gasp şüphelilerinin yüzde 24'ü çocuk, Şüpheli her 100 kız çocuğundan 43'ü yankesicilikle suçlanıyor.Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2000 yılında 88 bin 991 olan çocuk sanık sayısı, yüzde 40 oranında artış göstererek, 2003 yılında 124 bin 620'ye yükseldi." (MT/KÖ)