ÇMO "Kapitalist küreselleşmenin yarattığı ekolojik krizin ve bu noktada küresel ısınmaya dayalı iklim değişikliği olgusu dahil olmak üzere bir dizi çevre sorununun çözümünü radikal ve köklü bir politik değişimdedir" diyor.
Nükleerden vazgeçmeyen hükümetin küresel ısınma politikası sığ
ÇMO Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin Çevre ve Orman Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı eşgüdümünde küresel ısınma sorununu ele alması ve 5 Mart tarihli Bakanlar Kurulu toplantısının ana gündem maddesinin "küresel ısınma" olmasının ilk bakışta oldukça "ilginç" göründüğüne dikkat çekti.
Ancak, ÇMO'ya göre hükümet tarafından ortaya konulan yaklaşım sığ ve çevresel sorunlara çözüm getirmekten uzak:
"Hükümet, küresel ısınma olgusunu tartışırken, nükleer santral ihalesinden vazgeçilmesi gerektiğini, Cargill'e tahsis edilen tarım alanlarının bu tür sorunlara yol açtığını ve yaptıkları yanlıştan döneceklerini, yargı kararına rağmen çalıştırılan termik santrallerin küresel ısınmayı tetiklediğini veya hızlı sanayileşme ve çarpık kentleşmenin doğal kaynakları tükettiğini ve tüm bunların sorumlusunun da kendilerinin ve yıllardır iktidar olan kendi benzeri siyasi oluşumların olduğunu belirtmedi."
"Biz kargaların gülüşünü duyuyoruz ya siz?"
ÇMO'nun hükümete bir diğer eleştirisi de şöyle:
"Tüketim çılgınlığına yeşil ışık yakıp, bunun için gerekli ortam ve koşulları yaratarak doğa ve insanlık karşıtı bir politika izleyip öte yandan hiçbir özeleştiri yapmadan, 'Ayşe Teyze'den sorunun çözümüne katkı sağlamasını isteyen politikanın adı nasıl 'küresel ısınma ile mücadele programı' olabiliyor? Biz kargaların gülüşünü duyuyoruz ya siz?"
Küresel ısınma ve iklim değişikliği karmaşası
ÇMO'ya göre gündelik olağan dışı hava olaylarını sadece bir iklim değişikliği sorununa bağlamak da doğru ve bilimsel bir yaklaşım olmuyor. Çünkü iklim; "belirli bir yerde sıklıkla gözlenen hava şartlarının bir genellemesi" olarak tanımlanıyor.
Dolayısıyla bir iklim değişikliğinden söz edilebilmesi için belirli hava şartlarının uzun yıllar sıklıkla gözlenmesi gerekiyor. Bu da en az 80 ya da 100 yıllık bir dönemi yani ortalama insan ömrünü aşan bir dönemi kapsıyor.
ÇMO gerek Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) gerekse AKP hükümetinin raporlarında sorumluların tek tek bireyler olarak görülmesini de yaklaşım eksikliği olarak adlandırıyor.
Bütünlüklü çevre bakış açısı şart
"Küresel ısınmaya bağlı küresel iklim değişikliği"nin tek başına ele alınarak çözülebilecek bir sorun olarak görülmeye devam edildiğini söyleyen ÇMO "Kyoto Protokolü ile yürütülmeye çalışılan süreçte, soluduğumuz hava ve onu içinde barındıran atmosfer, alınır-satılır, ticari bir metaya dönüştürülmeye çalışıyor" diyor.
"Çağlar boyunca doğaya hakim olabileceğini, ona hükmederek şekillendirebileceğini düşünen insanlık hala doğanın bir parçası olduğunu ve onun milyonlarca yılda oluşturduğu denge içinde doğanın kuralları ile yaşaması gerektiğini kabul edemiyor."
"Kyoto Protokolü'nün ortaya koyduğu hedefler, kürsel ısınmaya dayalı küresel iklim değişikliğine çözüm getirmek için bile tek başına yetersiz" diyen ÇMO Kyoto Protokülünü şöyle eleştiriyor:
* Bazı taraflar, ilk yükümlülük döneminde sera gazı salımlarını arttırma ayrıcalığı alıyor. Örrneğin, Avustralya yüzde 8, İzlanda yüzde 10 ve Norveç yüzde 1 düzeyinde arttırabilecekler. Yeni Zelanda, Rusya Federasyonu ve Ukrayna'nın sera gazı salımlarında 1990 düzeylerine göre herhangi bir değişiklik olmayacak. AB, hem birlik olarak hem de üye ülkeler açısından yüzde 8'lik bir azaltma yükümlülüğü aldı. Amerika Birleşik Devletleri'nin salım azaltma yükümlülüğü ise yüzde 7'dir.
* Protokol'ün 17. maddesi ise, emisyon hedefini belirlemiş ülkelerin taahhüt ettikleri hedef indirimini tutturmak için, kendi aralarında emisyon ticareti yapabilmelerine olanak tanıyor. Bir yaptırım getirmeyen Örneğin, Kanada, Protokol'ün öngördüğü esneklik mekanizmaları içinde, karbon borsasında, Brezilya'dan sağladığı kota ile emisyon ticareti olarak tarif edilen bir sürecin sonunda, üretim tarzında ve tüketiminde bir değişiklik yapmadan, Kyoto Protokolü'ne "uygun" davranmış görünmüştür. Böyle bakıldığında Protokol, havayı kirletme hakkının alınıp satılabildiği bir sözleşmeye dönüşmektedir.
Hangisi "Uygunsuz" gerçek?
ÇMO' Türkiye'de de gösterime giren Al Gore'un hazırladığı ve 79. Oscar töreninde "en iyi belgesel" ödülünü alan "Uygunsuz Gerçek"i de eleştiriyor.
"Uygunsuz Gerçek isimli filmde sorunun politik olmadığı, etik bir sorun olduğu anlatılıyor ve küresel ısınmayı durdurmanın insanların elinde olduğu, bunun için de 'karbon diyeti' yapmaları gerektiği öneriliyordu" diyen ÇMO bu durumu kabul etmek istemeyen insanlara durumun uygunsuz gerçek olarak gösterildiğine işaret ediyor ve soruyor: Hangisi uygunsuz gerçek?
* Fakir ülkelerin dış borçlarını ödemek için doğal kaynaklarını zengin ülkelerin ve çok uluslu şirketlerin eline teslim etmesi mi? Kaynakları hoyratça kullanarak küresel ısınmaya katkı vermeleri mi?
* Dünya'nın artan nüfusu mu? Dünya nüfusunun yüzde 20'sini oluşturup kaynakların yüzde 85'ni paylaşan tüketici sınıf mı?
* Karbon diyeti tavsiye edilen insanlar mı? Tüketimi pompalayarak, üretim ve kâr maksimizasyonu çabalarını sürdüren sermaye çevresi mi?(EZÖ/NZ)