Clinton ve Derviş '3. yol'da buluştu
Kemal Derviş'in, sıklıkla kendisinin "sosyal liberal" görüşe sahip olduğunu vurgulaması veya "Liberal Sosyal Demokrat" olduğunu açıklaması, medyada bu kavramın daha sık kullanılmasına yol açtı.
Kavramın içeriği özde, piyasa sistemi ve özelleştirme ile, sosyal demokrasinin sosyal adaletçi ve dayanışmacı değerlerini bağdaştırmaya yönelik.
Bu yöndeki çabalar, aslında Clinton'un 'üçüncü yol' yaklaşımı ile ön plana çıktı.
ABD eski Başkanı Bill Clinton, Başkanlık seçimlerine "Yeni Demokrasi" hareketi adını verdiği bir yaklaşımla girişti.
Bu yaklaşım daha sonra; Neo - liberal hareketle eski sosyal demokrasi arasında yeni bir arayış olarak "üçüncü yol" adıyla ön plana çıktı.
Clinton'un yaklaşımı daha ileri aşamada "yeni yüzyıl için yeni politikalar" veya "bilgi toplumu için yeni demokrasi" ve "Yeni yönetim anlayışı" olarak gündeme geldi. Aynı süreçte, Clinton'la yakın ilişki içinde Blair, "üçüncü yol" kavramını daha bir popüler hale getirdi.
Blair'e danışmanlık yapan A. Giddens; Neo - Liberal yaklaşımla, eski tip sosyal demokrasinin çözemediği sorunları çözmek üzere, "Yenilenmiş Sosyal Demokrasi" olarak gördüğü "üçüncü yol" görüşünü aynı adlı kitabında ortaya koydu.
YENİ BİR SENTEZ
Söz konusu üçüncü yol, liberal ve Neo - Liberal yaklaşımlarla, eski tip sosyal demokrasi arasında yeni bir sentez olarak sunuldu. Eski tip sosyal demokrasinin verimlilik yerine paylaşımı ön plana çıkaran tavrı yerine; bilgi çağı ve küreselleşme ile ortaya çıkan yeni sorunlara yeni çözümler bulmaya yöneliyordu.
Yeni yaklaşımda;
- Herkes için fırsat eşitliği ve katılım
- Karşılıklı sorumluluk
- Toplumda yeni bir yönetim anlayışı (kendi kendini yöneten toplum)
ön plana çıkarılıyordu.
Üçüncü yolun yeni ve yenilenmiş sosyal demokrat anlayışı, Clinton ve Blair tarafından uluslararası arenaya taşındı. Her yıl yapılan toplantılarla, yeni yüzyılda, "yeni ve ilerici politikalar" adıyla, yeni ve ortak bir siyasi anlayış oluşturulmaya çalışıldı.
Bu gelişmeye paralel olarak, CHP'de de 1995'de "Yeni CHP" adıyla bir program oluşturuldu. Ancak partinin geçirdiği çalkantı içinde topluma yansıtılmasında aksaklıklar ve yetersizlikler yaşandı.
SÖYLEMLER KESİŞİYOR
Kısacası, Derviş'in "Liberal Sosyal Demokrat" söylemi, üçüncü yol'un önerdiği politikalara paralel bir yaklaşımdır.
"Liberal Sosyal Demokrasi" söylemi, içerik olarak sosyal demokrasinin politik ve toplumsal değerlerini, piyasa sisteminin kazandığı üstünlükle sentez eden bir yaklaşımdır.
Aslında benzer sentez arayışları, hiç de yeni değildir. Liberalizmle, sosyalizm arasındaki ilk sentez arayışı Almanya'da Sombart tarafından savunuldu. Sosyal bilimci Sombart, 1920'li yıllarda, kendisinin "Liberal Sosyalist" olduğunu söyler. Sombart'a göre liberal düşüncesinin ürünü olan bağımsız ve özgür birey, bir boşlukta tek başına yaşamaz. Aksine organize olmuş bir toplum içinde yaşar.
Bu nedenle, "örgütlü toplum yapısı içinde özgür - bağımsız" bireylerden oluşan bir yaşamın gerçekleşmesi ancak Liberal Sosyalist bir düzende olurdu. Nitekim, yine Almanya'da ortaya atılan sosyal adalet ve sosyal demokrasinin sentezine dayanır.
Almanya'nın 2. Dünya Savaşı'ndan beri ekonomik sistem modeli olan "sosyal piyasa ekonomisi" sosyal-liberal bir sentezdir. Sosyal piyasa sistemini formüle eden A. Müller - Armack, sistemin iki sütunundan biri olarak;
- Özgürlük ve girişimciliği esas alan başarı rekabetine dayalı piyasa sürecine; ve
- İkinci sütun olarak da, barış ve uzlaşmayı sağlayacak olan sosyal boyutu yani sosyal dayanışma ve sosyal güvenlik boyutunu esas alır. Bu iki öğe madalyonun iki yüzü gibi birbirini tamamlar.
Başarı rekabetine dayalı büyüme; sosyal dengelemenin ön koşulu olduğu kadar; sosyal dengeleme de toplum da herkesi rekabet sürecine dahil edecek kurumsal çerçeveyi yaratır.
Bu nedenle birine öncelik verilmez. İkisi aynı ağırlıktadır.
ALMANYA MUCİZESİ BÖYLE YARATILDI
Sadece rekabet ve piyasa sistemi öne çıkarılırsa; ilkel kapitalizmin sömürü düzenine yönelme olur.
Aksine sadece, sosyal boyut öne çıkarılırsa, bireysel inisiyatifi yok eden sosyalist sisteme yönelme olur. Bu nedenle sosyal piyasa ekonomisi rekabetle sosyal dengeleme arasındaki ilişkiyi, bireyle toplum, piyasa ile devlet arasında da kurup, bunların zıtlığından çok, birbirini tamamlayan boyutlarını öne çıkarıp, Almanya mucizesini yarattı.
Kendisi bir liberal olan Ludmig Erkard, Sombart'ın bir öğrencisi olarak; Müller - Armackl'la birlikte sistemin inşasını sağladı. Sosyal Liberal senteze dayalı sosyal piyasa sistemi, Almanya'da gerek orta - sağ; gerekse orta sol partilerin sistem tercihi olarak uygulandı.
Turgut Özal'ın klasik liberalizm ve ilkel kapitalizmi çağrıştıran yaklaşımı karşısında ben; 1980'lerden sonra çağdaş piyasa sistemini işleyişini ve kurumsallaşmasını araştırdım. Araştırmam beni; sosyal piyasa ekonomisine götürdü.
Bu yaptığım araştırmayı 1985 - 86'da tamamladım ve 1987'de Sosyal Piyasa Ekonomisi adıyla yayınladım. Bu kitapta da sosyal piyasa ekonomisinin Sosyal - Liberal senteze dayalı bir üçüncü yol olduğu vurgulandı.
Nihayet bu çalışmamın yan ürünü olan ve eşim Canan Erkan'ın Milliyet'ten ödül alan (1988) Sosyal Demokrat Ekonomik model nedir? Nasıl olmalıdır? adlı çalışması, Türk Sosyal Demokrasisini açıklamaya çalışır. Ekonomide Sosyal Demokrat Alternatif (1989) adıyla, Altın kitaplarda çıkan bu çalışmamız da sosyal liberal bir sentez ve sistem olarak konuya yaklaşır.
Kısacası, sosyal - liberal sentez veya liberal sosyal demokrasi yaklaşımı Türkiye'de yeni değildir.
Vurguladığım gibi CHP'nin 1998'deki yeni CHP programında bir senteze dayanır. Ancak Kemal Derviş'in şu anki pozisyonu, kavramın kitlelerle ve etkin ekonomi çevrelerine ulaşmasına hizmet etti.
"SOSYAL" KAVRAMI ÜRKÜNTÜ YARATMAMALI
Örneğin iş dünyasındaki bazı çevreler "sosyal" sıfatına kuşkuyla bakarken; Derviş'in bu kavramla kendini tanımlaması sayesinde bu kavramdan ürkmeye gerek olmadığı aksine çağdaş toplumun gereği olduğu ortaya çıkmıştır.
Yine krizler sürecindeki Türkiye'de bozulan sosyal dengelerin, toplumda yaptığı tahribat, sosyal içerikli bir piyasa sistemine olan ihtiyacı açıkça ortaya koydu.. Özellikle iş çevrelerinin anlaması gereken bir nokta; sosyal içerikli bir piyasa ekonomisinde KOBİ ve orta tabaka politikasının; güçlü bir toplum için gerekliliği artık anlaşılmış gözüküyor.
Son olarak vurgulamak istediğimiz önemli bir nokta şudur:
Türkiye'ye uyarlanacak yeni bir sosyalliberal sentez; batıdakinin aynısı olamaz.
- Çünkü Türkiye'nin, sosyal ve sınıfsal yapılanışı batıdan farklıdır.
- Türkiye'de kültürel doku, sınıf kültürü ve buradan kaynaklanan politik ideolojik kültür batıdan farklıdır.
- Türk toplumunda sınıf egemenliğinden çok, hep kişi egemenliği varolmuştur.
- Toplumsal örgütlenme ve işleyiş, madde odaklı olmaktan çok insan odaklıdır.
- Türk insanı, bireyci olmaktan çok sosyal bir kişiliğe sahiptir.
Batının bugüne kadar olan "liberal" ve "sosyal" söyleminde, sanayi toplumunun değer ve işleyişinin etkileri vardır. Oysa uygarlık bilgi çağının yapılanışını yaşıyor.
Bilgi çağının yapılanışı ve işleyişi sanayi uygarlığından farklı. Örneğin, eski sistemler, toprak ve sermayenin sahiplik ve kontrolü için, bireyciliği gerekli kılarken; bilginin kontrolü değil, paylaşılarak yayılması gerekli. Bu nedenle geleceğin toplumu, sosyal dayanışmacı, paylaşımcı, katılımcı, işbirliğini esas alan, sinerji yaratmaya yönelen bir yeni yapılanmadır. Bu özellikler nedeniyle Türkiye'nin sosyal dokusu, sanayi uygarlığından çok, bilgi uygarlığına daha kolay yönlendirilme şansına sahip. Bu açıdan, Türkiye batının terketmeye başladığı, sanayi uygarlığının, liberal sosyal sentezini değil; bilgi çağının sosyal liberal sentezini yakalamaya çalışmalı.
MUHAFAZAKAR KAFALAR
Her ikisinin içerik işleyişi ve örgütlemesi ise oldukça farklı. Türkiye'de sosyal demokrasi, kendi toplumunun tarihi, sosyal ve kültürel özellikleri ile; bilgi çağı teknolojilerinin şekillendirdiği yeni toplumsal yapının politikalarını ve sistemlerini getirmek zorunda. Bu yeni yapılanma, slogan ve yüzeysel yaklaşımlarla değil; köklü reformalarla gerçekleşebilir. Bu konuları "Bilgi Uygarlığı İçin Yeniden Yapılanma" (İmge) adlı kitabımda dile getirmeye çalıştım. Türk sosyal demokrasi hareketi, yeni bir sosyal - liberal sentez oluştururken, batıdan alacağı yönlendirici öğeler kadar ve hatta daha ağırlıklı olarak kendi sosyal doku ve toplumsal yapılanışını dikkate alarak yeni bir yapılanma için yeni toplumsal politikalar oluşturmak zorunda. Muhafazakar kafalar değişimi gerekli görmez.
Oysa yenilikçi ve ilerici düşünceler, geçmişin kalıplarından kendini kurtarabilirler.