* Fotoğraf: Joseph Fulgham / Pixabay
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), infaz düzenlemesine dair değerlendirme raporunu paylaştı.
Dernek, COVID-19 salgını ile birlikte çalışmaları hız kazanan ve pek çok kanunda değişiklik öngören yasa teklifinde, özellikle ceza indirimi dışında kalan hususlarla ilgili görüşlerini belirtti:
“Taslak metin incelendiğinde, hapishanelerde bulunma sürelerine etki eden koşullu salıverilme ile denetimli serbestlik gibi düzenlemelerin dışında mahpuslar için ciddi ifade özgürlüğü kısıtları ve çocuk mahpuslar bakımından ağırlaştırılmış koşullar oluşturabilecek pek çok düzenlemenin bulunduğu tespit edilmiştir.
“Teklifin gerekçesine bakıldığında da yapılması planlanan bazı değişikliklerin salgın durumu ile ilgisinin bulunmadığı, daha evvel gündeme getirilmesi düşünülen infaz paketinin çıkarılmaya çalışıldığı görülmektedir.”
TIKLAYIN - İnfaz Düzenlemesi Ne Getiriyor?
“Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 70 maddeden oluşuyor ve 11 farklı kanunda değişiklik öngörüyor. Cinsel suçlar, uyuşturucu suçları, kasten öldürme suçları, kadına karşı şiddet ve “terör suçları” yasa teklifinin kapsamı dışında bırakıldı.
TIKLAYIN - İnfaz Düzenlemesinde “Salgın” Kanunları
“Salgın şartlarında kabul edilemez bir tavır”
Raporda, denetimli serbestlik uygulamasında suç tipleri arasında ayrım yapılmasının eşitlik ilkesini ihlal ettiği belirtildi:
“Denetimli serbestlik sürelerinin hesaplanmasında ve bu sürelerin uygulanacağı suç gruplarında değişiklik önerilmektedir.
“Salgın dolayısıyla hapishanelerdeki hastalık/ölüm riski, mahpusların acilen güvenli yaşam alanlarına geçirilmesi çağrısını gündeme getirmiştir. Bu çağrının yanı sıra uzun süreden beri kapasite fazlalığının yarattığı hak ihlalleri, denetimli serbestlik sürelerinde yeniden bir düzenleme yapılması beklentisini doğurmuştur.
“Bu iki gündem ışığında, belirli suç tiplerini hariç tutularak denetimli serbestlik için yeni süreler önerilmektedir.
“Öneriye genel olarak bakıldığında özellikle acil durum yaratan salgın şartları altında suç tiplerinde bir ayrım yapılması, devletin kendi kurumlarında tutmakla yükümlü olduğu insanların yaşam haklarına ilişkin pozitif yükümlülüğünü yerine getirememeyi ve eşitlik ilkesini ihlal etmeyi planladığını göstermektedir.
“Yaşam hakkı, devlet önünde hiç kimsenin diğerinden daha öncelikli tutulamayacağı bir hak olmalıyken bu şekilde bir ayrıma gidilmesi, açıkça evrensel insan haklarına aykırıdır ve telafisi mümkün olmayan kayıplar yaratabilir.
“Bu önerinin önceki düzenlemelerden farklı olarak birtakım suç tiplerini hariç tutarken başka birtakım suç tiplerini hapishanelerde tutmakta ısrarcı olması, salgın şartları altında kabulü mümkün olmayan bir tavırdır. Bu düzenlemenin insan haklarını gözeten eşitlikçi bir bakış açısıyla yeniden şekillendirilmesi gerekmektedir.” (AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.