Pervizat, forumun önemini bianet'e değerlendirirken "Her türden görüşün yer alması ve söylemi belirlemesi açısından forum bir ilktir" dedi.
Pervizat "1. Akdeniz Kadınlara Yönelik Şiddet Forumu"nda, bir sonraki toplantısının daha geniş katılımlı olması; toplantılarda yazılacak deklarasyona STK, devlet ve akademisyenlerinde taraf olduğu tüm aktörlerin katılması alınan kararlarının alındığını söyledi.
Türkiye'den AKP Aydın Milletvekili Semiha Öyüş, Kadın Sorunları Genel Müdürü (KSGM) Esengül Civelek, Kadından sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun danışmanı Mehmet Şahin, STK Temsilcisi Ayşe Sargın ve kendisinin foruma katıldığını belirten Pervizat, forum sonucunda "Rabat Bildirgesi"nin yayımlandığını belirtti.
Pervizat, Uluslararası Kadınlara Yönelik Şiddet Günü'nü nedeniyle, Fas hükümetinin, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Kanada Uluslararası Gelişme Örgütü (CIDA) ile birlikte düzenlediği foruma; Cezayir, Mısır, Yunanistan, Ürdün, Lübnan, Libya, Fas, Filistin, İspanya, Suriye, Tunus, Türkiye ve Kanada'dan STK temsilcileri ve hükümet yetkilileri katıldığını açıkladı.
Akdeniz kadınının şiddetle başa çıkma yolları
Leyla Pervizat'ın, 23-25 Kasım 2005 tarihleri arasında gerçekleşen "1. Akdeniz Kadınlara Yönelik Şiddet Forumu" ile ilgili olarak verdiği bilgide şunlar yer aldı:
Derinlik ve ciddiyet nitelikleriyle öne çıkan forum, üç gün sürdü. Forum çerçevesinde sunulan bildirilerde, Akdeniz ülkelerinde hükümetler, yasama organları ve STK'ler arasında paylaşımcı yaklaşımın gerçekleştirilmesi istendi.
Akdeniz ülkelerinde, çok taraflı işbirliği sahalarının açılabilmesi için uzmanlıkların ele alındığı forumda yasal önlemler ve bilinçlendirme kampanyaları gibi korunma yöntemlerinde üzerinde duruldu.
Ayrıca, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağdurları için başa çıkma yöntemlerindeki başarılı deneyimlerden anlatıldığı tebliğler de forumun ilgi çeken çalışmaları oldu.
Rabat Bildirgesi'ni tüm ülkeler imzaladı
CIDA ve UNFPA'in yanı sıra, kadına yönelik şiddetle ilgili kurumlarıyla birlikte foruma katılan devletler, forum sonrası yayınlanan "Kadınlara ve Genç Kızlara Yönelik Şiddete İlişkin Rabat Bildirgesi"ni onaylayıp imzaladılar.
Rabat Bildirgesi'nin ilkeleri şöyle belirlendi:
* Kadınların ve genç kızların insan hakları, insan haklarının bir parçasını ve bir kısmını oluştururlar. Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet ciddi bir insan hakları ihlalidir ve insani gelişime engel oluşturur.
* Yaşam döngüsü aracılığıyla kadınlara ilişkin olan BM sözleşmelerinin, özellikle Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve Kadınlara Yönelik Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi'nin onaylanması, bunun yanı sıra kadın ve çocuk ticareti, kadınların politik hakları ve işyerindeki haklarına ilişkin sözleşmeler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve ayrıca bireyin ve toplumların İnsan Haklarına ilişkin bölgesel sözleşmeler toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelenin ana platformunu oluşturmaktadır.
* İnsan haklarına ilişkin uluslararası anlaşmalara bağlı kalmak, kadınların insan haklarını yanıtlamaya ve korumaya yönelik uluslararası politikalar ve toplumsal cinsiyete dayalı yasal ve kurumsal tedbirler benimsenmedikçe, kapsam açısından yetersiz olacaktır.
* Toplumsal Cinsiyet Temel Yaklaşımı kadınların politik, ekonomik, sosyal ve kültürel süreçlerle bütünleşmesinin öncelikli gerekliliğidir ve Binyıl Gelişme Hedeflerinin elde edilmesinde temel bir araçtır.
İkinci olarak katılımcılar aşağıdaki noktalara önem verirler:
* İnsanlığa karşı olarak değerlendirilmesine rağmen, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet olgusu, tüm düzeylerde ve farklı maddi, psikolojik ve ahlâki türleri çerçevesinde hâlâ geçerlidir.
* Akdeniz iki tarafındaki birçok ülkede son yıllarda bu konuya yönelik ilginin artmasına rağmen, ve bu ülkelerin bazılarında büyük başarılar elde edilmesine ve bu konuya yönelik olarak yasal, politik ve programlarda yer alan değişime ilişkin olumlu göstergelere rağmen, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin uygulanması ve ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın yok edilmesinin önünde hâlâ engeller bulunmaktadır.
* Özel ve kamu sektörlerinde erkek ve kadının eşitliği ilkesinin birçok ülkelerin yasama çerçevesine entegre edilmiş olmasına rağmen, bu anlaşmaları onaylamış olanlar açısından uluslararası anlaşmalara aykırı olacak şekilde, bu ülkeler hala kadınların çeşitli düzeylerde ve alanlardaki aşağı konumunu yansıtan yetersizliklerle karşı karşıya kalmaktadır.
* Bazı Akdeniz ülkelerinde geçerli olan bazı yasalara göre, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık hâlâ pekiştirilmekte ve kadınlar hala bütün haklarını kullanmaya yetkili olan insanlar olarak kabul edilmemektedirler;
* Birçok ülkelerde Toplumsal Cinsiyet Kurumsallaşması benimsenmiş olmasına rağmen, bu yaklaşımın ulusal politikalara ve planlara ve de programlara entegre edilmesinde hala bazı sınırlılıklar bulunmaktadır.
* Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede bazı anahtar alanlarda somut sonuçlar açısından gelişme elde edilmiş olan belirli ülkelerle, bu tür bir süreçte yalnızca yollarını bulmaya çabalayan başka ülkelerle ve işgal, silahlı çatışma, dinsel aşırılık da dahil, politik şiddet altında kadının bütün şiddet türlerinin mağduru olduğu başka ülkeler arasında farklılık bulunmaktadır. Filistin'deki İsrail işgali özellikle gündeme gelmiştir.
Üçüncü olarak katılımcılar aşağıdakilerin yerine getirilmesini isterler:
* CEDAW sözleşmesine ilişkin bütün çekincelerin kaldırılması ve bu sözleşmeye eklenen Ek Protokolün ve Kadınlara Yönelik şiddetin Ortadan Kaldırılmasına ilişkin Uluslararası Paktın onaylanması,
* Kadınlarla ilgili ILO sözleşmelerinin onaylanması,
* Erkek ve kadın eşitliği ilkesine dayalı ulusal politikaların oluşturulması.
* Dördüncü olarak katılımcılar aşağıdaki noktalar üzerinde ısrar ederler:
* Kadınlara ve genç kızlara yönelik şiddetin özel bir konu olarak değerlendirilmeyip, bunun toplum üzerinde yaptığı olumsuz etki nedeniyle bütün toplumu ilgilendiren kamu yararına ilişkin bir konu olarak ve kadınların Gelişime bütünüyle ve erkeklerle eşit temelde katılımını önleyen bir olgu olarak görülmesi,
* Ulusal yasaların ilgili uluslararası sözleşmelerle uyumlu hâle getirilmesi gerekliliği,
* Her türlü toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ulusal yasaların ve bunlarla birlikte gerekli mekanizmalarla desteklenen pratik tedbirlerin kabul edilmesi;
* Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin tehlikelerine, ve özellikle sağlık ve üreme sağlığına ilişkin bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmesinin gerekliliği;
* İhtiyaç duyan bölgeler ve gruplar ve özellikle kırsal kesimdeki kadınlar ve genç kızlar ve özel ihtiyaçları olanlar göz önünde bulundurularak Gelişme Planlarında Toplumsal Cinsiyetin öncelikli konulardan birini oluşturmasına ilişkin ulusal stratejiler oluşturulması,
*Okul müfredatlarının gözden geçirilmesi ve bunların kadınların imajını lekeleyen her şeyden temizlenmesi,
* Kadınların ve erkeklerin rollerine ilişkin bütün önyargı ve klişelerle mücadelede toplumu bilinçlendirmeyi, medyada, iletişim araçlarında ve yayınlarda kadınların imajını iyileştirmeyi ve bunun yanı sıra hoşgörü değerlerinin güçlendirilmesi ve her türlü ayrımcılığın reddedilmesini amaçlayan medya programlarının yoğunlaştırılması,
* Medya haberlerinin toplumsal cinsiyete dayalı şiddet görüş açısıyla gözden geçirilmesi ve izlenmesi için gerekli mekanizma ve araçların oluşturulması,
* Derneklerin ve STK'lerin rollerinin desteklenmesi ve bunların ulusal vizyonların, politikaların ve programların oluşturulmasında, uygulanmasında ve değerlendirilmesinde gerekli ortaklar olarak görülmesi,
* Danışma Merkezlerinin, Psikolojik Destek ve Yasal Rehberlik Merkezlerinin ve sığınakların rolünün, bütün aşamalarda tam izlemeyi güvence altına alan uygun mekanizmalarla güçlendirilmesi yoluyla toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağduru kadın ve genç kızların bakımının iyileştirilmesi,
* Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağduru kadın ve genç kızlarla çalışan sağlık çalışanlar, doktorlar ve psikologlar, yargıçlar, avukatlar, polis güçleri, danışmanlar, idareci ve personel, sosyal hizmet görevlileri ve cemaat ve dinsel rehberler gibi ilgili tüm kesimler için ulusal özel eğitim programlarının oluşturulması,
* Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin bilgi toplamak için, dokümantasyon, analiz, izleme için uygun mekanizmalar ve metodolojiye sahip ulusal bir mekanizmanın oluşturulması ve, toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti teşhis etmek ve yanıtlamak için bilinçlendirme ve maddi kaynak bulma çabalarının güçlendirilmesi yoluyla bilimsel araştırmanın teşvik edilmesi,
* Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet hakkında bilincin ve bu konuyu yanıtlamaya ayrılan maddi kaynakların arttırılması için bunun neden olduğu ekonomik ve maddi kaybın belirlenmesine yönelik girişimlerde bulunulması,
* İsrail işgalinin neden olduğu şiddetin mağduru kadınların korunması için her türlü yardımın sunulması.
Son olarak Akdeniz Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet Forumu'nun katılımcıları yukarıda sözü edilen tavsiyeler ve iyi uygulamalar ve bunların yanı sıra toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin Stratejik Eylem Planı'yla ilgili bilgi alışverişinde bulunmak için katılımcı devletler arasında toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin, UNFPA ile işbirliği içinde çalışacak, bir Akdeniz ağının oluşturulmasını önerirler.(AD)