Ağırlıklı olarak güvenlik ve politikalarının konuşulduğu etkinlikte, Yunanistan'dan Helsinki Monitor temsilcisi Panayote Dimitras, Yunanistan ve Bulgaristan'da azınlıklara karşı uygulamalara dikkat çekerken, Keele Üniversitesi'nden Lily Hamourtziadou, ders kitapları ve yayınlardaki düşmanlığa dair ifadelere dikkat çekti.
BİA2 İfade Özgürlüğü ve Bağımsız Gazetecilik İzleme Masası Yönetmeni Erol Önderoğlu ise güvenlik gerekçesiyle Türkiye'de geçmişte yaşanan basın özgürlüğüne yönelik uygulamalara değindi ve 2002'den bu yana yaşanan reform süreçlerini aktardı.
Koç : "Yunanistan'ın Şampiyonluğuna sevindik"
Keele Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi ve Avrupa Araştırmalar Programı müdürü Bülent Gökay'ın düzenlediği etkinliğe, Kingston Üniversitesi öğretim üyesi Vassilis Fouskas, Türkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Genel Müdürü, Emekli Albay Atilla Sandıklı, ve Fransa'dan World Turcs Union girişimcilerinden Erol Koç katıldı.
Toplantıya Fransa'dan katılan Erol Koç, toplantının ilk gününde, dünyada bütün toplumların güvenlik denilen sorunla meşgul olduğuna dikkat çekerek AB'nin Akdeniz'de yeni güvenlik stratejisine gitmesi gerektiğini savundu.
Koç, bunda Yunanistan ve Türkiye'nin büyük avantajlar sağlayabileceğine ifade ederek, Türkiye'de komşu Yunanistan ile ilişkilerde yakınlaşma yaşandığını, buna örnek olarak da, Yunanistan'ın Avrupa Futbol maçlarında Şampiyonluğunun Türkiye'de büyük sevinçle karşılanmasını gösterdi.
Pleasch : "NATO silah programı zarar verdi"
Toplantıya Londra'dan katılan Dan Pleasch ise, "Uluslararası Sivil toplum ve Çatışmayı Erken Uyarma ve Önleme" başlıklı konuşmasında, NATO'nun Şelale Programı ile Yunanistan ve Türkiye'ye binlerce silah kaydırmasının geçmişte her iki topluma da büyük zarar verdiğini savundu.
Bağımsız sivil toplum örgütlerinin ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının silah denetimi ve silahsızlanma konularında uluslararası stratejilere müdahale etmede etkili olabileceğine inandığını ifade eden Pleasch, eski ABD Başkanı Bill Clinton'un, John F. Kenedy'nin kurduğu Silah Kontrol Ajansı'nı kapattığını hatırlattı.
Sandıklı : "Çiller Orduyu kullandı"
"Küresel Terör ve Güvenlik" konusunda düşüncelerini dile getiren Atilla Sandıklı, geçmişte Yunanistan ile Türkiye arasında tansiyonun tesadüf olmadığını açıklayarak buna örnekler verdi.
Geçmişte Yunanistan'ın AB'ye üyeliğini ve Kıbrıs'ı kullanarak Türkiye'den taleplerini daha güçlü şekilde ifade etmeye başladığı sırada Türkiye'nin de hem AB hem Kıbrıs hem de Yunanistan'a tepkisel davranışlar geliştirdiğini hatırlattı. Sandıklı, "Bu tutumun yapıcı olmadığını biz Türkiye'de çokça tartıştık" dedi.
Kardak Krizi'nin bu tutumun değiştirilmesi arayışlarını hızlandırdığını açıklayan Sandıklı, "Kardak gibi sorunlar kısır çekişmeden kaynaklandı. 1974'ten sonra ilişkiler 'birbirimize nasıl problem yaratabiliriz' üzerinde yoğunlaştırıldı" diye konuştu.
Sandıklı, bir dinleyicinin "Tansu Çiller kendi rejimini sağlamlaştırmak için Kardak'ta orduyu kullandı" tespitine katıldığını da belirtti.
Fouskas : "Annan planı emperyalist"
Kingston Üniversitesi'nden Fouskas ise, Annan Planı'nın biraz da emperyalist bir tarafı bulunduğunu belirterek, 9 bin sayfalık plan metninin çok büyük bir bölümünün İngiliz hava üssünün, Fransız kara parçasının nasıl korunacağı konusuna ayrıldığını savundu. Fouskas, Annan Planı'nı güvenlik açısından çok silik bulduğunu söyledi.
"Hangi Güvenlik?" başlıklı oturumda konuşan Yunanistan Helsinki Monitor temsilcisi Dimitras ise, güvenlik endişelerinin Yunanistan'da azınlıklara çok zarar verdiğini bildirdi. Dimitras, Yunanistan ile Türkiye arasındaki yumuşamanın azınlıklara da yansıdığını bildirdi.
Dimitras : "Türk kökenlilere tam saygı"
Dimitras, Batı Trakya'da örgütlenmeye başlayan Türk kökenlilerin geçmişe göre daha iyi durumda oldukları ancak tansiyonun tam olarak düşmesinin bu toplumun değerlerine tam olarak saygı gösterilmesi ile mümkün olabileceğine dikkat çekti. Dimitras, Bulgaristan'da Pomaklara baskı yapıldığını da söyledi.
Dimitras'tan sonra söz alan Önderoğlu, Türkiye'de 1980 Askeri darbesi ve Olağanüstü Hal Bölgesi'nde (OHAL) uygulamasının diğer özgürlüklerin yanı sıra, ifade ve basın özgürlüğüne zarar verdiğini savundu.
Önderoğlu, hapsedilen onlarca gazetecinin çıkarılan üç Şartlı Af Yasası ile tahliye olduklarını, OHAL rejiminin kaldırılmasının ağır ihlallere son verdiğini ifade etti.
Önderoğlu : "Yasa eksik, uygulamada problem"
2002'de Uyum paketleriyle basın ve ifade özgürlüğü alanında iyileştirmelere gidildiği ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kaldırıldığını açıklayan Önderoğlu, reformlarla basın ile ilişkilerini yeniden düzenlemeye çalışan ordunun, periyodik basın toplantısı düzenlediğini, ancak etkinliklerine İslamcı, sol ve Kürt basınını davet etmediğini savundu.
Yerel ve bölgesel medyanın "Türkçe dışında yayın" yapamadıklarını, TRT'nin bu dillerde yayına başladığını belirten Önderoğlu, Milli Gazete eski yazarı Hakan Albayrak'ın halen hapiste bulunduğunu belirterek uygulamalardaki sıkıntılara Fikret Başkaya'nın kitap davasını örnek gösterdi.
Hamourtziadou : "Düşmanlık ders kitaplarında"
Keele Üniversitesi'nden Lily Hamourtziadou ise, Yunanistan'daki yayın ve ders kitaplarında "düşman" kavramının nasıl işlendiğine örnekler verdi ve bu yaklaşımın her iki ülkede rastlandığına dikkat çekti. (EÖ/YS)