Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) Tarım 2016 raporunu yayınladı.
Geçen yılın “tarımda iflasın ilan edildiği yıl” olarak nitelendiği raporda, mevcut tarım politikaları eleştirildi, Milli Tarım Projesi bir “oyalama” olarak değerlendirildi.
“Türkiye tarımını iflasa taşıyan uygulanan neoliberal politikalardır. Açıklanan Milli Tarım Projesi’nin Türkiye tarımını çekildiği girdaptan çıkarması mümkün değildir. Milli Tarım Projesi sadece oyalama, sorunu halının altına süpürmedir. Öteleme bile değildir.
“Bu nedenle tarımda uygulanan neoliberal tarım politikalar derhal terk edilmelidir. Kamu, tüm tarım örgütleri ve hak arama örgütü olan üretim bazında kurulmuş Çiftçi Sendikaları bir araya gelerek bağımsız, demokratik, sosyal bir tarım programıyla Gıda Egemenliği’nin/bağımsızlığının yeniden ele geçirilmesi çalışmaları başlatılmalıdır.”
İndirim şirketlere yaradı
Raporda anahatlarıyla şu noktalara değinildi...
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tarım sektörü birinci ve ikinci çeyreklerde yüzde 5,6; 3. çeyreğinde yüzde 7,7 küçüldü. Dördüncü çeyreğinin de benzer olacağı beklenmektedir.
*2016 yılının ithalattaki durum: Toplam 14,3 milyar dolarlık tarım ve gıda ürünü ithal edildi. (Ocak-Kasım dönemi)
*Gübrede yüzde 18, yemde yüzde 8 olan katma değer vergisi yüzde 1'e indirildi. İndirimin çiftçiye bir yararı olmadı. Karar sonrasında yem ve gübre şirketleri indirim oranında yem ve gübreye zam yaptı. Çiftçi yerine şirketler KDV indiriminden yararlanandı.
*Süt alımı yapan şirketler, 2016’da Ulusal Süt Konseyi'nin belirlediği ve tavsiye niteliği taşıyan referans fiyatın altına dahi indi.
Çiğ süt fiyatları daha fazla düşmesin diye Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) müdahale etti. Üretici örgütleri tarafından piyasadan çekilen arz fazlası sütü işledi. Süt tozuna dönüştürdü. Fakat süt tozunu ESK’ya satan üretici bu kez elde ettikleri kremayı satamadı. Bu nedenle birçok hayvan yetiştiricisi anaç hayvanlarını kesime göndermek zorunda kaldı.
*Devlet aracılığıyla 2016’da ithal edilen hayvan sayısı 670 bine ulaştı.
Dışa bağımlılık
*Tarımsal girdilerde dışa bağımlılığımız sürüyor. Doların TL karşısında her değer yükselişi tarımsal girdi fiyatlarını otomatik olarak artırıyor.
*2016 yılında tarıma 11,6 milyar lira destek verildi. Ancak bazı destekler kaldırıldı, birçok destek oranı düşürüldü.
*2018’den itibaren çiftçileri tohum şirketlerine mahkûm edecek olan sertifikalı tohumun dışında tohumlara teşvik verilmeyeceği kararlaştırıldı. Gıda Egemenliği’nin/bağımsızlığının kaybolmasına neden olacak tohuma şirketlerin egemen kılınması politikaları tarımda yeni derin sorunlar sayfasını açacaktır.
*Başta Ege bölgesi olmak üzere birçok bölgede Rüzgâr Enerji Santralleri (RES), Jeotermal Elektrik Santralleri (JES), tüm bölgeleri kapsayan HES’ler, bütün ovaları katledecek termik santraller, nükleer santraller ile maden aramalar hız kesmedi. Artarak devam etti. Enerji kaynaklı iklim istikrarsızlığı başta üzüm üreticileri olmak üzere birçok çiftçiyi olumsuz biçimde etkiledi.
Savaş hali
*Yaşanan savaş hali nedeniyle komşu ülkelere ihracat yapılamaz oldu. Bu durum çiftçilerin ekonomik kayıplar yaşamasına neden oldu. Irak ve Suriye başta olmak üzere Ortadoğu pazarında sıkıntılar sürüyor.
Uçak düşürme olayı sonrası (2015 Kasım), Rusya, 1 Ocak 2016’da yaş meyve ve sebze ürünlerine yönelik yasak başlattı. Çiftçilerin 2015 yılındaki 167 milyon dolar olan domates ihracatı 93 milyar dolarda kaldı.
Savaş durumundan domates üreticilerinin yanı sıra biber, salatalık, kabak üreticileri de olumsuz etkilendi. Ayrıca üzümde 20 milyon dolar, 148 bin dolar, limonda 4 milyon 762 bin dolar, salatalıkta 3 milyon 865 bin dolarlık kayıp yaşandı. (YY)
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.