Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi, 26-29 Nisan’da 81 ilde, 2 bin 222 görüşme ile yatığı Türkiye Siyaset Araştırması’nın sonuçlarını sosyal medyadan açıkladı. Araştırmanın güven aralığı yüzde 95, hata payı +/-2 olarak açıklandı.
“Türkiye’nin sorunlarını hangi parti çözer?” sorusu
Yöneylem Araştırma Genel Koordinatörü Doç. Dr. Deniz Kömürcü, X hesabından yaptığı paylaşımda, araştırmanın ortaya koyduğu üç önemli bulgu, bir de soru olduğunu söyledi:
“31 Mart yerel seçimleri sonuçlandığında CHP’nin Türkiye’nin birinci partisi olduğunu gördük, ancak bunun kalıcı bir gelişme mi yoksa yerel seçimin kendi dinamiklerinden kaynaklanan geçici bir yükseliş mi olduğu konusunda şüphelerimiz vardı.
31 Mart’ın üzerinden yaklaşık bir ay geçtikten sonra seçmenlere olası bir milletvekilliği seçimindeki parti tercihleri sorulduğunda CHP’nin hâlâ birinci parti olarak çıkıyor olması önemli. Kuşkusuz bunun hâlâ geçici bir durum olma ihtimali var, o yüzden aydan aya heyecanlar yaşamak yerine orta-uzun vadeli trendi incelemek, bunun yıl boyu devam edip etmeyeceğini takip etmek gerekir.
Bu araştırma, 31 Mart yerel seçim sonuçlarının işaret ettiği siyasi iklim değişikliğinin hayali değil, gerçek olduğunu gösteriyor.
Burada iki önemli bulgu var: Birincisi, seçmenlere sorulan “Türkiye’nin sorunlarını hangi parti çözer?” sorusuna hemen her araştırmada yüzde 40 civarında (31 Mart öncesi son araştırmada yüzde 42) “hiçbiri” yanıtı gelir, CHP diyenlerin oranı da bu partiye oy verenlerin oldukça altında olurdu. Şimdi Nisan sonu itibariyle Türkiye’nin sorunlarını hiçbir parti çözemez diyenler yüzde 29’a gerilemiş, CHP diyenler yüzde 28’e yükselmiş durumda. Ve CHP ilk kez Türkiye’nin sorunlarını çözecek parti sıralamasında birinci sırada.
“Seçmenler umutlu olduğunu söylüyor”
Bir diğer önemli gösterge de seçmenlerin siyasi konular hakkındaki genel hissiyatının değişmiş olması. Eylül 2023’te siyaset hakkında düşündüğünde kendini bıkkın, çaresiz ve/veya öfkeli hissedenlerin oranı yüzde 75; umutlu ve/veya heyecanlı hissedenlerin oranı yüzde 20’nin biraz üzerindeydi. Muhalif seçmenler (CHP, İYİP, YSP, TİP) yüzde 90’ın üzerinde oranlarda bıkkın, çaresiz ve/veya öfkeli hissediyordu.
Bugün itibariyle tüm seçmenler genelinde söz konusu negatif hissiyat yüzde 31’e gerilemiş, umutlu ve/veya heyecanlı olanlar yüzde 55’e yükselmiş durumda. 14 Mayıs’ta CHP’ye oy verip hayal kırıklığına uğramış o seçmenler bugün yüzde 79 oranında heyecanlı ve/veya umutlu olduğunu söylüyor.
“En büyük kaybeden AKP”
31 Mart seçimlerinin en büyük kaybedeni kuşkusuz AKP. En merak edilen konu da AKP’deki erimenin bu partiye tepki gösteren seçmeninin sandığa gitmemesi ya da geçersiz oy kullanmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığıydı. Bu merakın arkasında yatan motivasyon, AKP’den CHP’ye oy geçişi olup olmadığı, başka bir deyişle 31 Mart’ın 4 yıl sonra (belki daha önce) gerçekleşecek bir iktidar değişikliğinin işareti olup olmadığına dair sorgulamaydı.
Şimdi görüyoruz ki 14 Mayıs 2023’te AKP’ye oy veren 10 seçmenden 3’ü, 31 Mart’ta AKP adaylarını desteklememiş.
Yine aynı tarihte Erdoğan’a oy vermiş olanların yüzde 65’i 31 Mart’ta Cumhur İttifakı adaylarını desteklemiş, yani yüzde 30-35’lik bir fire var.
Bu firenin üçte biri oy kullanmamayı tercih edenlerden (yüzde 11), üçte biri CHP’ye oy verenlerden (yüzde 12), üçte biri de diğer partilere, özellikle de Yeniden Refah’a oy verenlerden (yüzde 7) oluşuyor.
Dolayısıyla şunu artık daha rahat bir biçimde söyleyebiliriz ki 31 Mart’ta ortaya çıkan sonuç sadece Cumhur İttifakı seçmeninin sandığa gitmemesiyle açıklanamaz.”
“Kutuplaşmanın etkisi azalıyor mu?”
Doç. Dr. Deniz Kömürcü, araştırmanın sonuçlarından ortaya çıkan sorularını da şöyle sıraladı:
“Bu da bizi esas sorumuza getiriyor: Türkiye’de kutuplaşmanın etkisi azalıyor mu? Kutuplar arası oy geçişliliği hızlandı mı? Kemikleşen seçmen blokları geçerliliğini yitiriyor mu? Bu, bir seçim ya da birkaç araştırmayla yanıtlanabilecek bir soru değil, ama en azından artık elimizde bu soruyu sormamızı anlamlı kılacak kadar veri var.”
(AS)