CHP İstanbul Milletvekili Avukat Sera Kadıgil, kadın sığınaklarının sorunlarını Meclis gündemine taşıdı.
Kadıgil, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde sığınma evinde kalan bir kadının yaşadıklarını detaylıca anlatan Kadıgil, önergesinde şöyle dedi:
“Tarafımıza gelen şikâyetlere göre, ölümle tehdit edildiği için bir sığınma evine yerleştirilen kadın vatandaşımız sağlık problemleri nedeniyle ambulans ile götürüldüğü hastanede yanında refakatçi/görevli olmadan bırakılmış ve kendisine sığınma evine geri dönebilmek için ya toplu taşımayı kullanması ya da hastane polisinden yardım istemesi söylenmiştir.
“Yaptığımız araştırma neticesinde ise sığınma evinde kalan mağdur kadınların hastaneye götürülmeleri halinde toplu taşımayla veya hastane polislerinin yardımıyla dönüş yapmalarının sıklıkla kullanılan bir yöntem olduğu iddiası hem mağdur anlatımlarıyla ve hem de kolluk güçlerince ifade edilmiştir.
'Potansiyel faile, mağdurun yerini ifşa ederek mi koruyacaksınız?'
“Sağlık Bakanlığının MHRS- 182- Randevu Al- e-nabız vb. mobil uygulamalarıyla, aile bireylerine bakmakla yükümlü olan kişinin, diğer aile bireylerinin sağlık işlemlerini takip edebilmesi sağlandı.
“Fakat kadın sığınma evinde özellikle çocuklarıyla kalan ya da koruma altına alınan mağdurların sağlık işlemleriyle ilgili sürecin çoğu zaman tehdit unsuru olan kişi (baba) tarafından görülebilmesi, bir anlamda mağdurun yerinin ifşası anlamına gelmektedir. Yaptığımız görüşmelerde bu durumun, telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açmakta olduğu tespit edildi.
“Söz konusu durumlarda, tedbir ve gizlilik kararlarının titizlikle yürütmemesi nedeniyle kurumlar arası koordinasyonsuzluktan kaynaklı “ifşa” vakaları, tesadüfi olarak orada bulunan ve korunan kadının takipçisi olan memurların kişisel gayretiyle engellenebiliyor.
“İstanbul Sözleşmesi’nin devlete yüklediği sorumluklar kapsamında önleyici, koruyucu tedbirlerin ve gizlilik yeterince titizlikle yapılmadığı, 6284 Sayılı Kanunun layığıyla uygulanmadığı ve devlet kurumları arasında tedbir önlemlerinin gereği için koordinasyonun sağlanmadığı görülüyor.”
Kadıgil’in bazı soruları şöyle:
*Sığınma Evlerinde kalan kadınların bir yerden bir yere nakilleri için uygulanan prosedür nedir?
*Sığınma evlerine, kadınların hastane, adliye ve diğer devlet kurumlarıyla ilgili ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılması amacıyla araç tahsis ediliyor mu?
*Koruma altına alınarak sığınma evine yerleştirilen kadınların nakil işlemleri sırasında kolluk kuvvetlerinin tedbir alması için İçişleri Bakanlığı’yla gerekli koordinasyon nasıl yapılıyor mu?
*Mağdurların bu tür ihtiyaçlarını toplu taşıma veya bulundukları yerdeki polisten yardım talep ederek gidermeye çalışması “yöntemi” Bakanlığınızın bilgisi dâhilinde midir?
*Sığınma evine yerleştirilen ölüm tehdidi altındaki bir kadının yanında görevli olmadan ve gerekli koruyucu önlemler alınmadan hastaneye götürülmesinin doğurabileceği olası riskler hesaplandı mı?
*E-Yönetişim’de kadın ve çocukların can güvenliğini riske atacak sistem ihmallerini gidermek, bu tür konuları kamu görevlilerinin ve sığınma evi çalışanlarının dikkat ve inisiyatifine bırakmamak için ne tür bir önlem alacaksınız?
*Son 5 yıl içinde sığınma evlerinin ifşa olduğunu gösteren kaç vaka yaşanmıştır? Koruma altında kaç kadın şiddete uğramış ya da öldürüldü?
*"130 bin makam aracı olan Türkiye'de, 145 sığınma evlerine tek bir araç tahsis edilemiyor mu?" (EMK)
*Fotoğraf: Anadolu Ajansı