ÇHD, adının Eyüp Beyaz olduğu açıklanan kişinin "etkisiz hale getirilmiş ve fiilen kolluğun elinde bulunduğu sırada" öldürülmesine dikkat çekti. "Üzerinde bomba bulunduğu 'zannedilen' bir kişiye bu şekilde ateş edilmesi, kamunun güvenliğini koruyacak bir davranış değildir" dedi.
Dernek, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in "istihbaratımız vardı, bekliyorduk" yönündeki beyanatının da, olayın "telaş, panik, meslekte emniyetsizlik" gibi gerekçelerle açıklanamayacağını gösterdiğini vurguladı.
Soruşturmanın sağlığı için olaya karışan kolluk personelinin geçici olarak görevden el çektirilmesi, otopside bağımsız hekim, kriminal incelemede bağımsız bilirkişi bulunması gerektiğini belirtti.
ÇHD'nin açıklamasının tam metni şöyle:
"01 Temmuz 2005 tarihinde Adalet Bakanlığı önünde meydana gelen olay, kolluğun adli veya idari görevleri sırasında "aşırı güç kullanma eğiliminin" geldiği son ve kabul edilemez noktayı göstermektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun, kolluğun işlem ve davranışlarını hakim denetimine alma ve yasal belirlilik içerisinde tutma girişiminin, 31 Mayıs 2005 tarihli bir değişiklik paketi ile adeta, bir 'kolluk operasyonu' havasında ortadan kaldırılması, bu eğilimin münferit değil sistemli bir kolluk politikasına işaret ettiğini göstermektedir.
Kimliği Eyüp BEYAZ olarak açıklanan kişiye yönelik kolluk davranışı açıkça aşırı güç kullanımı ve yargısız infazdır. Henüz ayrıntıları bilinmemekle birlikte, yapılan açıklama çerçevesinde olayın başlangıcında kişinin üzerinde bir bomba bulunduğu kabul edilerek;
* Elleri arkadan kelepçelenmiş,
* Fünyesi ateş aldığı halde patlamayarak bombası devre dışı kalmış,
* Açık ve etrafı boşaltılabilir bir alana çıkmış veya çıkartılmış,
* Ayağından vurularak yere düşürülmüş, hareket kabiliyeti sınırlanmış, dolayısı ile etkisiz hale getirilmiş bir kişinin;
'Başına, yakın mesafeden, uzun namlulu veya yüksek kinetik güç taşıyan silahlarla' birden fazla defa ateş edilerek öldürülmesi yargısız infazdır.
Olayın meydana geliş biçiminden açıkça anlaşılacağı gibi Eyüp BEYAZ, yakalandıktan sonra, yani hukuken 'gözaltında' ve fiilen kolluğun elinde bulunduğu sırada öldürülmüştür. Bu açıkça 'aşırı güç kullanımıdır'; 'yargısız infazdır' ve suçtur. Elleri arkadan kelepçeli olarak binadan çıkması veya çıkartılmasına ilişkin hayatın olağan akışına uymayan durum, böyle bir sonucun kolluk tarafından 'istendiği' yahut 'yaratılmaya çalışıldığı' izlenimini uyandırmaktadır.
Adalet Bakanı tarafından bugün saat 14:00 civarında yapılan açıklamada belirtilen 'istihbaratımız vardı, bekliyorduk' beyanı, kolluğun 'telaş, panik, meslekte ehliyetsizlik' gibi gerekçelere sığınamayacağının en önemli kanıtıdır. Bakana göre 'bombalı' bir kişi beklenmektedir, gelmiştir, yakalanmıştır, kelepçelenmiştir ve kolluğun elinde öldürülmüştür.
Bunun hiçbir hukuk devletinde kabulü mümkün değildir. Tartışmanın; 'bombanın yarattığı veya yaratacağı' tehlike üzerine yoğunlaştırılması olaydaki bu en önemli tehdidin gözden kaçırılmasına neden olacaktır. Kaldı ki ateş eden kolluk görevlilerinin eylemlerinin tür ve yoğunluğunun 'kolluk personelinin veya kamunun güvenliği' amacına yönelmediği son derece açıktır. Gerçekte üzerinde bomba bulunduğu 'zannedilen' bir kişiye bu şekilde ateş edilmesi, kamunun güvenliğini koruyacak bir davranış biçimi değildir.
Adalet bakanlığı önünde meydana gelen olayın, siyasal-sosyal neden ve sonuçları elbette ayrıca değerlendirilebilir. Ancak bu olayda hukuksal olarak konuşulması gereken; kolluğun aşırı güç kullanımı ve yargısız infazıdır.
* Söz konusu olaya karışan tüm kolluk personeli geçici olarak işten el çektirilmeli, silahları tespit edilerek zapt edilmelidir. Kriminal incelemelerin olayda taraf olan kolluğun kriminal merkezlerinde yapılması engellenmeli ve bağımsız bilirkişi kullanılmalıdır.
* Söz konusu kolluğun sevk ve idaresinden, görevlendirilmesinden ve eğitiminden sorumlu tüm kolluk amirleri soruşturma sonuna kadar işten el çektirilmeli, soruşturmaya müdahaleleri engellenmelidir.
* Maktulün otopsisi, sadece ölüm nedeninin değil, 'hareket kabiliyetini sınırlayarak kendisini etkisiz hale getiren' yaralanmaların sırasını da belirleyerek ölüm anındaki hareket kabiliyetinin tespitini sağlayacak biçimde ayrıntılı yapılmalıdır. Otopside bağımsız hekim bulundurulmalıdır.
* Olaya ilişkin tüm görüntü ve ses kayıtları, bozulma, değiştirilme ve müdahale ihtimaline karşı bugün derhal zaptedilmelidir.
Olaya ilişkin resmi ve gayri resmi açıklamalarda, kolluğun aşırı güç kullanımını ve yargısız infazı mazur göstererek ört-bas etmeye çalışan tutum terk edilmelidir.
Yaşam ve kişi güvenliği hakları, anayasal haklar ve özgürlükler rejiminin temelidir. Kolluğun silah kullanma yetkisinin sınırları yasa ile çizilmiştir ve bu yasal çerçeveyi her ne amaçla olursa olsun esnetmeye çalışmak ateşle oynamaktır.
Kolluğun aşırı güç, yasadışı şiddet ve yargısız infaz eğilimi ile mücadele edilmemesinin, kolluk tarafından sağlandığı varsayılan kamu güvenliği ve kişi özgürlüklerinin, tarih boyunca yine bizzat kolluk eliyle ortadan kaldırılması sonucunu yarattığı unutulmamalıdır." (TK)