Hükümlüler hakkında TCK'nin 159. maddesi uyarınca, "Hükümetin, Adalet Bakanlığının ve adliyenin manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif etmek" suçundan açılan davanın iddianamesinde, kimlikleri belirtilerek subayların cezaevine girdikleri kabul edildi ve uygulamanın savcı izniyle olduğu belirtildi.Olayla ilgili olarak tutuklu Veli Özdemir'in avukatı Ercan Kanar'ın yaptığı suç duyurusuna da takipsizlik kararı verildi.
2 Nisanda başlayan yargılama, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için ileri bir tarihe ertelendi.
Hukukçular ise cezaevinde sorgu yapılmasının ve itirafçılık dayatmasının hukuk dışı olduğunu ve buna izin veren kişilerin soruşturulması gerektiğini söyledi.
JİTEM cezaevinde
Avukatının verdiği bilgiye göre, yasa dışı örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan ve 29 Ocakta Tekirdağ F Tipi Cezeavi'ne konulan Veli Özdemir, ertesi gün cezaevi müdürü tarafından çağrıldığı söylenerek hücresinden çıkarıldı. Avukat görüş odasına götürülen Özdemir, burada kendilerini JİTEM görevlisi olarak tanıtan ve Tokat'tan geldiklerini söyleyen sivil giyimli iki subayın karşısında buldu.
Özdemir'i sorgulayan ve itirafçılık yapmaya zorlayan bu kişiler öneriyi reddeden tutukluyu tehdit ettikten sonra gitti.
Avukatından suç duyurusu
Özdemir aynı gün görüştüğü avukatı Ercan Kanar vasıtasıyla suç duyurusunda bulundu.
Kanar dilekçesinde, "resmi veya gayri resmi hiç kimsenin bir tutukluyu cezaevinde sorgulamaya ve tehdit etmeye hakkı yoktur. Bir tutuklunun sorgulaması ancak yargıç tarafından ve yargılamaya ait usül ve mekan ortamında yapılır. Cezaevi müdürünün bilgisi dahilinde, tehditle ve JİTEM adına böyle bir uygulamanın olması F tipi Cezaevlerinde bulunan mahkumların yaşamına ve güvenliğine yönelik bir saldırı ve tehdittir" dedi.
Tutuklulardan da suç duyurusu
Kanar, keyfi muamele, görevi kötüye kullanma, tehdit ve kötü muamele iddialarıyla soruşturma başlatılarak hukuk dışı bu uygulamaya göz yuman cezaevi idaresi ile JİTEM mensubu oldukları öne sürülen subaylar hakkında yargılama talep etti. Olaydan bir hafta sonra aynı cezaevinde tutuklu bulunan 9 hükümlü de aynı gerekçelerle suç duyurusunda bulundu.
Savcı izin verdi gerekçesi
Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığınca, Kanar'ın suç duyurusu ile ilgili soruşturmada, adlarının binbaşı Osman Aksu ve astsubay İlker Akın olduğu tespit edilen jandarma görevlilerinin Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı başvuruda bulunarak tutuklu Özdemir ile görüşme talep ettikleri belirtildi.
Başsavcılık soruşturmasında göre, cezaevi savcısının talebe olumlu yanıt vererek dilekçeyi aynı gün cezaevi müdürlüğüne havale ettiği kaydedilerek şöyle denildi:
* İki asker cezaevi avukat görüş odasına ikinci müdür Ali Orhan Köse ile gitmiş, müdür ve iki infaz koruma memuru kapının önünde beklemiştir.
* Görüşme sırasında kapı kilitlenmemiş ve bu nedenle Özdemir'e kötü muamele yapılmadığı ve atılı suçları işlemedikleri anlaşılmıştır."
Bu gerekçelerle 7 Mart 2003'te verilen takipsizlik kararına Kanar'ın itirazı da reddedildi. Bunun üzerine Kanar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
Tutuklulara dava
Olaydan sonra cezaevi idaresi aracılığıyla suç duyurusunda bulunan 9 mahkum Bayram Kama, Ramadan Sadıkoğulları, Adem Kepeneklioğlu, Nurettin Peker, Nurettin Erenler, Mehmet Aytunç Altay, İmam Akmut, Hasan Polat ve Ramazan Aydın hakkında 10 Kasım 2003 günü dava açıldı.
Tutuklular dilekçelerinde kullandıkları, "F tipi cezaevlerinin tabutluk olduğu, sorgu ve işkencehaneye dönüştüğü, cezaevinde can güvenliklerinin bulunmadığı, cezaevlerini otellere benzetenlerin amaçlarının mahkumları itirafçılaştırmak olduğu, zorla ve işkenceyle terbiye etmeyi amaçlayan tecrit terörüne boyun eğmeyecekleri" gibi ifadeler yüzünden TCK'nin 159/1, maddesi uyarınca "Hükümetin, Adalet Bakanlığının ve adliyenin manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif etmek" suçundan yargılanıyorlar.
Yasal değil
Özdemir'in vekili Kanar ile 9 tutuklunun avukatı Gülizar Tuncer cezaevinde sorguya dayalı ifade almanın yasalara aykırı olduğunu belirterek, "Savcının izni hukuka uygunluk anlamına gelmez. Savcı ve cezaevi idaresi sorgulamaya izin vererek suç işlemişlerdir. İzni veren savcı ile cezaevi idaresi hakkında görevi kötüye kullanmaktan dava açılması gerekir" dedi.
Görüşüne başvurulan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu da , tutukluyu cumhuriyet savcısı veya yargılandığı mahkemenin hakiminin sorgulayabileceğini belirterek şunları söyledi:
* Cezaevi dışında ya da içinde hiç bir biçimde cumhuriyet savcılığının sorguya izin verme hakkı yoktur. Kolluk bunu yapamaz. Yaparsa hukuka aykırıdır.
* Bu yasadışı delil elde etmeye girer ki bu da suçtur.
* 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Olağanüstü Hal (OHAL) Bölgesiyle sınırlı olmak kaydıyla böyle bir düzenleme vardı. Zaman zaman tutukluların cezaevinden alınıp sorgulandığı oldu ama bu yetkiyi kullanırken de hakimden izin alınırdı.
* Gerçi bu da yasal düzenleme değildi ve bu da hukuka aykırı olduğu için geçen yıl kaldırıldı" dedi. (AŞ/EK)